Responsive Ad Slot

Şehir ve İnsan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şehir ve İnsan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

46 Yıllık Hayal Gerçek Oldu

Hiç yorum yok
Tokattan.net | 46 Yıllık Hayal Gerçek Oldu
T
okat Havalimanı projesi; 1976 yılına kadar süren bürokrasi mücadelesiyle başladı, dönemin Tokat Milletvekili Ali Şevki EREK’in yoğun talebi ile gündeme geldi ve 1980 darbesiyle rafa kalktı. 1987'de dönemin Tokat Valisi Recep YAZICIOĞLU'nun gayretleriyle 1700 metrelik tamamlanan pist inşaatı ile fiili, hukuki ve mali sebeplerden dolayı bir türlü tamamlanamayan ve bir işçi tarafından korunan ölü bir yatırım haline geldi. 1995 açılan Havalimanı, 2001 krizinde tasarruf tedbirleri nedeniyle kapatıldı, 2006 yılında tekrar açıldı. 2017 yılında tekrar kapanan Tokat Havalima'nın yeniden yapılması için başlanılan çalışmalara hızlandırıldı.

1976'dan 2022'ye belgeler ışığında dönemin tanıklarının mütevazı beyanları ile 46 Yıllık Hayal; Tokat Havalimanı'nın bilinmeyen trajikomik hikayesi...

Geçmişten Günümüze Tokat Havalimanı
Tokat Havalimanı'nın hikayesi 1976 yılında kadar süren bürokrasi mücadelesinin ardından başladı. Süleyman DEMİREL’in başbakanlığındaki 4.'üncü Demirel, 1. Milliyetçi Cephe (AP, MSP, CGP, MHP) Hükumeti (31 Mart 1975 - 21 Haziran 1977) vardı, iktidarda ve o dönem Tokat’tan Milletvekili olarak meclise giren Ali Şevki EREK, Gençlik ve Spor Bakanı idi.

Hava ulaşımın yurt sathına yayılması için Fee Der-Lines (Kısa menzilli iç hatlar ve besleyici havayolu şebekesi) projesi gündeme gelince T.B.M.M. ‘deki Tokat kamuoyunun temsilcisi Ali Şevki EREK, dönemin Eski Ulaştırma Bakanı Nahit MENTEŞE’ye Tokat’a Havalimanı yapılması için gelen iletti. Bakan MENTEŞE yoğun talep karşısında ilgili bürokratlardan Tokat'a havalimanı için bir rapor hazırlanmasını istedi ve 2 Ağustos 1976 tarih ve 307 sayılı raporun sonucu dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Ali Şevki EREK’e iletti.

Ali Şevki EREK’e ileten raporda özetle şu ifadeler yer alıyordu;
Ankara-Samsun-Çorum-Amasya-Tokat hattında haftada karşılıklı 10 seferi gerektiren 14000 kişilik havayolu yolcusu potansiyelinin bulunduğu, DLH ve DHMİ Genel Müdürlük uzmanlarından kurulu bir heyet tarafından mahalli meydan yeri seçiminde Tokat - Turhal yolu 30. km'de Ovayurt mevkiinde bir sahanın havalimanı inşaatına elverişli olduğu ve belli aşamalardan sonra Fee Der-Lines projesinin tatbikatı ile Tokat ilinin de hava ulaşım hizmetlerinden yararlanmasının mümkün olacağı tespit edildi.
Hazırlanan uygundur raporuna rağmen 1977 milletvekili seçimleri, hükumet değişiklikleri (Haziran 1977, Ocak 1978, Kasım 1979) ve akabinde 1980 darbesiyle birlikte Tokat Havalimanı projesi rafa kalktı.

Tokat ve Tokatlı, Tokat'a havalimanı projesinden asla vazgeçmedi, dönemin Tokat Valisi Recep YAZICIOĞLU'nun girişimi ve il genel meclisinden 31.07.1987 ve 23 sayı ile alınan bir kararla konu yeniden gündeme getirildi. Uygun görülen bugünkü arazi önce Türk Hava Kurumu'na 49 yıllığına tahsis edildi ve irtifak hakkı kondu.

Turgut ÖZAL başbakanlığındaki 46.'ncı Hükumetin 1987-1988 dönemi programında yer alan ulusal ulaşım ağı projesine dahil edildi. ÖZAL hükumetinin 1988-1990 tarihlerindeki Ulaştırma Bakanları Ekrem PAKDEMİRLİ ve Cengiz TUNCER döneminde Ulaştırma Bakanlığı tahsisat takviyesi ve özel idarenin imkanlarıyla 1700 metrelik pist inşaatı tamamlandı. Pist inşaatından sonra Tokat Havalimanın eksiklerinin giderilmesi için sayısız yazışmalara konu oldu. “…alın sizin olsun…” mealindeki yazışmalardan bir sonuca ulaşılamadı. Ulaştırma Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Hava Kurumu meydanı tamamlamak ve açmak konusunda kendilerini geri çekerek Tokat Valiliğini yalnız bıraktı. Ve 1992 yılı başında tamamlanamayan, fiili, hukuki, mali sebeplerden dolayı işletmeye açılması söz konusu olmayan ve özel idareden görevlendirilen bir işçi tarafından korunan ölü bir yatırım haline geldi.

1991 yılında Tokat Milletvekili seçilen ve Tansu ÇİLLER hükümeti döneminde 27 Kasım 1993’te önce Gümrüklerden, sonra 20 Aralık 1994’te Türk Hava Yolları’nın bağlı olduğu Özelleştirmeden sorumlu devlet bakanlığına görevine getirilen Ali Şevki EREK, THY’den Tokat Havalimanı için tam ve yetkili olarak detay bir ön rapor hazırlattı. Dönemin Devlet Bakanı Ali Şevki EREK, 6 Nisan 1995 tarihli B.02.0.004/24/00824 sayılı yazı ile hazırlanan ön raporu dönemin Ulaştırma Bakanı Mehmet KÖSTEPE’ne iletti ve Tokat Havalimanı'nın ön raporda yer alan eksiklerinin giderilerek hizmete açılmasını talep etti. Ulaştırma Bakanlığı, havalimanı için eksiklerin giderilmesi için çalışmalara başladı. 30 Mayıs 1995’te Ali Şevki EREK’in Ulaştırma Bakanı olmasıyla çalışmalar ivme kazandı. Deneme uçuşları, güvenlik, iniş, kalkış, itfaiye, teknik aksanı ve iletişim vb. eksiklikler giderildi, hukuki alt yapı nihai çözüme bağlandı.

Tansu ÇİLLER başbakanlığındaki 51.'inci Hükumetin Tokatlı Ulaştırma Bakanı, Ali Şevki EREK'in desteğiyle yapımı tamamlanan Tokat Havalimanı'na, 25 Ağustos 1995 günü TOKAT isimli RJ 100 tipi 100 kişilik Türk Hava Yolları uçağının inmesiyle havalimanı resmen ve fiilen trafiğe açılmış oldu. Önceleri haftada bir sefer yapılan Tokat Havalimanı'na zaman zaman özel ve askeri uçaklarda indi.

1995 yılında ilk uçuş gerçekleştirilen ve 6 yıl hizmet veren havalimanı 2001 yılında dönemin koalisyon hükumetince tasarruf tedbirleri gerekçesiyle 31.01.2002 tarihine kadar kapatılan 7 havalimanından biri oldu.

5 yıla yakın bir süre kapalı kalan Tokat Havalimanı, pist, teknik aksam ve hizmet binaları itibariyle önemli ölçüde bakımsızlığın etkisinde kaldığından yeniden ulaşıma açılması için pist uzaması da dahil onarım ihtiyacı zaruri hale geldiği tespit edildi. Tokat milletvekilleri, yerel sivil toplum örgütlerinin önemli gayretiyle ve yapılan çalışmalarla Tokat Havalimanı pisti 1925 metreye çıkartılarak Atlas Jet firmasının uçuşu ile 03.12.2006 tarihinde dönemin Ulaştırma bakanı Binali YILDIRIM tarafından tekrar hizmete açıldı.

Atlas jet uçaklarının müsait olmaması nedeniyle Aralık 2008’de duran uçuşlar, 07 Mayıs 2010 tarihinde Borajet uçaklarının 7 Mayıs 2010’da Tokat Havalimanı'na inmesiyle tekrar başladı. 2017 Nisan ayında ise küçük gövdeli uçağa sahip şirketin iflasıyla birlikte pist ve altyapı sorunları kapsamında, uçuş güvenliği gerekçesiyle hava trafiğine kapatıldı.

Yeni Tokat Havalimanı Projesi
Tokat ve Tokatlının 1976 yılında başlayan havalimanı hayali 19 yıl sonra 1995'de kısmende olsa gerçekleşti, ama havalimanı sorunları bitmedi. Yıllarca Tokat Havalimanı dahil o dönemde yapılan havalimanları için; “…Hazinenin parası toprağa gömülmüştür…”, “…Havaalanlarında inekler otluyor…”, “…Bu kadar havaalanına ne gerek var?…”, “…Bu havaalanları oy için yapılmıştır…” ve“…Bu paralar başka ihtiyaçlar için sarf edilmeliydi…” eleştirileri yerel ve ulusal basında yer aldı. Kapandığı dönemde üzerinde uçurtma şenlikleri düzenlendi, uçuşların tekrar başlaması için cami minaresi bile tıraşlandı. Yenisi yapılsın diye yıllarca tekrar tekrar Ankara'ya mekik dokundu, tutulmayan sözlere rağmen vazgeçilmedi.

Tokat ve Tokatlının Havalimanı hayali 46 yıldır, yapılan mevcut havalimanına rağmen devam ediyordu. Yaşanan sıkıntıları aşmak için yeni ve modern bir havalimanı ihtiyacı olduğu muhakkak idi. Lakin siyasetçi ve bürokratlar için yıllardır verilen sözlere rağmen havalimanı yapılan bölgede şahıslara ait arazilerin olması, havalimanının genişlemesi için büyük rakamlara ihtiyaç duyulması ve yapılacak yatırımın ekonomik olmaması gibi nedenlerle yeni bir havalimanı yapılmaması için önemli bir gerekçe. Tokat ve Tokatlı yıllarca bu gerekçeleri aşmak için mücadele etti.

Tokat'ın havalimanı ihtiyacını 14.12.2012 tarihinde Tokat çevre yolu açılışına katılan dönemin Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM bu sözlerle birinci ağızdan şu ifadelerle dile getirsi;
Düzenli sefer olmayınca sizler hava yolunu tercih etmiyorsunuz. Vaz mı geçeceğiz? Elbette vazgeçmeyeceğiz. Arkadaşlarıma; Kazova’yı tarayın mutlaka güzel bir havaalanı Tokat’ın olacak, başka yolu yok. Hiçbir mazeret istemiyorum dedim. Şimdi çözümü bulduk. Kamulaştırmalar başlayacak, sizlerden destek istiyorum. Bu işin kısa sürede yapılması için bize yardımcı olmalısınız. Tokat’ı havalandıracak olan, Tokat’ın çok güzel bir hava limanına sahip olmasıdır. Bunu bir an önce yapabilmeniz için sizden destek istiyorum. İşimizi zorlaştırmayın, kolaylaştırın. İnşallah önümüzdeki senenin ortalarında Tokat Havaalanı’nın inşaatına başlayacağız.

Tokatlı, hali hazırda Tokat merkezde hizmet veren havalimanının yeni yerine yapılmasını beklerken Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM’ın 2016 yılında Yeni Şafak gazetesine yansıyan
Havayolu halkın yolu dedik. 2016 yılı içinde de 6 yeni havalimanı ile ilgili proje çalışmaları yapacağız. Bunlar, Artvin-Rize Havalimanı, Edirne- Kırklareli Havalimanı, Yozgat Havalimanı, Niğde Aksaray Havalimanı, Karaman Havalimanı ve Batı Antalya Havalimanı olacak.
açıklaması ile bir kez daha hayal kırıklığına uğradı ama pes etmedi.

Yeni Tokat Havalimanı projesi için kamuoyu desteği oluşturuldu. Sadece Tokat merkezli STK'lar değil İstanbul'da Tokatlıların en büyük STK'sı kısa adı TOKKON olan İstanbul Tokat Dernekleri Konfederasyonu da Binali YILDIRIM'ın 6 yeni havalimanı açıklaması üzerine bağlı olan Federasyon ve Dernek Başkanları ve üyeleri ile 26 Ocak 2016 Salı günü Ankara çıkarması yaptı. Parti grup toplantısı sonrası dönemin Başbakanı Ahmet DAVUTOĞLU ile bir araya gelerek dönemin Başbakan DAVUTOĞLU'na konunun hassasiyeti üzerinde sunum yaptı.

Toplantıya katılan TOKKON üyesi Esenyurt Tokat Dernekler Federasyonun o dönemki başkanı Salih YILMAZ; görüşmede dönemin Başbakanı DAVUTOĞLU'na şu ifadeleri paylaştı
Sayın Başbakanım, Tokat'ımızın çok sorunu var. Her şeyi anlatıp, hepsini isteyip, hiç bir şeyi alamamaktansa öncelikli sorunumuz yeni havalimanımızın yapılmasını ısrarla istiyoruz ve bu toplantıda sizden tek talebimiz budur.
Gerek Tokatlı siyasetçiler ve bürokratların gerekse STK, iş adamları ve medya baskısı sonuç verdi, 6 yeni havalimanı projesine Yeni Tokat Havalimanı da dahil edildi, kamulaştırma çalışmalarına başlandı. Yeni ve modern Tokat Havalimanı, mevcut havalimanı yakınlarında bulunan Söngüt ve Çerçi köyleri çevresindeki yaklaşık 2 bin 200 dönüm arazi üzerine yapılması planlanırken yaklaşık bin 200 civarında hak sahibi ile kamulaştırma çalışmaları için görüşmelere başlandı. Projenin Tokat ayağını; 25 Ağustos 1995 Cuma günü Tokat Havalimanın resmen ve fiilen trafiğe açılışında yer alan, o dönem Ali Şevki EREK’in basın danışmanlığını yürüten ve 2015 Aralık ayında Tokat Havalimanı DHMİ Müdürlüğü görevine getirilen Yücel Besim ALADAĞ takip etti.

2018 yılında yapımına başlanan proje kısmen tamamlansa da 2020 yılında pandemi nedeniyle askıya alınınca gerek Tokatlı siyasetçiler ve bürokratların gerekse Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, iş adamları ve medya baskısı ile yeniden başlandı.

2018 yılından itibaren üst yapı işini yürüten firmanın pandemi de yaşadığı tedarik sıkıntısı ile 2021 yılında iflası nedeniyle proje sekteye uğrasa da yeni firma ile Tokat Havaliman'ın açılışı 2022 Mart ayına yetiştirildi.

25 Mart 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'ın
Eski havalimanı ile mukayese edilemeyecek modern bir eser olan yeni havalimanımızın Tokat'ımıza ve burayı kullanacak herkese hayırlın olmasını diliyorum.
cümleleriyle açılışı yaptığı Tokat Havalimanı, yeni ve modern yüzüyle hem Tokat'ın hem de bölgenin ekonomik, sosyal ve turizm açısından kalkınmasında önemli bir kavşak haline gelecektir.

Tokat Yeni Havalimanı'nın Özellikleri
Havacılık Teşkilatı'nın yaptığı sınıflandırmaya göre yıllık 2.000.000 yolcuya hizmet verecek terminal kolaylıklarına ve düşük görüş şartlarında uçakların piste inişlerine imkan veren ILS CAT 1 hassas yaklaşma kategorisine sahiptir.

Güncel maliyetle yaklaşık 1.2 Milyar TL'ye mal olan yeni havalimanı; 240x120 metrelik 5 yolcu uçağı, 120x120 metrelik 2 kargo uçağı olmak üzere 7 uçak park kapasiteli apronu bulunan, 2 bin 700 metre pist uzunluğu 45 metre genişliğiyle uluslararası uçuşlara da elverişli olacak şekildi inşa edildi. Kargo terminali hariç 25 bin 500 m2 kapalı, 2 bin 500 dekar açık alana sahip Tokat Yeni Havalimanında, 16 bin 200 m2'lik iç ve dış hatlar terminali, 2 bin 300 m2'lik Teknik blok ve kule, 2 bin m2'lik ARFF binası ve 2 bin 500 Genel amaçlı garaj yer almaktadır.

Türkiye'nin 57.'nci havalimanı olan Tokat Havalimanı şehir merkezine 18 km uzaklıkta ve Kayseri ile birlikte şehir merkezine en yakın havalimanlarının başını çekmektedir.

Ve Tanıklar
Tokat ve Tokatlı'nın havalimanı hayali 1976 yılında o’nun talebi ile başladı, bir dönem siyasete ara vermek zorunda kalsa da bu hayalin takipçisi olmaktan vazgeçmedi.

19 yıl süren mücadelenin sonunda 1995‘de Tokatlının havalimanı hayali gerçekleştirerek açılışını yapmak Ulaştırma Bakanı olarak O’na düştü. Tokat Havalimanı hayali yüzünden gerek ulusal gerekse de yerel düzeyde birçok eleştiriye maruz kalan Tokat’ın unutulmaz siyasi yüzlerinden Eski Bakan Ali Şevki EREK’e Tokat Havalimanı ve yaşanılanları sorduk. Eski Bakan Tokat Havalimanın trajikomik hikâyesini doğrularken konuşmamızın sonunda şu ifadeleri paylaştı;
Bir şeyler yapabildiysem; Allah indinde zayi olmasın, devlete, millete ve değerli Tokatlı hemşerilerimize helali hoş olsun.
Tokat'a yeni ve modern bir havalimanı kazandırılması için yapılan çalışmaları diğer Tokatlı siyasetçiler, bürokratlar ve STK temsilcileri ile birlikte takip ederek projenin Ankara ayağını yürüten T.B.M.M. Anayasa Komisyonu Başkanı ve Tokat Milletvekili Yusuf BEYAZIT, Yeni Tokat Havalimanı için şu ifadeleri paylaştı;
Tokat'ımızın gelişimine katkı sağlayacak ve kalkınma seferberliğini daha da ileriye taşıyacak olan yeni Havalimanı, kavşak ve bağlantı yollarıyla şehrimizin dışa açılan dördüncü kapısı olacaktır, Tokat'ın üretim gücünü geliştirip arttırmak ve şehrin ticari hayatını daha da geliştirecektir. Havalimanı Tokat'ı dünyaya, dünyayı Tokat'a bağlayacaktır. Geçmişten günümüze emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Tokat'ımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Hasan AÇIKEL Tokattan.net
Tokattan.net
BasciftlikBlog.com

Tokat'ın Ferhat'ı Süreyya BEDESTENLİOĞLU

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Tokat'ın Ferhatı Süreyya BEDESTENLİOĞLU
T
okat, 6000 yıllık tarihi ile sadece medeniyetlerin değil bu medeniyetlerin yansıması olan fazilet sahibi üstün kimseler yurdu¸ şairler otağı haline gelmiş bir Anadolu şehridir. Başka hiçbir şehre nasip olmayan bu özelliği ile geçmişten günümüze yetiştirdiği değerler bulundukları coğrafyaya vefasını fazlasıyla göstermesidir. Son yüzyılda Tokat'ın da içinde bulunduğu coğrafyanın ekonomik ve sosyal gelişimine yön veren değerlerinden  Süreyya BEDESTENLİOĞLU'nun hayatından kesitleri derledik.

Hititlerden günümüze kadar, üzerinde yaşayan bütün medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat'ın yetiştiği değerlerden biri  olan ve 1982'de aramızdan ayrıldığında geriye; Tokat D.S.İ.’nin bahçesi, Kümbet evleri ve Kümbet Camii, Gümenek parkı ve çevresi, Almus Barajı, Kazova sulama ve tahliye kanalları, Zile barajları, Amasya sulaması ve Çarşamba (Hasan Uğurlu-Suat Uğurlu) barajları gibi bir çok eser bırakan DSİ Samsun Eski Bölge Müdürü Süreyya BEDESTENLİOĞLU'nun hayatından kesitleri derledik.

Tokat'ın Ferhat'ı Süreyya BEDESTENLİOĞLU
1926 yılında Tokat'ın Çay mahallesinde dünyaya geldi. Ailenin beşinci çocuğu olan Süreyya BEDESTENLİOĞLU, ilkokul ve Ortaokulu Tokat'ta, Lise eğitimini ise Eskişehir'de tamamladı.  1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 

Çalışma hayatına İstanbul Belediye Sular İdaresi’nde stajyer Mühendis olarak başladı. Babasının vefatı üzerine Tokat'a yerleşen BEDESTENLİOĞLU, 22.10.1951 tarihinde DSİ Samsun 7. Bölge Müdürlüğü emrinde Devlet Su İşleri Tokat Şube Müdürlüğü'nde göreve başladı. 

1955 yılında Tokat eşrafından Şükrü-Müşerref MÜTEVVELLİOĞLU'nun kızları Yurdagül Hanım ile evlendi. 

1955-1957 yılları arasında Devlet Su İşleri Amasya Şube Müdürlüğü'nde görev yapan BEDESTENLİOĞLU, Yeşilırmak nehrinin Amasya içindeki ıslahını gerçekleştirdi.  Bu görevine askerlik nedeniyle ayrıldığı 01.06.1957 tarihine kadar devam eden BEDESTENLİOĞLU yedek subay olarak askerlik görevini ifa etti. 

Askerlik sonrası 01.12.1958 tarihinde DSİ Samsun 7. Bölge Müdürlüğü emrinde Devlet Su İşleri Tokat Şube Müdürlüğü'ne atandı. Sırasıyla DSİ 7. Bölge Müdürlüğü’nde, Genel Müdürlük Etüt ve Plan Dairesi Başkanlığı’nda, sonra yine DSİ 7. Bölge Müdürlüğü’nde teknik eleman ve servis şefi olarak çalıştı.
 
1959-1960 yılları arasında Amerika'nın çeşitli eyaletlerinde sulama ve hidroelektrik barajları ilgili çalışmalarda bulundu. DSİ Tokat Şube Müdürlüğü'ne döndükten sonra Niksar ve Kazova ovalarının ıslahı için çalışarak, tarıma elveriş hale gelmesini sağladı.  DSİ 7.  Bölge Müdürü (Samsun) Hasan UĞURLU'nun vefatı sonrası 7.10.1969- 9.10.1978 tarihleri arasında Bölge Müdürü (Samsun) olarak görev yaptı.

Daha sonra 17.06.1980 tarih ve 8/1054 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Direktörlüğü’ne atanmış ve 11.03.1981 tarihinde de EİEİ Genel Direktörlüğünden emekli olmuştur.

Çok İyi bir mühendis; saygın, örnek bir insan olarak tanınan ve Ömrünü DSİ 7.  Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde yer alan DSİ ile ilgili bir çok projeye imza atan Süreyya BEDESTENLİOĞLU, 2 Ağustos 1982 tarihinde; geçirdiği kalp krizi sonucu 56 yaşında hakkın rahmetine kavuştu.

Süreyya BEDESTENLİOĞLU'nun Ardından
1982 yılında aramızdan ayrılarak ebedi alemine göçen Süreyya BEDESTENLİOĞLU'nin belirgin vasfı çalışkan, halka dönük, bilgili ve en önemlisi Tokat sevdalısı olması idi. Tokat'ın derdiyle dertlenen, mesai kavramına riayet eden, sürekli halkın arasında şikayet dinleyen, verdiği sözleri yerine getiren, gösterişten uzak yaşantısı ile Tokatlı'nın çok sevdiği ve saydığı, Tokat’ın yetiştirdiği birçok mühendisinden kendisine örnek aldığı önemli bir kişilikti. 56 yıllık yaşamından geriye bir çok eserin yanı sıra birçok anı da bıraktı. 

Tokat Eski Belediye Başkanı  Mesrur GÜRGEÇkaleme aldığı yazıda "Tokat’ın Süreyyası..." dediği Süreyya BEDESTENLİOĞLU için şu ifadelere vermişti;
O, şişirilmiş bir şöhret değildi. O’nu eserleri büyütmüştü. D.S.İ.’nin güzel bahçesi, Kümbet evleri. Ve de Kümbet’in zarif güzel Camii, başlı başına bir değer, ince bir düşüncenin güzel örneği Gümenek... Gergef işleyen bir genç kızın titizliğiyle ortaya koyduğu Tokat sevgisi, Almuslar, Kazova sulama, tahliye kanalları, Zile barajları, Amasya sulaması, ve de Çarşamba (Hasan Uğurlu-Suat Uğurlu) barajları ve hidroelektrik santralleri. Evet. O’nu eserleri büyütmüştü. O, aslâ şişirilmiş bir şöhret değildi.

O, her zaman Tokat için, Tokat’lı için doğruyu söyledi. O’nun reçeteleri, O’nun talep sahiplerine verdiği cevaplar, belki acıydı, ama Tokat ve Tokat’lı için en faidelisi, ve de en güzeliydi. "Benden Tokat’a hizmet isteyin, daha çok isteyin gecemi, gündüzüme katayım, yapayım. Ama benden şahsa hizmet istemeyin." derdi.Bu sebeplerle O, vicdanının emrettiği yolda ve bilgisinin, görev yetkisinin içinde yürümek için sanki her dakika yeniden yemin etmiş gibi titiz ve işinin hastası bir büyük Tokat’lıydı.

Rahmetin bol, yerin Cennet ola Tokat’ın Süreyyası....
Facebook'ta Tokat'a paylaşımlar yapan Tokatlıların Yeri/Gülistan grubunda Süreyya BEDESTENLİOĞLU için bir yazı yayınlayan  Ahmet Turan SÖZEN, BEDESTENLİOĞLU'na dair anılarını şu ifadelerle paylaştı;
Tokat coğrafi ve jeolojik yapısıyla sel ve deprem felaketlerine sürekli maruz kalmıştır. Ben burada Behzat Deresi kısmi ıslahında Tokatımızın yetiştirdiği karizmatik klas insanların yapmış olduğu hizmetleri ifade etmek isterim. O zamanlarda benimde idolüm olan DSİ müdürü Süreyya Bedestenlioğlu.

Yeşil renkli DSİ yazılı pikabı ile sabah erken işinde, mesaisinde saati dakikası olmayan, sürekli halkın arasında şikayet dinler, verdiği sözleri yerine getirirdi. Sözünün eri bir ağabeyimizdi. Ekseriya Behzat’ta dolaşır alışveriş yapar, sel konusunu halktan dinlemeyi tercih ederdi. Tabii bütün bu araştırmalarının sonunda şahit olduğu olaylar neticesi Behzat Dabakhane ve Meydan halkını rahatlatan projenin mimarı da yine tahmin ettiğiniz gibi 
 Süreyya Bedestenlioğlu’dur

Bir gün okuldan geldim, Üzerimi çıkardım Misket çavuşu üzümünü tablaya diziyorum. Bir baktım Süreyya abi saat kulesinin giriş kapısının önüne resmi pikabını park etmiş, babamın koluna girmiş Behzat- ı Veli ( Camiyi yaptıran ermiş zat) zatın lülüt ağacının altında hararetli hararetli konuşuyorlar. Babam beni çağırarak kahveci Arif amcanın ( Mehmet Samur'un babası) oradan 2 okkalı kahve söylememi istedi.

Ben o gün aralarındaki konuşmada sadece "Hacı ağabey sel sularının rahat akması için istinatları yükseltelim bu köprüyü kaldıralım ve cami avlusunu dolgu ile biraz büyütelim" sözlerini duyabildim. Netice olarak bu resimle bugünkü hale gelmesinde rahmetli Süreyya Ağabey’in emeği çok büyüktür. Eskiden dere camiye,yüksek kahveye sıfır keskin virajlarla akıyordu. Sağa sola çarparak büyük sel felaketlerine sebep oluyordu.
Bir dönem Tokat D.S.İ.'de Süreyya BEDESTENLİOĞLU ile birlikte görev yapan Sivaspostasi.com.tr sitesi yazarı İbrahim BALABAN,  BEDESTENLİOĞLU'nun iş hayatına dair nüanslarını şu ifadelerle paylaştı;
1963 yılı Temmuz ayında İnşaat Mühendisliği 3.sınıf öğrencisi olarak, staj için Devlet Su İşleri Samsun 7.Bölge Müdürlüğüne bağlı Tokat DSİ 72. Şube Baş Mühendisliğine okuldan aldığım belge ile müracaat etmiştim. Şube Baş Mühendisi Süreyya Bedestenlioğlu, binanın üst katındaki makam odasında oturuyordu ve kapısı her zaman olduğu gibi açıktı. Bu disiplini ile bütün mühendisler ve teknik personel sadece çalışıp iş üretmekle meşgullerdi. Binanın merdivenlerinden çıkıp koridorunda yürürken cam gibi kaygan ve parlak yüzeyinde kayıp düşmeden kapısını çalıp odasına girdim. Staj için geldiğimi söyleyip evrakımı verdim, kısa bir düşünmesinden sonra benim şube baş mühendisliği binasındaki mühendislerin yanında değil de şantiyede fiili olarak çalışan mühendisin emrinde stajımı yapmamı istedi. 
Süreyya BEDESTENLİOĞLU'nu yakından tanıyanlardan biri olan Nail Tuncer SÜSOY BEDESTENLİOĞLU şu ifadelerle  paylaştı;
Süreyya Bedestenlioğlu'nu yakınen tanırdım, Tokat sevdalısı, konusunun uzmanı olan bu muhteşem kişi. Tokat DSİ müdürlüğü süresince Tokat için yaptığı hizmetleri ile dikkatleri çekmiş, döneminin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından takdirle değerlendirilip, önce Samsun DSİ Bölge Müdürlüğüne daha sonra da DSİ Genel Müdürlüğü görevi ile Türkiye'ye hizmetle taltif etmişti. Tokat ta bulunduğu sürece herkese yardım eden sevecen ve neşeli bir insandı Allah'tan, rahmetini dilerim, ruhu şad olsun...
** Tokattan.net olarak Tokatımızın yetiştirdiği değerlerden DSİ Samsun Eski Bölge Müdürü Süreyya BEDESTENLİOĞLU'yi bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz.

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Facebook/GulistanTokat
 Facebook/GulistanTokat

2007'den 2021'e Türkiye'deki Tokatlılar

Hiç yorum yok
Tokattan.net | 2007'den 2021'e Türkiye'deki Tokatlılar
T
ürkiye'nin 2021 yılına ait Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları TÜİK tarafından 8 Şubat 2022'de yayınlandı. Türkiye’nin nüfus bakımından 35. büyük ili olan Tokat, 2020 yılında önceki yıla göre %2.43 oranınında düşerek nüfusu en çok düşen iller arasında yer almıştı. 2021 yılında önceki yıla göre %0.79 oranında artarak 2016 yılındaki kişi sayısı olan 602 binler seviyesine tekrar ulaştı. Nüfusunun çoğunluğu çeşitli nedenlerle dışarıda bulunan Tokat’ın il nüfusundan ziyade ülkemizdeki sayısı da önemli hale geldi. Türkiye nüfusundan yola çıkarak 2007 yılından 2021 yılına Tokat nüfusuna kayıtlı kişilerin yaşadığı illeri ve ilçeleri araştırdık.

Kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu, 2021 yılına ait ülkemizin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre nüfus sayılarını 8 Şubat 2022 tarihinde yayınladı. TÜİK tarafından açıklanan Türkiye'nin nüfusu, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 42 milyon 428 bin 101 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 252 bin 172 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1'ini erkekler, %49,9'unu ise kadınlar oluşturdu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 458 bin 626 kişi artarak 1 milyon 792 bin 36 kişi oldu. Bu nüfusun %49,7'sini erkekler, %50,3'ünü kadınlar oluşturdu. 

Ülkemizdeki yıllık nüfus artış hızı 2020 yılında binde 5,5 iken, 2021 yılında binde 12,7 oldu.

Yıllara Göre Tokat nüfusu:
2007 Yılı: 620.722 Kişi ( Merkez: 181.262 )
2008 Yılı: 617.158 Kişi ( Merkez: 176.564 )
2009 Yılı: 624.439 Kişi ( Merkez: 182.572 )
2010 Yılı: 617.802 Kişi ( Merkez: 188.173 )
2011 Yılı: 608.299 Kişi ( Merkez: 182.371 )
2012 Yılı: 613.990 Kişi ( Merkez: 182.225 )
2013 Yılı: 598.708 Kişi ( Merkez: 184.345 )
2014 Yılı: 597.920 Kişi ( Merkez: 185.626 )
2015 Yılı: 593.990 Kişi ( Merkez: 188.736 )
2016 Yılı: 602.662 Kişi ( Merkez: 192.065 )
2017 Yılı: 602.086 Kişi ( Merkez: 196.386 )
2018 Yılı: 612.646 Kişi ( Merkez: 201.294 )
2019 Yılı: 612.747 Kişi ( Merkez: 199.805 )
2020 Yılı: 597.861 Kişi ( Merkez: 203.395 )
2021 Yılı: 602.567 Kişi ( Merkez: 204.907 )
2021 Yılında Tokat Nüfusu
Türkiye’nin nüfus bakımından 35. büyük ili olan Tokat, TR83 Bölgesi’nin de Samsun’dan sonra en büyük ili konumundadır. Tokat'ın nüfusu 2000 yılına kadar artarken bu tarihten sonra önemli bir düşüş yaşadı. 2012 yılından sonra kısmen artış ve azalışlar gösterirken 2020 yılında önceki yıla göre %2.43 oranınında düşerek nüfusu en çok düşen iller arasında yer almıştı. 2021 yılına ait ülkemizin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre Tokat il nüfusu tekrar yükselişe geçerek bir önceki yıla göre %0,79 oranında artarak 2016 yılındaki kişi sayısı olan 602 binler seviyesine kadar ulaştı.

Nüfus artış hızının düşük olmasında; toplam doğurganlık oranının düşük olması, ekonomi, işsizlik, eğitim ve sağlık gibi nedenler etkili oldu. 

TÜİK tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre Tokat’ta ikamet eden nüfus 2020 yılında, 597 bin 861 kişi iken bir önceki yıla göre 4 bin 706 kişi artarak ile 602 bin 567 kişi oldu. Bu nüfus, 299 bin 519 erkek ve 302 bin 567 kadından oluşurken nüfusun %49,68 erkekler, %50,32 kadınlardan oluştu. Yüz ölçümü 10.073 km2 olan Tokat'ta kilometrekareye 60 insan düşerken, nüfus yoğunluğu 60/km2 oldu.

Bir önceki yıla göre 2021 yılında Tokat Merkez’in nüfusu 1 bin 512 kişi artarak 204 bin 907 olurken, Tokat’ın nüfus bakımından en büyük ilçesi Erbaa, en küçük ilçesi ise Sulusaray oldu. Erbaa ilçesinin nüfusu 1 Bin 473 kişi artarak 99 bin 815’ye ulaştı.

Türkiye'deki Tokatlılar
TÜİK, tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları kişilerin ikamet ettiği yere göre dağılımdan oluşmaktadır. TÜİK, her yıl Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarında ikamet edilen yere bağlı nüfusun yanı sıra kişilerin nüfusa kayıtlı olunan ilçeye göre ikamet edilen il sayılarını da yayınlıyor.  TÜİK'in 2021 yılı için yayınladığı sonuçlarla, Türkiye'nin neresinde ne kadar Tokatlı yaşadığını yani doğduğu değil doyduğu yerlerde yaşayan Tokatlıları araştırdık. Gidenlerin emekli olmadan dönmeyi düşünmeyen Tokatlıların her ne kadar gidiş nedenleri farklı olsa da gurbette ikamet ettikleri yerler ise aynı. 

Ülkemizde 2007'den 2021'e son 14 yılda dağılan Tokat nüfusuna kayıtlı kişi sayısı, 2007 yılında 1 Milyon 195 bin 638  iken  %15 artarak 2021 yılında 1 Milyon 369 bin 948 kişiye ulaştı. Tokat'ta 2007 yılında 563 bin 43 Tokatlı yaşarken 2021 yılında 43 bin 174 kişi ile %8 azalarak 519 bin 869 kişiye oldu.

2007 yılında Tokat'ın dışında yaşayan Tokatlı sayısı 632 bin 595 kişi iken 2021 yılında bu sayı 850 bin 79 kişiye ulaştı, yani Ülkemizdeki Tokatlıların %62,05'i Tokat'ın dışında ikamet ediyor. Tokatlılar, birçok ilde hatırı sayılır bir nüfusa ulaşırken günümüzde Türkiye’nin 81 iline de yerleşmiş durumdalar. 

2021 yılında Tokatlıların çoğunlukla yaşadığı yerler; Tokat'tan sonra sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Tekirdağ, Bursa, Antalya, Samsun iken en az kişi ise Kilis olarak yaşıyor.

Türkiye'nin en metropolu İstanbul'da 2007 yılında 395 bin 639 yaşayan Tokatlı sayısı 2021'de  %22 artışla 484 bin 463 kişiye ulaştı. Tokatlıların İstanbul'da yoğunlukla yaşadığı ilçeler 2007 yılında 41 bin 638 kişiyle Küçükçekmece, 38 bin 473 kişiyle Ümraniye ve  34 bin 676 kişiyle Büyükçekmece iken 2021 yılında 47 bin 602 kişiyle Esenyurt, 32 bin 936 kişiyle Küçükçekmece ve 32 bin 269 kişiyle Sancaktepe oldu. En az Tokatlı ise 2007 yılında 357 kişiyle Şile'de, 2021 yılında ise 423 kişiyle Adalar ilçesinde ikamet ediyor.

Başkent Ankara'da 2007 yılında 55 bin 363 yaşayan Tokatlı sayısı 2021'de %37 artışla 75 bin 701 kişiye ulaştı. Tokatlıların Ankara'da yoğunlukla yaşadığı ilçeler 2007 yılında 13 bin 684 kişiyle Çankaya ve 8 bin 241 kişiyle Keçiören iken 2021 yılında 15 bin 932 kişiyle Çankaya ve 11 bin 958 kişiyle Etimesgut oldu. En az Tokat'lı ise 2007 yılında 7 kişi ve 2021'de  5 kişiyle Evren ilçesinde ikamet ediyor.

Ege'nin incisi İzmir'de 2007 yılında 33 bin 880 yaşayan Tokatlı sayısı 2021'de %31 artışla 44 bin 481 kişiye ulaştı. Tokatlıların İzmir'de yoğunlukla yaşadığı ilçeler 2007 yılında 10 bin 850 kişiyle Konak ve 4 bin 944 kişiyle Karşıyaka iken 2021 yılında 8 bin 407 kişiyle Karabağlar ve 5 bin 487 kişiyle Buca oldu. İzmir'de en az Tokatlı ise 2007 yılında 10 kişi ve 2021 yılında 11 kişi ile Beybağ ilçesinde ikamet ediyor.

2007'den 2021'e %148 artışla dikkatleri üzerine Trakya'nın mavisi Tekirdağ'da 2007 yılında 13 bin 690 yaşayan Tokatlı sayısı 2021'de 33 bin 994 kişiye ulaştı.  2021 yılında Tekirdağ'da Tokatlıların yoğunlukla yaşadığı ilçelerin başında 12 bin 689 kişiyle Çerkezköy, 7 bin 210 kişiyle Çorlu ve 6 bin 554 kişiyle Kapaklı gelirken en az Tokatlı ise  67 kişi ile Hayrabolu ilçesinde ikamet ediyor.

Karadeniz bölgesinin metropolu Samsun'da 2007 yılında 7 bin 914 yaşayan Tokatlı sayısı 2021'de %67 artışla 13 bin 238 kişiye ulaştı. 2021 yılında Tokatlıların Samsun'da yoğunlukla yaşadığı ilçelerin başında 6 bin 441 kişiyle Atakum ve 3 bin 526 kişiyle İlkadım gelirken en az Tokatlı ise  23 kişi ile Asarcık ilçesinde ikamet ediyor.

Tokatlıların yoğunlukla yaşadığı tüm şehirlerde Tokat il, ilçe ve köy dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyonları mevcut. Tokatlılar, Tokat'tan sonra en çok nüfusa sahip oldukları şehir olan İstanbul'da 400'e yakın dernek ve vakıf ile Tokat kültürünü metropol de yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyor.


  Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Haberturk.com
  TUIK.gov.tr
  Nufusu.com

Eskiden Yeniye Erbaa

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Depremle Taşınan Şehir: Erbaa
T
ürkiye'de depremlerin yoğun yaşandığı bölgelerden biri, hatta en önemlisi Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde Kelkit havzasında yer alan Tokat ve ilçeleri son 2000 yılda en az 30 depremle sarsılmış, en acılarını ise 1939, 1940, 1942 ve 1943'de yaşamış, taş üstünde taş kalmamış, şehirler haritadan silinmiştir. 1939 yılı ve sonrasında art arda meydana gelen yıkıcı depremler; çok sayıda can ve mal kaybı yanı sıra demografik, ekonomik ve sosyal açıdan oldukça etkilemiş, merkezi ve yerel yönetimleri çareler aramaya sevk etmiştir.

Tarih boyunca dünyada ve ülkemizde şehirlerden bazıları bu güne kadar kurulduğu yerde yaşama olanağı bulduğu halde, bazıları da kuruldukları ve uzun süre yaşadıkları ilk yerleri, çeşitli nedenlerle terk ederek başka bir yerleşim yerini değiştirmek zorunda kalmıştır. Korunma, ekonomik ve askeri nedenlerin yanında, doğa olayları da yer değişiminde önemli etkenlerden biridir. Doğa olaylarının başında ise depremler gelmektedir. Ülkemizde bugüne kadar deprem nedeniyle yer değiştirmek zorunda kalan şehirlerin başında Erzincan,  Kütahya'nın Gediz ilçesi ve Tokat ekonomisinin can damarı olan Erbaa ilçesi yer almaktadır. 

Erbaa, Orta Karadeniz Bölümü’nde Kelkit ve Tozanlı çaylarının birleşerek Yeşilırmak adını aldığını Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde "ab-ı hayat" diyerek övdüğü Kelkit Irmağı'nın alüvyonlarının oluşturduğu verimli topraklar üzerinde kurulmuştur. Erbaa, sahip olduğu coğrafi konum avantajlarına bağlı olarak giderek bir cazibe merkezi haline gelmiş, şehrin sosyal ve ekonomik gelişimine, nüfus artışı eşlik etmiştir. 

Erbaa'nın Depremle İmtihanı
Erbaa, ülkemizdeki en uzun fay zonlarından biri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer almaktadır. Batıda Saroz körfezi ve Marmara denizi ekseninden İzmit körfezi, Adapazarı, Düzce, Bolu, Kastamonu dolaylarından geçerek Kelkit vadisine oradan Erzincan ovasından geçerek Varto deprem bölgesine ulaşan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Van gölü kuzey kenarından İran’a kadar uzanır. 

Erbaa ve yakın çevresindeki yerleşim yerleri tarih boyunca bu fay hattından kaynaklı bir çok depreme sahne olmuştur. Geçmişte en az beş defa (1045, 1268, 1458, 1482, 1498) depremlerin ağır ve yıkıcı etkisi ile karşı karşıya kalan Erbaa, depremlerin en acısını ise 1939 ve sonrasında yaşamıştır.

1939 Depremi: 1939 yılı Aralık ayının 26'sını 27'sine bağlayan soğuk bir kış gecesinde 7,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, kayıtlara Erzincan depremi olarak geçen bu deprem, Kelkit havzasında yer alan Erbaa ile birlikte Niksar, Reşadiye, Suşehri, Koyulhisar, Erzincan ve Erzurum'u sarsmıştır. Depremde Erbaa merkezde 319 kişinin hayatını kaybettiği kayıtlara geçmiştir.

1940 Depremi: Henüz 1939 Erzincan depreminin yaraları sarılmadan, 1 Ocak 1940 tarihinde 6,2 büyüklüğünde meydana gelen depremde Erbaa'nın yanı sıra, Niksar ve Tokat merkezde de can kayıplarına ve yıkımlara yol açmış, Erbaa'da 881 can kaybı yaşanırken, 1659 bina yıkılmıştır. 

1942 Depremi: Merkez üssü Erbaa, Niksar hattı olan, 20 Aralık 1942 tarihinde yerel saat ile 17.03'te meydana gelen, 7.0 büyüklüğündeki deprem, 1939 ‘daki depremden daha fazla can ve mal kaybına sebep olmuş, Erbaa adeta haritadan silinmiştir. Deprem, Niksar’ın doğusu ile Erbaa kuzeyi arasında yaklaşık 50 km'lik bir yüzey kırığı oluştururken Erbaa'da büyük hamam ile bir kaç ahşap yapı ancak ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Depremde 3000 kişi can verirken, 6300 kişi yaralanmış, 2295 ev yıkılmış, 4 otel, 4 fırın, 127 dükkân, 8 kahvehane, 13 depo ve belediye binası yerle bir olmuştur. 1942 depreminde 16 yangın olmuş, tutuşan evlerin hemen hemen tamamı yanarak yok olmuştur. 

1943 Depremi: 26 Kasım 1943 günü Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun orta kesiminde, Ladik ile Tosya arasında 7.2 büyüklüğünde çok yıkıcı bir deprem olmuştur. Batıda Erbaa'dan doğuda Ilgaz'a kadar uzanan 300 km uzunlukta ve 20 km genişlikte bir zon içerinde yer alan geniş bir alanı etkilemiş, büyük kayıpların olduğu bu depremde, binaların yüzde 75’i yıkılmış, kamu binaları ve tarihi binalar tamamen yıkılmış, karayolları, tren yolları ve telgraf hatlarında onarılamayacak hasar meydana gelmiştir. 1939, 1940 ve 1942 depremleri sonrasında halkı zaten baraka, çadır tarzı derme çatma meskenlerde oturan Erbaa'da, toplam 12 can kaybı kaydedilmiştir.

Erbaa ve yakın çevresinde 1939 yılı ve sonrasında art arda meydana gelen yıkıcı depremler şehrin mevcut durumunu ve daha sonraki gelişimini etkileyen çeşitli demografik, ekonomik ve kültürel sonuçları da ortaya çıkarmıştır. Depremlerde yaşanan can kaybı, yaralanmalar, psikolojik travmalar, insan kaynakları açısından büyük bir kayba neden olurken, yıkılan binalar ve işyerleri ile birlikte şehrin ekonomik hayatı durma noktasına gelmiştir. Erbaa'nın 1940'lara kadar artan nüfusu birden durmuş, hatta azalma sürecine girmiştir. 

Depremin ekonomik ve sosyal etkilerinin azaltılması mümkün olmamakla birlikte merkezi hükumet ve çevre il ve ilçelerden gelen yardımlarla yaraların sarılmasına çalışılmış, depremzedelere devlet tarafından nakit para yardımı ile yeni yapılacak evlerde kullanılmak üzere çivi, cam, kereste, kiremit, çimento, kireç ve taş yardımında bulunulmuştur. Ayrıca, bir hızar fabrikası kurularak, buradan evini yapacak kişilere kereste verilmiştir. 

Eskiden Yeniye Erbaa
Erbaa'da art arda yaşanan yıkıcı depremler sonrasında bölgeye gelen heyetler tarafından jeolojik ve tektonik araştırmalar yapılmış, şehrin bulunduğu yerde ayakta kalmasının mümkün olmayacağı, taşınmasının kaçınılmaz olduğunu öneren bir rapor hazırlanmış ve Bakanlar kuruluna sunulmuştur.

1944 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Erbaa’nın bulunduğu yerden 2 km. kadar güneyinde ve İmbat Deresi'nin batısında yere alan “Ardıçlık” olarak adlandırılan yere taşınması kararlaştırılmıştır. 15 Nisan 1944 tarihinde Hükümet Konağı'nın temelinin atılmasıyla taşınma devlet eliyle başlatılmıştır. Erbaa şehir merkezi yeni yerinde Alman bir şehir planlamacısının çizimleriyle düzenli bir yerleşimle yeniden kurulmaya başlamıştır. Günümüzde Erbaa şehir merkezinde "tarihi eser" olarak nitelenebilecek hiç bir yapı bulunmayıp en eski bina 1944 yapımıdır.

O dönemin tanıklarından Şahap ATEŞ, deprem sonrası Erbaa’nın taşınmasını şu şekilde anlatıyor:
1939 yılındaki depremde evimiz yıkılmadı. İkincisinde (1940 depremi) ben evde yoktum. 1942 yılında zelzele oldu. Daha önce yıkılmayanlar yıkıldılar. Komşularımız evlerinde öldüler. Bir sene sonra 1943’te de bir daha oldu. On dakika içerisinde büyük bir gürültü ile yıkıldı. Ondan sonra karar verdiler. Artık buranın tadı tuzu kalmadı diye. Toprak gevşek. Yukarıyı keşfetmişler, oraya karar veriyorlar. 1944 yılında temel atılıyor. Dördüncü ayın on beşinde saat dörtte temel atıldı. Bir katlı bir kaymakamlık binası yapıldı, Eksel yolunda. Daha sonra da belediye binası yapıldı. Göçtükten iki yıl sonra hükümet binası yapıldı. Hem adliye, askerlik şubesi oldu. Hepsi yetti. 1100 haneydi göçenler. Göçmeyen 20 hane civarında kalmıştı. Fakirlere barakalar yaptılar. Taş verdiler, ağaç verdiler. Kendi enkazlarını da götürdüler. Bazıları tamamlamadan göç ettiler. 4-5 sene barakalarda geçti. Eski zenginlerin evinde mobilyalar, meyve bahçeleri, çifte havuzlar, şadırvanlar, şato gibi evler. Bunlar göçmek istemediler. 200-400 dönüm arazileri, tütünleri, ahırları vardı. Gidenleri de caydırmağa çalıştılar. Vali İzzeddin Çağpar “İhtiyarların bedduasını, gençlerin duasını alacağım” demiş. Yedi sene İmbat Deresi’nin suyu ile idare etmişler. Halk bu su ile çamaşırını yıkardı. İçmek için de çeşmeler yapıldı. Biz dört sene sonra gittik. Evleri planlı olarak yaptılar.
 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Twitter/hergezgin
 Afad.gov.tr
 Tr.wikipedia.com
 Türkiyede Yer Değiştiren Şehirler Hakkında Bir İlk Not, Doç. Dr. Metin TUNCEL
Bu yazı için Sayın Ali YILMAZ'ın Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi için kaleme aldığı "Depreme Bağlı Yeri Değiştirilen Bir Şehir: Erbaa, Tokat"  başlıklı yazısından yararlanılmıştır. 

Gönüllerden Göklere Bağış Uçaklar

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Gönüllerden Göklere Bağış Uçaklar
Ü
lkemizde, Osmanlı döneminde dünya havacılık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen 1911 yılının hemen ertesinde Türk Askeri Havacılık Teşkilatı ile başlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” ifadesiyle Türk Tayyare Cemiyeti ile devam eden havacılığın bu coğrafyada kökleşmesinde, ekonomik imkansızlıklar içindeki halkın, ordusuna gönülden yaptığı yardımlarla 10 yılda alınan 351 uçak ile Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile'nin içinde yer aldığı bir çok ilin ve ilçenin ismini göklere taşındı.

Havacılığın temelini oluşturan insanoğlunun uçma arzusu yüzyıllar boyunca devam çalışmaların temelini oluşturur. İnsanlık 18’inci asırda balonlarla başladığı uçmaya, 19’uncu asırda planörlerle, 20’nci yüzyılın ilk yıllarından itibaren uçaklarla gerçekleştirmiştir. Dünya tarihinde havacılıkta baş döndürücü gelişmelerin başlangıcı olarak 17 Aralık 1903 tarihinde Wright Kardeşler’in yaptıkları hava aracının motor gücü ile yerden kesilmesi ve kısa süre havada kalması uçakla yaptığı ilk uçuş kabul edilmektedir.

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına rast gelen bu gelişmelere Osmanlı idarecileri duyarsız kalmamış, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, 1910 yılı başında Kur. Bnb. Ali Fethi Okyar’ı Paris’e, Kur.Bnb. Enver Bey’i de Berlin/Almanya’ya ataşemiliter olarak göndermiş ve havacılık hakkında bilgi toplamalarını istemiştir. 1910 yılından itibaren Osmanlı Ordusu havacılık ile ciddi olarak ilgilenmeye başlamış, 14 Şubat 1911 tarihinde Genelkurmay emri ile Teğmen Yusuf Kenan ve Yüzbaşı Fesa Bey’in Fransa’da Bleriot Okulunda pilotaj eğitimine göndermiştir.

Uçağın ilk defa askeri maksatla kullanıldığı Trablusgarp Harbinde, Trablus’a saldıran İtalyanların 1 Kasım 1912’de havadan uçakla bomba atmaları Osmanlı askeri idarecilerinin dikkatlerini uçakların üstüne çekmiş ve onları havacılıktan askeri bir güç olarak yararlanmanın yollarını aramaya sevk etmiştir.  Dünya havacılık tarihi, 1911 yılında Tayyare Komisyonu adı altında idari olarak çalışmalar yapmış, Hava Okulu kurulması için o dönemde Barutcubaşızadelere ait Yeşilköy'deki arazi tespit edilmiş, 1912 yılında ise envantere alınan REP, Deperdussion, Bleriot ve Bristol tipi uçak gücü ile fiili olarak Türk havacılığı ile tanışmaya başlamıştır.

Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, 12 Mart 1912 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında “Askeri Havacılık” hakkında bir kanun projesini hükümete kabul ettirmiş, ancak Osmanlı bütçesinde uçak satın almak için yeterince kaynak bulunamayınca Donanmay-ı Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyetine müracaat edilerek bağış yoluyla para talebinde etmiştir. Sultan Reşat bir tayyarelik bağışta bulunmuş, Mahmut Şevket Paşa uçak alımı için 30 altın bağışlamış, ayrıca altı aylık maaşının dörtte birini de bu işe tahsis etmiştir. Padişahın ve Harbiye Nazırının ilk bağışları yapmaları halk arasında büyük bir sevinç yaratmış ve teşvik unsuru olmuştur. Kampanyaya İstanbul’dan ve diğer bölgelerden başta her rütbedeki asker ve sivil devlet memurları olmak üzere esnaf, sanatkar ve diğer mesleklerden vatandaşlar katılmıştır.

Kısa süre büyük gelişmeler gösteren Türk askeri havacılığı, itilaf devletlerinin 1. Dünya Savaşı’nın galibi olarak uçaklara el koyması ise akamete uğrasa da bir avuç havacının İstanbul'dan Konya'ya kaçırdığı uçaklarla hava gücünün devamlılığı sağlanarak, Kurtuluş Savaşı sırasında, ülkenin doğusu ve batısındaki cephelerde başarılı hava görevleri icra edilmiştir.

Kurtuluş savaşının yoksul bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti tüm imkansızlara rağmen 1925 yılında kurulan ve Atatürk’ün "İstikbal Göklerdedir" ifadesiyle vücut bulan Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti) ile hava kuvvetlerinin kısa sürede yüzlerce uçak edinmesini sağlayacak bir kampanya başlattı. "Hava Gücünü Kuvvetlendirme" kampanyasına katılan Anadolu halkı, 1925-1935 yılları arasında 50 milyon TL bağışta bulundu. Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın yaptığı bu fedakarlığı yaşatmak için her bir uçağa alınmasına katkıda bulunan il ve ilçelerin isimleri başlangıçta eski yazıyla, Harf Devrimi’den sonra da yeni harflerle Cumhuriyet ve Zafer bayramlarında "İsim Konma Töreni" adıyla düzenlenen törenlerle verildi.

Kampanya yurdun dört bir yanında büyük ilgi görürken, bu heyecana ortak olan İstanbul ve İzmir'deki Musevi ve Ermeni vatandaşlar da kurdukları dernekler aracılığıyla Hava Kuvvetleri'ne uçaklar hediye etti.

Kampanya kapsamında Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilen ilk uçak, Adana Ceyhanlıların yardımlarıyla İtalya'dan alınan A 300-4 tipi uçak oldu. İnönü ve Sakarya savaşı sırasında keşif ve destek uçuşları gerçekleştiren Vecihi Hürkuş'un test ettiği "Ceyhan" uçağıdır. Bunun hemen ardından Ankaralıların 7 ay gibi bir sürede topladıkları yardımlarla alınan ikinci uçak ise "Ankara" oldu. İsim verme töreni 29 Ekim 1926'daki Cumhuriyet Bayramı'na denk getirilirken, törene, Başkent'in yakın köyleri dahil bütün halk katıldı. Cumhuriyet Bayramı tören alanından geçiş yapan "Ankara" uçağı, şehrin üzerinden "Ankara tayyaresinden muhterem Ankaralılara tebrikler" yazılı kartlar attı.

Kampanyaya ilerleyen yıllarda İzmir 9, Manisa 6, Adana, Ödemiş, Trabzon, Edremit, İstanbul, Samsun 4'er, Bartın, Konya, Ereğli, Akhisar, Zonguldak, Fatsa, İnegöl, Giresun, Sürmene, Uşak, Bursa 3'er,Ankara, Muğla, Burdur, Çine, Milas, Sındırgı, Kemalpaşa, Eskişehir, Orhaneli, Bakırköy, Pınarbaşı, Çarşamba, Balıkesir, Menemen, Torbalı, Görele, Beşiktaş, Ayancık, Edirne, Keşan, Afyon, Geyve, Düzce ve Bafra 2'şer, Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile uçakla katıldı.

Kampanyaya Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile uçakla katıldı. 1927 yılında Erbaa Belediye Başkanı Sururi SAY öncülüğünde önemli bir bölümü zengin tütün tüccarlarının desteği ile toplanan yardımlarla alınan 1012 numaralı uçağı Türk Hava Kurumuna hediye edildi, uçağa "Erbaa Tayyaresi" ismi verildi. Uçak, 1929 yılında Erbaa harmanlar mevkisine indirilerek sergilendi. Bugün Erbaa Kent Müzesi duvarında fotoğrafı sergilenen uçak, Erbaa'nın gurur kaynakları arasında yerini almıştır.

Kampanya destek olan Niksarlılar topladıkları paralar ile 30 Ağustos 1931 tarihinde aldıkları uçağı Türk Hava Kurumuna bağışladılar, uçağa "Niksar Tayyaresi" adı verildi. Tokatlılar da bu seferberliği destek olmuş, toplanan yardımlarla alınan uçak, "Tokat Tayyaresi" adıyla Ankara açıldıktan sonra Kazova Üçtepeler mevkine iniş yapmıştır. 1935 yılında Zileliler kendi aralarında topladıkları para ile Çekoslovakya'dan T16 tipi savaş uçağı alarak, Türk Hava Kurumuna bağışlanan uçağa "Zile Tayyaresi" adı verildi.

Türk Hava Kurumu çok kısa bir sürede büyük mesafeler kat etti. Tayyare Makinist Mektebi, Kayseri Uçak Fabrikası peş peşe faaliyetlerine başladı. Alman Junkers lisansıyla A-19 ve A-20 uçakları üretilerek bakım ve onarımları yapıldı, halkın büyük desteğiyle 10 yıl içinde 351 uçak satın alındı veya imal edildi.

 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
    Tayyareci.com      Osman Yalçın,Türk Havacılık Tarihinde Bağış Uçakları Yenidenergenekon.com Airporthaber.com
Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net