Responsive Ad Slot

Evliya ÇELEBİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Evliya ÇELEBİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Evliya Çelebi'nin Gözüyle Şehr-i Tokat

1 yorum
Tokattan.net | Evliya Çelebi'nin Gözüyle Şehr-i Tokat
E
vliya Çelebi17. yüzyılda, yedi iklim, 18 padişahlık dönemi gezen, 71 yılı aşkın ömrünün 51 yılını seyahatlerde geçiren, bir diyardan bir başka diyara uzanan yollarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde geçirmiş ve gördüklerini "Seyahatnâme" adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü bir seyyahtır. Ünlü gezgin seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve "Evvelâ Mısır ve Bağdad'dan başka Şam, Haleb, Aymtab, Diyarbakır, Tire, Manisa ve İzmir’dir. Sekizinci büyük şehir bu Tokat şehridir. Allah imar etsin." ifadeleriyle övgülerini dile getirmiştr...

Evliya Çelebi, 17. yüzyılda, Osmanlı topraklarını 40 yıldan uzun süren gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezginlerden biridir. Evliya Çelebi seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi adlı eserinde 17. yüzyılda Tokat ve çevresine dair gördüklerini okuyucusuna şöyle aktarıyor;
Evvelâ bu hoş-havalı şehrin dört tarafında olan bahçeleri, bostanları ve gülistan bağları içinde akan suları var ki her bir tatlı sulu ırmağın kıyısında direkli İrem Bağları gibi Rıdvan Cenneti bahçelerinde bülbüllerin figanları ve hoş sesli ötüşleri insanın ruhuna safa verir. Bütün meyveleri öyle ter ü taze ve suludur ki diğer beldelere türlü türlü meyvelerinden hediye götürürler. Henüz letâfeti ve tatlılığı bâki olup birkaç günde lezzeti değişmeyip yine taze ve tatlı kalır. 

 Ve her bağları birer çeşit köşk, havuz ve fıskiyeler ile süslenmiş ve türlü türlü ağaçlar ile bezenmiş olup bütün halkı zevk ve şevk ehli, garip insanları seven kimselerdir, kin ve hileden uzak, her şeyden temizlenmiş, derya gönüllü, cömert, yumuşak huylu ve sakin adamlardır. Herkes hakkımda iyi düşünüp genellikle bezirgân olduklarından herkes ile iyi geçinirler. Ve hayır işlemeyi ve imaret yapmayı severler. Her cami, saray ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel yaptırırlar ki minnetsiz hanelerine ve hoş camilerine insan girse hayran olur. 

Bu şehrin yapılarında olan güzellik ve zariflik meğer Haleb şehrinde ola. Üstad mühendisler, var güçlerini harcayıp bu şehir yapılarını Amasya şehri yapılarından sanatlı olmak üzere tasarruflar, mukarnas, medine ve gilvîler etmişler ki bukalemun renkli dönen dünyada böyle işçiliği bir geçmiş mimar etmemiştir, zira bu şehir halkı gayetle varlıklı kimseler olduğundan hayrata çalışıp var güçlerini harcayarak Allah yolunda imaret ederler. O yüzden bu şehir günden güne büyük şehir olmadadır. Hatta kara ve deniz gezginleri içinde bu yeryüzü yedi iklim sayıldığında, bu Tokat şehri yedi beldedendir. 

Evvelâ Mısır ve Bağdad'dan başka Şam, Haleb, Aymtab, Diyarbakır, Tire, Manisa ve İzmir’dir. Sekizinci büyük şehir bu Tokat şehridir. Allah imar etsin. 

Bu şehrin zemini bir geniş bir ova ve verimli bir arazidir, asla dengi benzeri yoktur. Toprağı mamur ve her zaman halkı sevinçli, her tarafta mabedhaneleri güzel, amber kokulu pâk toprağı beğenilir, halkının ay ve yıl, gece ve gündüz nimetleri bol, her tarafta tatlı suları akar bir şenlikli şehirdir. Hâlâ Horasan Sultam Hacı Bektaş Velî duası bereketiyle bu eski şehir âlimlerin toplandığı yer, fâzılların kaynağı ve şairlerin meskenidir.

Bilginleri çoklukla felsefi ilimlerle ilgilenmezler. Ancak hadis ilmi, fıkıh ilmi ve feraiz ilmi görürler. Hepsi Numan ibn Sâbit (Hanefî) mezhebinde sâbit-kademlerdir. Tamamı pâk inançlı, mü'min, muvahhid, vera sahibi ve takva ehli kimselerdir.

Zengininin yoksulunun nimetleri gelene gidene açıktır. En aşağı derece kimseleri ve eğlenceye düşkün, hafif sayılan kimseleri bile kanaat sahibi olup yemeğini yalnız yemezlerdir, zira Allah'ın emriyle halkı "Yâ Ganî" ismine mazhar olduklarından o sıfat ile sıfatlandılar.

 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
 Tokattan.net
 Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Seyit Ali KAHRAMAN

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Zile

Hiç yorum yok
17.yüzyılda, yedi iklim, 18 padişahlık dönemi gezen, 71 yılı aşkın ömrünün 51 yılını seyahatlerde geçiren, bir diyardan bir başka diyara uzanan yollarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde geçirmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezgin büyüğümüzdür, Evliya Çelebi. Ünlü gezgin seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden 17. Yüzyılda Zile ve çevresini derledik... 

  Evliya Çelebi, 17. yüzyılda, Osmanlı topraklarını 40 yıldan uzun süren gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezginlerden biridir. Evliya Çelebi seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde 17. yüzyılda Zile ve çevresine dair gördüklerini okuyucusuna şöyle aktarıyor;
"Kazova’ya bitişiktir. Yolumuz üzerinde olan Arıkova ile dahi ortaktır. Yine konumuza gelelim: Bu Arıkova’dan yine kuzeye doğru giderek Çamlıbel eteğini aşıp zile ovasında Şeyh Nusret tekkesi menziline geldik. Bu Şeyh NusretHacı Bektaşi Veli horasandan gelmiş ceddimiz Hoca Ahmet Yesevi halifelerinden olup Horasan illerindendir. Tekke zile vadisinde mamur ve şenlikli bir imaret olup mescit ve misafirhaneli bir yerdir. Başı ve ayağı çıplak yetmiş adet fukarası vardır. Bu diyar halkı Şeyh Nusret’e gayet bağlıdırlar. Hatta tekkesinin önünde büyük ve yaşlı bir dut ağacı vardır. Bir tarafı çürümüştür. Çürüyen yerden bir kaymak koparım ateşli hasatlıklara tütsü yapsalar şifa bulunur diye söylerler.

Denediğinde her seferinde hatırlatır. Bu ağacın çürüğünü bütün halk dört yüz yıldan beri alırlar. Böyleyken yinede zerre kadar eksilmez, koparılan yerde belirli olmaz. Ben dahi öyle gördüm ve bundan bir parça alıp sakladım. Bu ağacın diğer tarafı öyle lezzetli dut verir ki yiyen sanki misk koklamış olur. Zile şehrinin yerli zenginlerine bu duttan dervişler hediye götürüp hediye alırlar.

Bu tekkeden yine kuzeye giderek bir saatte Zile Kalesine geldik. Türkçede halı ve kilime “zili” derler. Bu şehirde halı ve kilim çok işlendiğinden Zile ismini vermişlerdir. Yapıcısı Kayserlerden Avanih’dir. Sonra nice hükümdarlar idaresine girip sonunda Selçuklu sultanlarından Mesud'un oğlu Kılıçarslan’ın eline geçmiştir. Timur burayı ele geçirmiş ise de harap etmemiştir. Nihayet Çelebi sultan Mehmet han Türkmenlerden almıştır. Süleyman han kaydı üzerine Sivas eyaletinde valide sultanlar hassıdır. Eskiden Mutasarrıfı Sivas sancağı beyi idi. Köylerden kadısına kanun üzere beş bin kuruş gelir olur. Çok görevli memuru vardır. 

Zile ovasının kuzeyinde çok yüksek yalçın bir kayanın üzerinde, beşgen şekilde taştan inşa edilmiş sağlam bir kale olan Zile kalesi de buranın meşhur yerlerindendir. Yirmi altı kulesi kıbleye bakan bir demir kapısı vardır. Kale içinde üç yüz ev, bir cami, cephanelik, erzak ambarları ve su sarnıçları olup hamam, çarşı falan yoktur. Ancak kale ağası ve askerleri burada otururlar. Her gece iki defa mehter çalınır.

Celali ve Cemali eline geçmemesi için askerleri nöbet beklerler. Zira şehir zenginlerinin ve diğer köy ileri gelenlerinin kıymetli eşyaları ve erzakları bu kalede korunur. Mevzilenmiş büyük topları olup Murteza paşamız için yirmi bir parça hoş geldin topları attılar.

Zile kalesinin dibinde kale kayasından aşağı batıya ve kıbleye bakan bağlı ve bahçeli üç bin adet toprak ile örtülü evler vardır. Bunların yirmi bir adet mahallesi vardır. Başlıcalarının İsimleri şunlardır:

Ulu cami, Küçük minare, Dutlu pınar, Mumcu ömer, Yenimahalle, Debbağ hane, Bazar, Tekke, Paşa ve Kethüda mahalleleri. Saraylarından: Fer çavuş sarayı, Murteza Paşa sarayı, Fazlı Paşa sarayı, Çavuş zade Mehmet Paşa sarayı, voyvodayı ve Kadı sarayı en güzellerindendir.

Yetmiş adet kutsal camisi vardır. Yedi camide ders gören öğrenci ve hocaları vardır. Özel olarak hadis dersi yoktur. On iki adet ebcet okuyan sıbyan mektebi vardır. Pazaryeri hamamı, Tekke hamamı, Paşa hamamı gayet iç açıcı ferahlık veren hamamlardır. Bunlardan başka yirmi kadar saray hamamı vardır. Buranın hanları ve çarşısı da üç adettir. Behram ağa hanı, Boyacı Hasan ağa hanı gayet güzel hanlardır. Çarşısında sekiz yüz kadar dükkânları vardır. Amma Halep ve Şam sultan çarşıları gibi düzgün çarşı değildir. Dört kapılı gelişmiş bir bedesteni vardır. Suyu ve havası çok hoş olduğundan bu şehri gayet meşhurdur. Halkı hep Türk’tür Reayası da vardır. Bağ ve bahçeleri ta tekke köyüne kadar uzanır. Armudu ile sergi üzümü meşhurdur.

Bu Zile şehrini güzelce gezdikten sonra kuzeye doğru giderek Kazankaya da menzil aldık. Sivas eyaletinde Zile idaresinde gelişmiş bir köydür. Buradan yine kuzeye doğru giderek Sunguroğlu köyüne geldik. Bu köy Bozok sancağı hududunda değirmeni güzel, gelişmiş bir köydür. Bir bayır başında kurulmuştur. Buradan yine kuzey tarafına giderek Elvan çelebi köyüne geldik. Hüseyin ovası buraya yakın olup Bozok sancağı kazasındadır. Gayet gelişmiş bir köydür. Sivas eyaletinde meşhur Elvan çelebi ziyaret hanesi de buradadır."


 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
    Zilehabercom.blogspot.com.tr      Zilehabercom.blogspot.com.tr Gezgintech.com
Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net