Responsive Ad Slot

Söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Metin KILIÇ: "Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi."

1 yorum
Tokattan.net | Metin KILIÇ: Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin üçüncü ve son bölümünde; 1989 yerel seçimlerinden Başçiftlik'in ilçe olma serüvenine, halıcılığın bitmesiyle başlayan göçlerden gurbetteki Başçiftlik derneklerine, 1989'dan günümüze Başçiftlik'in sosyo-kültürel ve ekonomik değişimini konuştuk.

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin 3. (üçüncü) ve son bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1986’da kurulan Başçiftlik Spor Kulübü ile başlayalım söyleşimizin 3. bölümüne.
Metin KILIÇ : Başçiftlik spor denilince benim aklıma gelen tek bir isim vardır, Tahsin DEMİR. Bir spor kulübü kurmak ve bunu tescillendirmek 80’li yılların son yarısında gündeme geldi. Tahsin DEMİR önderliğinde bir grup tarafından kurulmuş ve beden terbiyesi (il Gençlik ve Spor Müdürlüğüne) tescil yapılmıştır. Öncelikle kurulan futbol takımı komşu köy ve kasabalarla maçlar yapmış turnuvalar düzenlemiştir, daha sonra voleybol maçlarımızda olmuştur.

Hasan AÇIKEL : 1989 yerel seçimlerinde ihsan ŞEN Belediye Başkanlığına aday olmuyor, 1984’den 1989’a kadarki ihsan ŞEN dönemine dair kısaca neler söylersiniz?
Metin KILIÇ : Demokrasiye geçiş yılları her yerde olduğu gibi Başçiftlik’te de zor olmuştur. Değişik isimler atama yöntemi ile iş başına gelmiştir. ihsan ŞEN’li yıllar Başçiftlik’in değişim ve gelişim yıllarıdır. Halıcılık dolayısı ile köye bol para girmiş bu para köyü önce belde sonra ilçe yapmıştır görüntümüzü değiştirmiştir denilebilir.

Hasan AÇIKEL : 1989 seçimlerinde 
ihsan ŞEN’in aday olmamasının özel bir nedeni var mı?
Metin KILIÇ : Bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. Her dönemde olduğu gibi o dönemde de kapalı kapılar arkasında konuşmalar olduğu kesin. Ancak bunlar ispatı mümkün olmayan şeylerdir konuşmak tekrar gündeme getirmek yanlış olur düşüncesindeyim.

Hasan AÇIKEL : 1989 yerel seçimlerinde Anavatan Partisi Adayı Ali KAPUSUZ Belediye Başkanı seçiliyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Kurucu meclisin dağılmasından sonra kurulan partilerle seçime girilmiş Turgut ÖZAL başkanlığındaki ANAP iktidara gelmiştir. 1989'da yapılan yerel seçimde Başçiftlik’te Ali KAPUSUZ belediye başkanı oldu. Ancak görev süresini tamamlayamadı, çeşitli nedenlerle İç işleri bakanlığı tarafından görevden alındı.

Hasan AÇIKEL : Başçiftlik, Ali KAPUSUZ döneminde ilçe oldu değil mi?
Metin KILIÇ : Evet, Başçiftlik’in İlçe olması yolunda Ali KAPUSUZ’un büyük emeği vardır, bunu kimse inkar edemez. O’nun döneminde müracaat edilmiş, yoğun kulis faaliyetleri yürütülmüştür. Aklı eren gücü yeten herkes bu uğurda çaba sarf etmiştir. Samsun’da Rasim KAPUSUZ’un çalışmaları takdire şayandır. Her kim ne yaptı ise Başçiftlik için yapmıştır, emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Hasan AÇIKEL Metin bey, hep anlatılır ya hani Turgut ÖZAL Niksar’a Köklüce barajı açılışına geliyor, Başçiftlik'ten insanlar yollara düşüyor... Kimilerine göre İlçeliğe giden sürecin başlangıcı o karşılamadır. Detayları sizden öğrensek.
Metin KILIÇ : O olayları organize eden Başçiftlik’in akil insanlarıdır. Yazılan pankartlar ve atılan sloganlarla Başbakanın (Turgut ÖZAL) dikkati çekiliyor. Orada söz alınıyor. Bizi destekleyen Metin GÜRDERE (Tokat Milletvekili) ve Erkan YÜKSEl’in (Tokat Milletvekili) katkıları da inkâr edilemez. İçişleri Bakanlığına verilen dilekçenin altında Mehmet Zeki UZUN, Metin GÜRDERE, Talat SARGIN ve Erkan YÜKSEL’in imzaları var. Bunların hepsi de dönemin Tokat milletvekilleri, dilekçenin tarihi 07.12.1988’dir.

Hasan AÇIKEL : Siyasete ara verip 1989’da biten Halı festivallerinden sonra halıcılığın bir değerlendirmesini yapacak olsak neler söylersiniz?
Metin KILIÇ : 90’ lı yıllar halıcılığın duraklama yaşadığı yıllardır. Artık çırak bulmak imkansız derecede zordur. Artan maliyetler halı fiyatlarına yansımamıştır. Piyasada bir durgunluk, doygunluk yaşanmaktadır. Halı üreticileri ne yazık ki bir araya gelip kendi birliklerini oluşturamadılar. Ortaya bir standart konulmadığından piyasa başıboş bırakılmış, sahte tüccarlar, kalitesiz malzeme, hileli işçilik halıcılığın sonunu hazırlamış, Başçiftlik’te halı sektörü ölmüştür.

Burada unutmamak gerekir ki halıcılığın bu kadar hızlı yayılmasındaki en büyük etmenlerden biri de çevre köylerde çalışan Başçiftlikli öğretmenlerdir. Onlar çalıştıkları köylerde açtıkları tezgahlarda onlarca çırak çalıştırıp yüzlerce usta yetiştirmişlerdir.

Halıcılık zamanında köye çok bol para girişi oldu. Vatandaşın cebi ancak bu yıllarda para gördü. Bu parayla da Başçiftlik’in şehircilik alt yapısı oluştu. Barınabilecek evler bu para ile yapıldı. Eski yapılar yıkıldı yerine betonarme çok katlı evler dikildi. Evlerdeki çul çecim-kilim yerini halıya bıraktı, mobilya ile tanışıldı. Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi. Elbette hepsi bu kadar değil. Başçiftlik halıcılığı Karadeniz bölgesindeki ekonomiyi canlandırmış, binlerce aile halıcılıktan ekmek yiyerek durumunu düzeltmiştir.

Başçiftlik’te Karacaören’de ve yakın köylerde birçok kişi tüccar oldu. Marangozluk demircilik gibi sanayi canlandı.

Hasan AÇIKEL : Halıcılığın bitme noktasına gelmesi Başçiftlik’ten göçleri hızlandırdı diyebilir miyiz?
Metin KILIÇ : İnsan hayatını idame ettirebilmek için bir şeyler üretmek ürettiğini kazanca çevirmek zorundadır. Halıcılığın bitmesiyle Başçiftlik’in para muslukları kapanmıştır. Coğrafi konum ve iklim, tarımsal çalışmalara izin vermediğinden yetişen genç nesil büyük şehirlerde iş ve aş derdine düşmüştür. Ne yazık ki buda büyük göçü başlatmış, Başçiftlik insanı ekmeğinin peşinde gurbet ellere düşmüştür.

Hasan AÇIKEL : 1990’lardan sonra yönetime gelen siyasiler Başçiftlik'in ekonomisinin gelişime adına neleri eksik bıraktı ki, göçler hızlandı.
Metin KILIÇ : Halıcılık organize bir birlik altında toplanıp işvereniyle işçisiyle tüccarıyla malzemecisiyle koordine kurulamamıştır. Takipsiz bırakılmıştır. Siyasiler en azından 2 yıllık Meslek Yüksek okullarının açıldığı dönemde bile bir Halıcılık Meslek Yüksek Okulunu açamamışlardır. Tarım ve hayvancılık ihmal edilmiştir. Yaylalarımız, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı için çok uygun olduğu halde desteklenmemiş, kaderine bırakılmıştır. 

Başçiftlik florasındaki çiçek çeşitliliğine hiçbir yerde rastlanmaz buna rağmen arıcılık ihmal edilmiş, balımız için patent alınmamıştır. Her türlü yürüyüş parkurlarına sahip ormanlarımız, kış sporuna uygun olan yaylalarımız değerlendirilmemiştir. Patates tarımı ihmal edilmiştir. Ormanlık bir alanda olmamıza gale deresinin köy içinden akmasına rağmen sulama suyu sıkıntısı çekiyoruz, kanaletlerle bu su araziye taşınamamıştır. İlk aklıma gelenler bunlar…

Hasan AÇIKEL : Siyaset demişken 1992 yerel seçimlerinde Refah Partisi Adayı Recep GÖKÇE’nin Belediye başkanlığına giden o soğuk kış günlerinde yaşanan sıcak seçim sürecine dair aklınıza gelenler.
Metin KILIÇ : Ali KAPUSUZ’un görevden alınmasından sonra boşalan bu makam için 1992’de ara seçim yapıldı seçimler çok ateşli geçti. Necmettin ERBAKAN ve Bülent ECEVİT Başçiftlik’te miting yaptılar. Heyecan içinde geçen seçimin galibi Refah Partisinin adayı Recep GÖKÇE oldu.
1992 Başçiftlik’te üç dönemi kapsayan Recep GÖKÇE’li yılların başlangıcıdır.

Hasan AÇIKEL Recep GÖKÇE'li yıllar Başçiftlik’teki göçlerin hızını azalttı mı?
Metin KILIÇ : Bunu söylemek için elimizde istatistik bir veri olması lazım. Böyle bir veri var mı bilmiyorum, benim fikrim göçler azalmamış artarak devam etmiştir. Halen de devam etmektedir. Çünkü Başçiftlik göçünün nedeni siyasi değil ekonomiktir. İnsanlar doğduğu yerde aş, iş buluyorsa kalıyor yoksa ekmeğinin peşinde gurbet yollarına düşüyor.

Hasan AÇIKEL : Göçlerin sonucu gurbetteki Başçiftliklilerin buluşma noktaları Başçiftlik derneklerinden bahsedecek olursak
Metin KILIÇ : Memleket, insanın makro düzeydeki kimliğidir. Her ne kadar İstanbul, İzmir, Ankara Samsun da otursak ta biz hemşeriler köylüler birbirimizi çok iyi tanırız. Hastanede, pastanede, otobüste, durakta Selamın Aleyküm’le başlayan sıcak bir muhabbet “Hemşerim nerelisin” sorusuyla devam eder. Kimlerdensin? içinden mi köylüğünden mi? diye devam eder, bizi doğduğumuz yere kadar götürür. Gurbet kültürü içinde bizde örgütlendik, bugün İstanbul da samsun da Tokat ta Niksar da hemşerilerimizin buluştuğu kaynaştığı derneklerimiz var. Ferdi olarak yapamadığımız birçok şeyi dernekler vasıtası ile yapıyoruz.

Dernekçilik çok önemlidir. Şehirlerde hemşeri derneklerinin rolü de çok önemlidir. 90’lı yılların başına kadar kentlerde kişisel girişimlerle halledilmeyen pek çok sorun dernekler vasıtası ile halledilmekte ve çözüme kavuşturulmaktadır. Kişiler belki dikkate alınmayabilir ama bir şehrin derneği hiçbir zaman yok sayılamaz.

Hasan AÇIKEL : Başkanı olduğunuz Samsun Başçiftlikliler Derneğiyle devam edelim isterseniz.
Metin KILIÇ : Samsun Başçiftlikliler Derneği, önceki yıllarda SAMSUNLULAR GURUBU adı altında hemşerilerimize hizmet ederken 04.03.2010 tarihinde dernek statüsü kazanmıştır. Samsun da yaşayan her Başçiftlikli derneğimizin doğal üyesidir. 

Dernek merkezimiz; Mimar Sinan Mah.127. Sok. No:18 Atakum/SAMSUN adresinde olup, Tokat ilinin Samsun sınırları içinde faaliyet gösteren tek faal derneğiyiz. Dernek merkezimiz sadece Başçiftliklilere değil bütün Tokatlı hemşerilerimize açıktır. Fahri üye de kabul ediyoruz.

Hasan AÇIKEL : Samsunda kaç Başçiftlikli var ve bunun kaçıyla irtibatlısınız?
Metin KILIÇ Takriben 150 civarında hemşerimiz var, bunun yanı sıra özellikle köylerden irtibat kuramadıklarımızın da mevcut olduğunu biliyoruz.

Hasan AÇIKEL : Başkanı olduğunuz Samsun Başçiftlikliler Derneğinin faaliyetleri nelerdir?
Metin KILIÇ : Dernek faaliyeti olarak Tokat ilinden ilimize gelen her bürokrata hoş geldin ziyareti yapıyor, çiçek götürüyoruz, aynı şekilde hastaneye gelen hemşerilerimizi ziyaret ediyor, kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. İlin üst bürokratlarını yöneticilerini makamında ziyaret ediyor, onları derneğimizdeki etkinliklere davet ediyoruz, gelenlere ilçemizi tanıtıyoruz. Bu davetler neticesinde pek çok yönetici ve bürokrat derneğimizi ziyaret etmiştir.
 
Samsunda veya diğer il ve ilçelerde üyelerimizi ilgilendiren düğün-nişan-ölüm gibi haberleri mesaj yolu ile üyelerimize anında duyuruyoruz. Gerekirse toplu taşıma durumunda araç temin ediyoruz. Hemşeriler arasında ev ziyaretleri hanımların altın günleri gibi etkinlikler yapılıyor. Her yıl Şubat ayının ilk haftasında (Yarı yıl tatilinin içinde) Belediye düğün salonunda bir KEŞKEK GÜNÜMÜZ var. Bu yıl Allah izin verirse 3. sünü düzenleyeceğiz. Yine bu yıl ilkini yaptığımız ve geleneksel hale getirmeyi planladığımız KIR PİKNİĞİ kızılay kampında yapılmış ve çok muhteşem geçmiştir. Pikniğe katılan herkese dernek tarafından döner ayran ve pilav ikram edilmiştir.
 
Bütün bu faaliyetlerimiz Samsun yerel basınında ve yerel TV kanallarında geniş bir şekilde yer aldı. Başçiftlik’in adı duyuruldu, reklamı yapıldı. Biz Samsunda en etkin çalışan yerel derneklerden biriyiz.
 
Samsunda yerel yönetimin (il ve ilçe belediyelerinin) her etkinliğine davet ediliyoruz. Derneğimiz siyasi partilerin de ilgi odağı halindedir. AKP il ve ilçe başkanları, MHP İl başkanı ve yönetim kurulu, Atakum belediye başkanı Sayın Metin BURMA derneğimize nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.
Ayrıca Samsun milletvekilleri Sayın Çağatay KILIÇ, Ahmet YENİ, Önceki Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa DEMİR, Gençlik ve Spor Bakanı Suat KILIÇ'ta derneğimizi ziyaret ederek bizleri onurlandırmışlardır. Katılım olursa sonbaharda bir doğu Karadeniz ve Gürcistan gezisi düzenlemeyi düşünüyoruz.
 
Sizin aracılığınızla Başçiftlikli yetkililerden de derneklerimize ilgi bekliyorum. Belediye Başkanımız ve Kaymakamımız henüz bizim derneğimize teşrif etmediler. Bizleri onurlandırmalarını en azından yılda bir kez yaptığımız KEŞKEK GÜNÜ veya KIR PİKNİĞİMİZE gelmelerini arzu ediyoruz. Bu bulunduğumuz il ve ilçelerde bizi daha güçlü kılar. Biz kendimizi ciddiye almazsak el hiç almaz. Belediye Protokolünde derneklerimizin bir yeri olmalıdır.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 3 bölümlük söyleşimizin sonunda öncelikle bize zaman ayırdığınız teşekkür ederiz, son olarak neler söylemek istersiniz?
Metin KILIÇ Sanal dünyada güvenilir bilgilerle Başçiftliklilere gönüllü hizmet veren BAŞÇİFTLİK.NET ekibine canı gönülden teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 3 bölümlük Başçiftlik ile ilgili söyleşide benim penceremden gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlattım. Eksik ve yanlış bilgide vermiş olabilirim. Kimseyi kırmak ve üzmek istemem, böyle bir durum oluştu ise kişilerin hoşgörüsüne sığınıyorum. Unutmamak gerekir ki bu bir söyleşi verilen cevaplarda benim penceremden görünenler. Yeni söyleşilerde buluşmak üzere sevgi ile kalın...

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

Metin KILIÇ: "İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum."

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Metin KILIÇ: İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin ikinci bölümünde; Başçiftlik Ortaokulunun açılışında halıcılık serüvenine, 1970 ve 1980 darbesinden ilkinde sunuculuk yaptığı Halı festivallerine, Başçiftlik'in 1969 ile 1989 yılları arasındaki sosyo-kültürel değişimini konuştuk.

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin 2. (ikinci) bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey 1960’lı yıllara dair söyleşimizin 1. Bölümünde unuttuğumuz bir konu var. 1966 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel Almus Barajı açılışına geliyor. Başçiftlik köyünden bir ekip Niksar’da Demirel’e bir talep mektubu veriyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Zamanın başbakanı Süleyman DEMİREL Almus barajını açmak üzere Tokat’a geldiğinde bunu fırsat bilen Başçiftlik ileri gelenleri örgütlenip Niksar’a da uğrayan DEMİREL’i karşılamaya gitmişler. Yazdıkları bir mektubu DEMİREL’e vererek kendisinden yol, su ve elektrik bunun yanında köye birde Ortaokul açılmasını istemişler. Mustafa GÜLER, İsa ŞEN ve o zaman herkese sonsuz teşekkürler. Ben o okuldan mezun oldum..

Hasan AÇIKEL : 1968 İhsan ŞEN Belediye Başkanı seçiliyor. Ama Başçiftlik’te geçim tarım, hayvancılık ve gurbete çalışmaya gidenlerin kazandıklarından sağlanıyor. 1970 Başçiftlik ekonomisi desek ilave ne söylersiniz.
Metin KILIÇ : 1970’li yıllar sadece Başçiftlik’in değil Türkiye’nin zor yılları. Kuyrukların yoklukların olduğu yıllar. Köylerin büyük bir bölümünde elektrik, yol ve su yok. İnsanların geliri yok, çalışacak iş sahası yok. Sanıyorum yerel yönetimlere bütçeden ayrılan para da bir hayli azdı ki onlarında eli kolu bağlı. 1960’lı yılların son yarısında Almanya işçi göçü başladı. 1970’li yıllarda bu azaldı. Başçiftlik’te de İhsan ŞEN önderliğinde bir kalkınma kooperatifi kurularak Almanya'ya işçi gönderme çalışmalarına başlandı. Birkaç kişinin de bu kooperatif sayesinde Almanya'ya gittiğini biliyorum.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1971’deki yoklukta halıcılık fikri kimden çıkıyor?
Metin KILIÇ : Halıcılık fikrinin temelleri Tokattaki bir yol hikayesinden sonra başlıyor. Vali Yusuf YAKUPOĞLU sanıyorum. Halıcılık fikrini ilk ortaya atan O. Babamdan ve o günün büyüklerinden dinlediklerim bunlar.

Hasan AÇIKEL : Halıcılık için bir kurs açılıyor, Tokat'a Başçiftlik'ten 40 kız kursiyer olarak gidiyor.
Metin KILIÇ : Başçiftlik’in kaderi yoksullukla yoğrulmuş. Halıcılığın temelinden önce o yıllara bir dönmek lazım. O zamanki köyün durumuna bir göz atacak olursak; ekili dikili alan yok, arazi engebeli ekime dikime uygun değil ayrıca verimsiz, %90’ı kıraç, iklim uygun değil 8 ay kış 4 ay yaz, sanayi ve ticaret yok, bizi büyükşehirlere bağlayan yol da yok. Bu nedenle her şey ateş pahası. Gücü kuvveti yerinde olan erkeklerin %90’ı GURBET KUŞU, kışın İstanbul’da amale…

Halk ne yapacak? Buna çözüm arayan Belediye Başkanı İhsan ŞEN’e zamanın valisi Yusuf YAKUPOĞLU bir öneride bulunur. 
Başkan yoksulluğu önlemek için insanlara iş ve aş temin etmek lazım… köydeki her aileden bana 40 kız çocuğu getir, bunlara halıcılık öğretelim, halı dokuyarak ailelerine ekonomik bir katkıda bulunurlar. 
der. Teklif İhsan ŞEN’in aklına yatar ama kızlarını okula bile göndermekten imtina eden Başçiftlik’ten 40 kız nasıl bulunacak, babaları nasıl razı edilecek.

Hasan AÇIKEL : Peki sonra 40 kursiyer kız bulunuyor değil mi?
Metin KILIÇ : O kalkınma gönüllüsü 40 kız bulunur. (Bunlardan biride benim ablam) kızların başına bekçi olarak Karagızın kör, aşçı olarak da Nurittin’in karısı tutularak Tokat’a gönderilen kızlar, bir sene sonra halı ustası olarak köye dönerler. Bunların öncülüğünde başlayan halıcılık faaliyeti 1971 yılından sonra büyük bir ivme kazanarak çevreye dağılmış, yakın vilayetlerde ve bölgede büyük bir iktisadi potansiyel oluşturmuştur. Başçiftlik merkezdeki tezgâh sayısı 1970’li yılların ortasında 1200'ün üzerindedir. Başçiftlik’te ilk halı dokuyan müteşebbis Asım YILDIZ dır.

Hasan AÇIKEL : Siz o dönemde Başçiftlik'te değil, öğretmen okulundasınız.
Metin KILIÇ : Elbette, ben Öğretmen okulunu parasız yatılı okudum, ama bütün tatillerim Başçiftlik’te geçmiştir. Aynı zamanda o kızlardan biri de benim ablam, babam da belediyede encümen. Babamın terzi dükkanını siz hatırlamazsınız ama hatırlayanlar bilir, siyasetin şekillendiği, güncel olayların konuşulduğu, köy halkının toplandığı bir mekan. Benim çocukluğum ve gençliğim o mekanda geçti.

Hasan AÇIKEL Metin bey siyaset derken, halıcılığa ara verelim. 1977 yerel seçimlerinde İhsan ŞEN Belediye Başkanlığını kaybediyor, Cemal BAYRAM seçiliyor.
Metin KILIÇ : Lakabıyla Garacamal Cemal amca bizim komşumuzdu, sert mizaçlı, otoriter bir adamdı. Nur içinde yatsın. Bilindiği gibi Başçiftlik’te mahalle, sülale çekişmesi öteden beri var olagelmiştir. Aşağı mahalle, yukarı mahalle ve halkın isteğiyle Cemal BAYRAM Niksar’dan getirildi ve reis seçildi. Kendisi bir dönem başarılı bir şekilde başkanlık yaptı. İhsan ŞEN’in elinden reisliği almak kolay bir iş değildi. Karşısına sevilen karizmatik bir adayın çıkartılması gerekiyordu. Öylede oldu. Ama sağlık sorunları çeken (böbrek yetmezliği) olan bir abimizdi. Bir dönem ancak dayanabildi.

Hasan AÇIKEL : 1977 yerel seçimleriyle Belediye Başkanlığını seçilen Cemal BAYRAM’ın Başçiftlik için en büyük icraatı sizce nedir?
Metin KILIÇ : Bir toplumu idare edenler o toplumun kaymağıdır. Halkın seçtiği kişilerdir, saygımız var. Bütün başkanlarımızın Başçiftlik’e elbette katkıları olmuştur. Düzenli bir geliri akarı olmayan belediyelerde takdir edersiniz ki iş yapmakta zordur. Cemal BAYRAM’ın en büyük icraatı bence komşu köylerle aramızda oluşan husumetlerin giderilmesinde, arabuluculuk ve hukuki mücadelede olmuştur. Kendisini saygı ile anıyoruz.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1970’lerde bir yaylaların ayrılma muhabbetti var, hatta manisi var “Ayırdı yaylaları” diye biten.
Metin KILIÇ : Aşağı yayla bizim ilk yaylalarımızdandır. Buraya sadece belli aileler gidiyor, çok geniş yaylaklarda onların koyunları, malları otlanıyordu. Orta yayla ise aşağı yaylaya göre otlakları daha az olan ve tez kuruyan bir yayla idi. Kimse kimsenin yaylasında da koyun otlatamazdı, bu kuralı koyan koymuş. Yaylaların ayrılmasının ana sebebi bence mahalle olayından kaynaklanır. Pöğnek adı verilen koyun sürülerinin aynı sülale ve şahıslara ait olması, yaylak durumunun hayvan sayısına yetersizliği, daha verimli ve otlu yaylaların güdülme ihtiyacı gibi şeyler.

Hasan AÇIKEL : 1980 darbe oluyor, askeri yönetim Cemal BAYRAM Belediye başkanlığından alınıyor. Yerine Kazım KOÇ atanıyor. Kazım KOÇ döneminde Başçiftlik.
Metin KILIÇ : 1980 ihtilalinden sonra biliyorsunuz bütün başkanlar görevden alındı. İhtilal Hükumetinin gösterdiği kişilere başkanlık verildi. Yani başkanlıklara atama yapıldı. Samukgil sülalesinden bir asker emeklisi Kazım KOÇ Belediye başkanı olarak atandı. 

Kazım KOÇ dönemi ülkenin de durumu nedeniyle biraz sıkıntılı geçti. Darbe demokrasinin kesintiye uğramasıdır. Seçilmişlerin yerine atanmışlar. Tabi bu atanmışlarda doğal olarak halkın değil kendini atayanların isteklerini yerine getirir. Darbe yönetimlerinde demokrasi ve anayasal hak ve özgürlükler rafa kalktığı için kimse haktan hukuktan bahsedemez. Kazım KOÇ döneminde her ne kadar çok büyük haksızlıklar hukuksuzluklar oldu, denemezse de çok iyi geçtiği de söylenemez. Sadece resmi yazışmalar düzeyinde belediye idare edilmiştir, hepsi o kadar.

Hasan AÇIKEL : Hem 1970 hem de 1980 darbesinde Başçiftlik dersek.
Metin KILIÇ : Türkiye’de 70’li yıllar sağ sol çatışması ile geçmiştir. Bu yüzden ülkemizin kayıp yıllardır. Yakın çevremizde çıkan Fatsa olayları, THKP ve TİKKO’nun karadeniz yapılanması, Kızıldere olayları bir bütün olarak incelendiğinde yakınınızda olan olaylardan etkilenmemeniz mümkün değil.

Hasan AÇIKEL : Başçiftlik'te bu olaylara karışan, bundan yargılanan oldu mu?
Metin KILIÇ : 1980 öncesi Başçiftlik’te faaliyet gösteren sol bir görüşlü bir dernek yoktur, Ülkü ocakları vardır. Ben de ülkü ocaklarının kurucularından biriyim. İhtilal döneminde Amasya’da öğretmendim. Derneğimiz kapatıldı, fakat dernek faaliyetleri için yargılanan ceza alan hiçbir arkadaşım olmadı. Başçiftlik ülkü Ocakları konusu suç teşkil eden hiçbir hareketin içinde olmamıştır.

Hasan AÇIKEL Kazım KOÇ dönemi 1983 sona eriyor, Remzi BOLAT geliyor bu süreci anlatır mısınız?
Metin KILIÇ : Remzi BOLAT da seçilmiş biri değil ihtilal yönetiminin atadığı belediye başkanlarından birisidir. Asker emeklisidir, arkasında ihtilal yönetimi olduğu için verdiği emir ve direktifleri onu atayan güçten almıştır.

Hasan AÇIKEL : 1984 de yerel seçimler yapılıyor, İhsan ŞEN tekrar Belediye Başkanı seçiliyor.
Metin KILIÇ : İhtilal dönemi bir kaos ve boşluk dönemi olarak geçmiştir. Başçiftlik’in otoriter ve çalışkan bir başkana ihtiyacı vardır. Buda 2. dönem başkanlık yapmış herkes tarafından sevilen sayılan İhsan ŞEN'den başkası olamaz. Halkın bu yönde bir arzusunun olduğu kesin seçilmesi de bunu göstergesidir. İhtilalden sonra yapılan ilk demokrasiye dönüş seçimlerinin galibi İhsan ŞEN olmuş. Başçiftlik’te İhsan ŞEN’li yıllar yeniden başlamıştır.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. halı ve spor festivali sunuculuğuna giden süreçte festival fikri nereden çıktı ? O günlere dair aklınızda kalanlar.
Metin KILIÇ Ben o yıllarda tatillerimin tamamını Başçiftlik’te geçiriyordum. Festival fikri nereden çıktı nasıl gelişti bilmiyorum. Belediyeden verilen bir ilanla Başçiftlikli memurlar olarak ortaokulun salonunda toplandık, reis (İhsan ŞEN) bir konuşma yaptı. Festival fikrini ortaya koydu, saatlerce tartışıldı ve karar kılındı. Daha sonra etkinlikler için komiteler oluşturuldu. Bizde sunucu olarak seçildik. Daha sonra birkaç toplantımız daha oldu.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. halı ve spor Festivale katılanlar, dönemin Tokat valisi Recep YAZICIOĞLU, sanatçılar Mihrican BAHAR ve Murat AKKAYA… bizim aklımıza gelen davetliler, diğerlerini hatırladığınız kadarıyla paylaşır mısınız?
Metin KILIÇ : Sayın valimizin annesi ve babası da gelmişlerdi. Sadece yöresel sanatçılar değil Canan BAŞKAYA, Fatma EĞİLMEZ gibi THM sanatçılarının yanı sıra Kırkpınar’ın büyük pehlivanları da davet edildi. Türkiye’nin çok namlı pehlivanları Başçiftlik er meydanında uzun yıllar kozlarını paylaşmışlardır. Başçiftlik güreşlerine katılan ünlü pehlivanlardan bazıları: Fevzi ŞEKER, Reşit KARABACAK, Recep KILIÇ, Servet AYDEMİR, Mehmet UZUN, Sebahattin ÖZTÜRK, Zekeriya GÜÇLÜ ve adı şu anda aklıma gelmeyen pek çok ünlü pehlivan… Festivalimiz Türkiye çapında bir üne kavuştu. Daha sonra da pek çok ünlü sanatçı yöre halkına konserler verdi.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. Halı ve Spor Festivalini biz cumhuriyet meydanına serilmiş halıları gösteren resimle hatırlıyoruz, halıcılığa ve Başçiftlik’e katkısı ne oldu?
Metin KILIÇ 70 ve 80’li yıllar Başçiftlikli’nin yoksulluk zincirlerini kırıp refah ve medeniyete tanıştığı, sosyalleşip kapılarını sonuna kadar dışarı açtığı yıllardır. Halıcılık sayesinde artık herkesin cebinde tomarla para vardır. Geceleri sokakları halı dokuyan kızların kirkit ve türkü sesleri doldururken gündüzleri çevre il ve ilçelerden gelen çırak minibüsleri meydanlarda durmaktadır. Cıvıl cıvıldır Başçiftlik. Bu yıllar evde, okulda, sokakta, kahvede halı ve çıraktan başka bir şeyin konuşulmadığı zirve yıllarımızdır. Ben İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum.
 
1980 de ihtilal olmuş. Ülkede her şeyin durağanlaştığı bir dönemde 100 yıllardır yapılan geleneksel festivallerinin dışında yöresel bir etkinlik yok denecek kadar az iken köyümüzde panayır ağırlıklı bir festival düzenlenmesi o dönemde kültür bakımından nerelere yükseldiğimizin bir göstergesidir…
 
1984 öncesinde de köyümüzde çevre köylerin katıldığı panayır türü eğlenceler ve güreşler düzenlenmiştir. Ancak 1984’teki Festival içinde kültür, halıcılık ve güreş dahil birçok spor dalının olduğu yarışmaların yapıldığı, organize bir hareket. Bölgenin etkilendiği kültürel bir eylemdir.
 
Daha ne olsun. Hasan bey, bu Festivalden sonra Karadeniz'in her yerinde Başçiftlik konuşulur oldu. Festivalimiz yerel ve ulusal basında geniş bir şekilde yer aldı. Tanıtımımız reklamımız yapıldı bize şan ve şeref verdi. Büyük bir organizasyondan alnımızın akı ile çıktık. Sonraki yıllarda Başçiftlikli’nin gittiği her köy ve ilçede kolay çırak bulmasında, yapılan bu festivallerin bıraktığı olumlu etkinin rolü çok büyük olmuştur.

Hasan AÇIKEL : 1984’de başlayan Halı festivalleri 1989’da neden bitti?
Metin KILIÇ Yapılan festivallerin getirisi ve götürüsü her dönemde tartışılmıştır. Yapılan harcamalar, pehlivanlara ödenen paralar, gelen konuklara yapılan ikramlar belediye bütçesine elbette hatırı sayılır bir yük getirmiştir. Ancak Başçiftlik imajına kattığı artı değer, trilyonlarla elde edemeyeceğimiz bir değerdir. 

Zor bir dönemde başlayan bu güzel hareket daha sonra gelen başkanlar tarafından desteklense idi, şimdi bizi dünyaya tanıtan uluslararası düzeyde bir etkinliğin sahibi olurduk. Ne yazık ki Festivalimizi Kültür Bakanlığına tescil ettirip geleneksel hale getiremedik…


"Dünden Bugüne Başçiftlik" 3. Bölümde;
* 1989 yerel seçimleri
* 1990‘de Başçiftlik’te halıcılık
* 1990’da Başçiftlik’in ilçe olma serüveni
* 1990’lardan sonra hızlanan Başçiftlik’ten göçler
* 1992 yerel seçimleri
* Gurbetteki Başçiftliklilerin buluşma noktaları Başçiftlik Dernekleri
* Ve Samsun’daki Başçiftlikliler…

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

Metin KILIÇ: "TV yoktu ama daha özgür, daha mutluyduk."

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Metin KILINÇ: TV yoktu ama daha özgür daha mutluyduk.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşini tekrar yayınlıyoruz. 1960 ile 1970 yılları arasını konuştuğumuz söyleşinin 1. bölümü sizlerle...

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin ilk bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey ilk olarak sizi tanıyalım...
Metin KILIÇ : Nüfus cüzdanımda yazdığına göre 1955 yılında doğmuşum. Anama ben ne zaman doğdum diye sorduğumda “Ne biliyim oğlum ben dokuz çocuk doğurdum” diyor. Babam Aşağı mahalleden Mençükgillerden Memet efendinin oğlu Terzi Ahmet, Annem külekçiler den (Goca Hasan’ın kızı Halise). 

Çocukluğumun tamamı Başçiftlik’te geçti. İbil oynadım, öküz güttüm, cücül topladım. Akranlarım gibi kendi oyuncaklarımın tamamını kendim yaptım. Ancak Başçiftlik’te çocuk olmak aileye yardımcı olmaktır. Çünkü ailenin ufak tefek işleri hep çocuklar tarafından görülür. Bizde gücümüz yettiği kadar el attık. 

İlkokul, ortaokul Başçiftlik’te. Ardından Perşembe öğretmen okulu, Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi ve Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi bölümü, Eskişehir Açık Öğretim Fakültesi, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü de Yüksek Lisans falan derken (çift dikiş attığım yılları saymazsak) tam 20 yılım öğrencilikle geçti. Ağrı, Amasya, Sivas, Çorum ve Suudi Arabistan olmak üzere eğitimin her kademesinde öğretmen, müdür, Halk Eğitim Müdürü, müfettişlik gibi görevlerde bulundum. Dile kolay tam 36 yıl… 

Hac görevimi yaptım, Allah herkese nasip etsin. Eşim Taşovalı. iki oğlum var, biri öğretmen diğeri tıbbi mümessil. Şu anda emekliyim. Samsun Atakum da oturuyorum. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlı bir kurumda koordinatör müdürlük ve Samsun Başçiftlikliler Derneği başkanlığını yürütüyorum…

Hasan AÇIKEL Başçiftlik’te 1960’larda çocuk olmak, o günlerden bahsetsek biraz.
Metin KILIÇ : Çocukluk yıllarımın Başçiftlik'i unutamam… Okuduğum İlkokulun arkasında mezarlığın karşısında duran saltaşı. Çevresi boş ve yeşillik bir alandı, kenarından geçen Güllük deresinin suyu da çevreye ayrı bir güzellik verirdi. Güz mevsiminde burada mahalle kadınlarının yıkadığı zahireler, yünler serilen çullarda kurumayı beklerken yaşlı kadınlar yada çocukluklar da ellerinde çubuklarla sergiye konan kuşları kovalarlardı. Hal binası ve çevresi uzun yıllar köy çocuklarının en eğlenceli oyun mekanlarından biri olmuştur. O devasa duvarların üzerinde gezdiğinizi taş odalarında saklambaç oynadığımızı hiçbir zaman unutamam…

Hasan AÇIKEL İlkokulun arkasındaki mezarlık derken şuanda düğün salonunda bulunduğu park değil mi?
Metin KILIÇ : Aynen öyle. Daha sonra burası ağaçlandırıldı, zaman içinde de değişik çalışmalar yapıldı. O yıllarda biz çocukların her mahallede ayrı oyun alanları vardı. Mahallecilik duygusu hakimdi. Şimdiki gibi elektrik, su yoktu, TV yoktu ama daha özgür, daha mutluyduk…

Hasan AÇIKEL 1968 de 13 yaşındasınız Başçiftlik köyü kasaba oluyor, İhsan ŞEN belediye başkanı oluyor, hatırladığınız kadarıyla dönemin siyasi ortamı nasıldı?
Metin KILIÇ : Muhtariyetten beldeliğe geçiş Başçiftlik’te çok coşkulu yaşandı. Belde olma kararı çıktıktan sonra İhsan ŞEN ve (lakabıyla) Kara Osman’ın oğlu Osman KAYA iki aday olarak yarışa girdiler. Keşke TV veya diğer kayıt araçları o dönemde de böyle yaygın olsaydı da görebilseydik. Yoğun bir propaganda döneminden sonra ezici çoğunlukla (Kargacı) İhsan ŞEN başkan oldu. Büyük coşku ile kutlandı babam rahmetli de encümen idi, bu vesileyle bizim coşkumuz daha fazlaydı. Malum o yıllarda Demokrat Parti ve Halk Partisi çekişmesi had safhadaydı kahvelerin bile ayrı olduğu söylenir. İhsan ŞEN sadece kendisine oy verenlerin değil Başçiftlik’in başkanı olarak herkesi kucakladı ve ayırımı giderdi. Onun karizmatik bir liderliği vardı… 

Hasan AÇIKEL 1968 de, dönemin Cumhuriyet gazetesinde ihsan ŞEN için partilerin ortak adayı diye ifade ediliyor.
Metin KILIÇ : Hayır. Bağımsız belediye başkanı adayıydı, diye hatırlıyorum. Rakipsiz de değildi. Osman KAYA ile seçime girdiler şeklinde hatırlıyorum. Yanılıyor da olabilirim. İhsan ŞEN’i belediye başkanlığı için Başçiftlik’e davet eden ekibin içinde babamım olduğunu biliyorum. Osman KAYA, Başçiftlik’in eski muhtarlarından biridir, sanıyorum. Zeker amcadan sonra muhtarlık yapmış. Acaba ikinci seçim midir? onu da tam olarak bilmiyorum. Biz o zamanlar siyasi düşünecek yaşta değildik. Yalnız ikisi arasında bir çekişmenin olduğu ve başkanlığı İhsan ŞEN’in aldığı kesin. İlk seçimde ihsan bey tek aday olup ikinci seçimde de yarışmış olabilirler. Benim anımsadıklarım bunlar…
* Site notu: 1968 seçimlerinde Adalet Partisi Adayı Osman KAYA ile Bağımsız aday İhsan ŞEN arasında geçmiş olup, 1973 seçimlerine İhsan ŞEN tek aday olarak seçime girmiştir. 
Hasan AÇIKEL Başçiftlik'te İhsan ŞEN'li yıllar, aklınıza gelenler.
Metin KILIÇ : Başçiftlik’in bugünkü şehir kimliğini sağlayan, bizi köylükten çıkartıp önce belde daha sonrada şehir yapan, kültürel miras İhsan ŞEN’le başlayan dokunun günümüze yansıyan ürünüdür, diye düşünüyorum. O’nun, o yıllarda yaptığı yenileşme hareketini günümüzde gerçekleştirecek bir lider tanımıyorum, desem daha yerinde olur. O liderliği ile kılık kıyafetten alında, mimari, yapı çevre, şehirleşme ve aklınıza gelen pek çok alanda  ufkumuzu açmış, bizi İskersür'ün önde gelen bir ilçesi yapmıştır. Başçiftlikli ona çok şey borçludur diye düşünüyorum. 

Hasan AÇIKEL Yıl 1969, Başçiftlik, Karacaören ve Hatipli halkı toplanıp “Yol isteriz.” diye protesto için yürüyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Genç ve dinamik belediye başkanını İhsan ŞEN’in yol, su  ve okul konusunda yetkili mercileri hiç durmadan rahatsız etmesi ve üst makamlara verdiği dilekçeler, il ve ilçe yetkililerinin dikkatini Başçiftlik üzerine çekmeye yetmişti.  Ama devlet, Başçiftlik konusunda bir türlü harekete geçmiyor yeterli yardım ve destek bir türlü gelmiyordu. 

Kamuoyunun ve yetkililerin dikkatini Başçiftlik üzerine çekmek için ses getirici bir olay bir eylem gerekiyordu. Bu konuda belediyede hiç durmadan toplantılar yapılıyor akıl önderlerinin fikirleri alınıyor çare aranıyordu. Ortaokul İngilizce öğretmeni (Manisalı) Abdulkadir ÇAĞLAYAN’ın babasının önerisiyle ilçe ve ilde bir yürüyüş düzenlenmesi, bu yürüyüşe Başçiftlik halkından en az 50-100 kişinin katılması fikri uygun görüldü. Pankartlar hazırlanarak köyden kamyonlara doldurulan insanlar Niksar’a taşındı. Kireç köprüde onlarca kişinin katılımıyla saat 9.00 da başlayan devletin ilgisizliğini protesto yürüyüşü, ana yollardan geçerek hükümet meydanında son buldu. Ellerde yol isteyen okul isteyen devletten ilgi bekleyen pankartlar taşınıyor. Fakat hiçbir siyasi slogan atılmıyordu. Kalabalık hükümetin önüne gelince Atatürk heykeline bir çelenk konuldu. Çevrede toplanan meraklı kalabalığa İhsan ŞEN bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında özetle; Başçiftlik’in sorunları anlatıldı, isteklerini içeren bir dilekçe kaymakamlığa verildi. Yürüyüş çok etkili olmuş, Niksar da yer yerinden oynamıştı. 

Hasan AÇIKEL : Dönemin Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde Tokat’a kadar yüründüğü ve tutuklamaların olduğu yazıyordu.
Metin KILIÇ : Doğrudur, önderler Tokat’a gidilmesini aynı yürüyüşün burada da yapılmasını önerdiler. Kamyonlara doldurulan insanlar bu sefer Tokat yollarındaydı. Tokat'taki protesto yürüyüşü saat 14:00 gibi stadyumun önünden başladı. Ayağında çamurlu kara lastikleri, başlarında şapkaları, ellerinde pankartları, yırtık pırtık elbiseleriyle sırtlarında ekmek centeleri her halinden yoksulluk ve köylülükleriyle belli olan bu insanlar Tokatlıların hiç alışık olmadığı bir şekilde caddeleri doldurmuş, bir sel gibi akıyor. Ellerinde taşıdıkları pankartlarla yol, su ve okul isteklerini diye getiriyor. İnsanca yaşama isteklerini yetkililere Tokat halkına duyurmaya çalışıyorlardı.

Tokat bu yürüyüşe hazırlıksız yakalandı, Hükumet erkanı devletin resmi kolluk kuvvetleri polis ve jandarma teşkilatı haberdar edildi ama insanlar kararını vermişti bir kere. Artık bu yürüyüşü durdurmaya hiç kimsenin gücü yetmezdi. Sessizce Yürüyen Başçiftliklilerin etrafı meraklı insanlarca sarılmış Tokat halkı yürüyüşe destek vermişti, yol boyunca pencerelere dökülen tokatlılar yürüyüşçüleri alkışlıyor “yaşa varol” sesleri yükseliyordu. Yürüyüşçüler Hükumet meydanına geldiklerinde etrafı onlarca polis ve yüzlerce asker tarafından sarılmıştı.  Şevket çavuş ve Terzi Ahmet toplanan halka bir konuşma yaparak yetkililere seslerini duyurmak istediler ama jandarma buna müsaade etmedi. Bütün yürüyüşçüler apar topar toplanarak gözaltına alındı. Meraklı halk da meydandan uzaklaştırıldı.

O yıllarda hiç alışık olunmayan bu yürüyüş ülke çapında ilgi gördü ve resmi gündemin tam ortasına bir bomba gibi düştü. Yerel ve ulusal basın olaya olağanüstü ilgi göstermişti. Vali bir açıklama yaparak köylülerin isteklerin dikkate alınacağını Başçiftlik-Niksar yolunun acilen yapılacağının sözünü hemen o gün orada verdi.

Yürüyüşe katılanların tamamı değil ama organize komitesinde bulunanlar kanunsuz nümayiş gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklandılar. O gün tutuklananların ve bir hafta hapis yatanların biriside babam Ahmet KILIÇ idi.

"Dünden Bugüne Başçiftlik" 2. Bölümde;
* 1966'daki Başçiftlik Ortaokulunun açılış hikâyesi
* 1970'de başlayan Başçiftlik halıcılık serüveni
* 1970'de Yaylaların ayrılması
* 1977 yerel seçimlerinde Belediye Başkanlığına Cemal BAYRAM’ın seçilmesi
* 1970 ve 1980 darbelerinde Başçiftlik
* 1984 ilki yapılan 1989 da biten Halı festivalleri... 

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

Bir Ustanın Anısına "Çakır Usta"

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Bir Ustanın Anısına Çakır Usta
B
ir kişinin hayatı, aslında bir şehrin, bir toplumun ve o toplumun kültürünün hikayesidir. 1993 yılında vefat ettiğinde geriye, "Müdür Beyin Yeşil Kürkü" ve "Abum Abum" türküleri başta olmak üzere hem türkü, hem öykü, hem de fıkra olarak çok sayıda eser bırakan büyük ustayı tanıtmak için Facebook'ta “ÇAKIR USTA VE OĞULLARI SAYFASI”  adıyla bir grup kuran Çakır Usta’nın torunu Kemal KAYA ile dedesi Çakır Usta ve yaşadığı döneme dair bir söyleşi yaptık...

Reşadiye yöresinin en önemli folklor potansiyelini oluşturan köylerin başında Büşürüm gelir. Reşadiye folklorunun büyük ismi Çakır Usta bu köydendir. Çakır Usta, hem sanatkâr kişiliği, meddahları andıran mukallitliği, hoş sohbeti, iyi birer usta olan çocuklarıyla unutulmayanlar arasındaki yerini almıştır.

1993 yılında öldüğünde geriye, hem türkü, hem öykü, hem de fıkra olarak çok sayıda eser bırakan büyük ustayı tanıtmak için Facebook'ta “ÇAKIR USTA VE OĞULLARI SAYFASI ” açan Çakır Usta’nın torunu Kemal KAYA ile dedesi Çakır Usta ve yaşadığı döneme dair yaptığımız söyleşi sizlerle...

Hasan AÇIKEL Kemal Bey, öncelikle sizi tanıyalım kısaca…
Kemal KAYA : Çakır Usta'nın torunuyum, Saffet KAYA'nın oğluyum. 1975 Tokat, Reşadiye’de doğdum. İlk ve ortaokulu Büşürüm’de, lise Reşadiye Endüstri Meslek Lisesinde okudum. Eskişehir A.Ö.F. Kamu Yönetimi lisans bölümü mezunuyum. Şimdilerde bir fabrikada teknisyen olarak çalışıyorum.

Hasan AÇIKEL Kemal Bey, sözü uzatmadan dedeniz Çakır Usta'yı sorsak size…
Kemal KAYA : Kısaca tanıtmamı isterseniz bence tek kelimeyle "Adamdı" O derim...1910 - 1993 arasında Tokat, Reşadiye, Büşürüm'de yaşamış. Çok küçük yaşlardan beri karadeniz yöresinde, özellikle; Tokat ilçeleri ve köyleri, BaşçiftlikBereketliBozcalı İskefsür köyleri, Ordu, Aybastı yöresinde mehterlik yapmıştır. Çaldığı ezgiler ve yakışıklılığıyla tüm yörenin aranılan zurnacısı olmuştur Çakır Usta. Sanatının yanı sıra edebi ve nükteliği bir kişiliği de sahiptir, Çakır Usta. Gerek güzel zurna çalması gerekse hoş sohbetiyle tüm yörede sevilen ve aranılan bir mehterdir. Dini bilgisiyle de imamlara taş çıkartırmış eyvallah:) O, gelmeyince gelin gitmek istemezmiş genç kızlar. Düğün tarihlerini çakır ustanın programına göre ayarlarlarmış.

Hasan AÇIKEL Kemal Bey, dedeniz Çakır Usta ismi nerden gelir asıl adı Kamil KAYA bildiğimiz kadarıyla…
Kemal KAYA : Gözleri renkli olduğu için Çakır demişler… Çocukluktan beri o isimle anılmış. Sonraları meslekte ustalaşınca Çakır Usta demişler. Malum hala bazı fiziksel özellikleriyle özdeşleşmiş insanlar vardır : Örneğin, rahmetlik Kıvırcık Ali gibi…

Hasan AÇIKEL Çocukluk derken Çakır Usta okur yazar bildiğimiz kadarıyla, okula gitmiş değil mi?
Kemal KAYA : Ortaokul yok, ilkokulu sorarsan onu da tam bilmiyorum ama okur-yazardı. Dedem okuma yazmayı birçok insanımız gibi askerde öğrenmiş. Daha sonra Büşürüm'de bir dönem muhtarlık yapmış.

Hasan AÇIKEL Kemal Bey, dedeniz Çakır Usta’nın mehteranlığı nerden gelir, yani mesleğe nasıl başlamış?
Kemal KAYA Sanat hayatı çok daha eskilere dayanıyor. Dedemin babasına Salih Usta derlermiş. O da mehtermiş. Yani küçük yaşlarda babasından öğrenip devam ettirmiş.

Hasan AÇIKEL : Kemal Bey, dedeniz Çakır Usta yaşadığı dönemde zor şartlarda yaptığı müziğiyle ön plana çıkmış değerli bir şahsiyet dersek….
Kemal KAYA : Ben, dedeme kısaca yaşadığı dönemin ve yörenin Tarkan'ı diyorum. Bunu da abartmıyorum. Hak ettiğini düşünüyorum. Gerçekten çok büyük emekler vermiş sanatı uğruna. Kimi zaman evinden günlerce ayrı kalmış, kimi zaman ailesini çoluğunu çocuğunu ihmal etmiş ama asla sanatından vazgeçmemiş. Sanatının yanında edebi kişiliği ve nükteli bir tarafının olması çok daha apayrı bir tat katmış ona.

Hasan AÇIKEL : Çoluk çocuk derken yöremize kazandırdığı meşhur bir türkü var; "Müdür Beyin Yeşil Kürkü", bir de onun anlatılagelen hikayesi var. Sizce yaşanılanlar Çakır ustanın gençliğinin özeti diyebilir miyiz?  
Kemal KAYA : Türkünün hikayesini grupta çok paylaştım. Şimdi ona girmeden madem konuyu açtınız güzel de bir noktadan ve iyi bir bakış açısıyla... Bundan 60-70 yıl evvel hatta 90’lara kadar insanlarımızın en büyük eğlencesi düğünler ve haliyle davul-zurna idi. Zurnasız düğün olmazdı bildiğiniz gibi ve Çakır Usta o denli nam salmaya başlamış ki gelin olacak kızlar düğünümüze Çakır Usta gelmezse gelin gitmeyiz derlermiş. Dedemin programına göre düğünlerini ayarlar olmuşlar… O derece yani. O zamanlar sanatçıya yani mehterlere çok daha apayrı bir değer verilirmiş. Günümüzde her ne kadar başka sanat dalları popüler olsa da davul-zurnanın yeri başkadır, takdir edersiniz ki.

Hasan AÇIKEL : "Müdür Beyin Yeşil Kürkü", bu meşhur türkünün hikâyesini bir de sizden dinlesek…
Kemal KAYA : İlçemizin Bereketli Kasabası 1940'lı yıllarda bir nahiyedir. Ramazan ayı gelir, Ramazan davulu çalacak bir mehter aranır. Nahiyenin Amasya'lı müdürü, Büşürüm Köyü'nden Çakır Usta'yı Ramazan davulu çalmak üzere Bereketli'ye getirir. O zamanlar ramazan davullu-zurnalı çalınırmış.
Çakır Usta, o yıllarda oldukça gençtir. Zurnasından çıkan uzun havalar ve oyun havaları birbirini izler. Bu havalar gençleri sevdalandırır, yaşlıları efkarlandırır. Çakır Usta bu havaları çaladursun, bir genç kızın Çakır Usta'ya sevdalandığı söylentileri yayılmaya başlar. Bundan Çakır Usta'nın da haberi olduğu kabul edilir. Köyde başlayan bu söylentileri dindirmek için Nahiye Müdürü Çakır Usta'yı çağırtır ve köyüne geri gitmesini söyler. Bu olay üzerine Çakır Usta, günümüze kadar söylenegelen aşağıdaki türküyü yakar.

Hasan AÇIKEL : "Müdürün Beyin Yeşil Kürkü" türküsünün orjinal hali varsa elinizde…
Kemal KAYA : Bu arada müdürün yeşil değil de uzun kürkü derdi dedem;
“Müdürün uzun kürkü
Yeni çıktı bu türkü
Ne kızıyon kör müdür
Söylenecek bu türkü
Çağrılacak bu türkü

Aşma kırandan aşma
Yar seni tanıyorum
Her kırandan aşanı
Ben seni sanıyorum

Müdür beyin bacası
Şima ile kaynama
Gel git Çakırım gel git
Çamurları boylama

Amasyalı evrileceksin
Evrilip çevrileceksin
Şişman karınlı müdür
Kökünden devrileceksin

Şu Çakırın zurnası
Zuhurlukta ötüyor... (Sahura zuhurluk derlermiş)
Şişman karınlı müdür
Yeni kanun tutuyor

Çakır zurnaya vurdu
İmamlar geri durdu
Çaldı müdür davulu
Fitire sana kaldı

Şu Çakır'ın zurnası
Şima ile kaynama
Gel git Çakırım gel git
Çamurları boylama

Yanma da güzelim yanıyom ben
Mendil salla geliyom ben
Bir güzelin uğruna
Verem oldum, ölüyom ben.”

Hasan AÇIKEL : "Müdür Beyin Yeşil Kürkü" türküsünün hikâyesinde anlatıldığı gibi dedeniz, dilinde “Yanma da güzelim yanıyom ben”, yüreğinde sevda ile Büşürüm’e dönüyor ve babaannenizle evleniyor…
Kemal KAYA : Dedemin evlilik ilişkileri biraz derin. 3 evlilik yapmış iki eşinden çocukları var. Son eşinin hiç çocuğu olmamış. Eşleri öldükten sonra evlenmiş. İlk eşi Büşürüm’den Ali (KAYA) amcamın, 2. eşi Kuyucaklı babam Saffet (KAYA)Duran ve Meliha (KAYA)’nın annesidir.

Hasan AÇIKEL : O zaman türkülerden devam edelim, bir de “Abum abum” türküsü var, onu nasıl anlatırdı büyük usta...
Kemal KAYA O türküde Ali (KAYA) amcamın emeği daha çoktur. Beraber yazmışlar.
“Yıl 1964. Tokat,Niksar ilçemizin Hatipli Köyünde orta boylu, kumral saçlı, siyah gözlü, güzel bir kız yaşamaktadır. Bu kız, daha küçük yaşlarda öğretmene varma özlemiyle yetiştirilmiştir.
Malum, öğretmenlik o zamanlar çok revaçta bir meslektir. Annesi, çocuğunu; ''A benim öğretmene layık kızım, seni öğretmene vereceğim...'' gibi sözlerle severek büyütmektedir.
Ancak, kız büyüyüp gelinlik çağına gelince köyün zenginlerinden birinin çobanlık yapan oğluna nişanlanır.

(Malum o zamanlar çok koyunu olmak zenginlik göstergesi) Aynı zamanda köyde öğretmen okulunu bitiren bir genç de bulunmaktadır. Kız, bu gence sevdalıdır. Bu sevda yüzünden nişanlısından ayrılır.
Fakat, bu kez de öğretmenin babası, oğlunu köy kızıyla evlendirmek istemez; çünkü, oğlunu şehir kızıyla evlendireceğine yemin etmiştir. İlk kısmeti çoban olan genç kız, ailesi tarafından aynı köyden bir başka çobanla evlendirilmek istenir. Düğün hazırlıkları başlar.Düğün günü gelir çatar. Kız başı yıkanır. Adet gereğince başı yıkanan kız, köyün çevresinde gezdirilir. Bu gezi sırasında gelinin mani söylemesi gerekir.

Kız, öğretmene sevdalı olduğu için mani yerine sevdasını şu türküyle dile getirir;
Hem söyler, hem de ağlar...
“Öğretmene varamadım
Naylon çorap giyemedim
Karyolada yatamadım
Abum abum gız abum... “ 

Bu hüzünlü ağlayıştan çok etkilenen ve aynı düğünün mehteri zurnacı Çakır Usta, aşağıdaki türküyü yakar. Türkü, Çakır Usta aracılığıyla çevre köylerde ve Tokat civarında söylenmeye başlar.”
Ali amcamdan da dinledim bu hikayeyi. O köyde (Hatipli) pek çalmazlar bu türküyü mehterler. Saygıdan olsa gerek…

Hasan AÇIKEL : "Müdür Beyin Yeşil Kürkü ve Abum abum” türkülerini birçok sanatçı söyledi. En son Zara potpori halinde söyledi bu türküleri. Dedenize veya ailenize türkülerden telif hakkı için bir ödeme yapıldı mı? 
Kemal KAYA Yok. Ben çocukken bir defa Tokat'tan ya da Reşadiye Halk Eğitim Müdürlüğünden kısa bir görüşme yapmışlardı köyde dedemle. Ne kadar kayıt altında bilmiyorum. Hatta uzun süre Ordu türküsü diye yazıldı. Şimdilerde Tokat türküsü deniliyor.

Hasan AÇIKEL : "Müdür Beyin Yeşil Kürkü ve Abum abum” türkülerinin telif hakkı için yasal bir başvurunuz oldu mu? 
Kemal KAYA Hayır böyle bir başvurumuz hiç olmadı.Malum bizimkiler halk sanatçısı böyle şeylere pek önem vermezler demeyeyim de uğraşmazlar bile:)

Hasan AÇIKEL Telif hakkı için torunu olarak yasal bir başvuru yapsanız, en azından adı geçse…
Kemal KAYA Olabilir, aslında. Düşündüm ben bunu fakat babamların müracaatı daha yerinde olurdu. Tokat'ta Davut ŞAHİN var bilirsiniz belki. O birazcık üzerine düştü konunun, süreç devam ediyor kanımca. Belki zaman bulur da ne yapmam gerektiğini tam olarak çözersem ben de müracaat edebilirim.

Hasan AÇIKEL : Peki Çakır Usta müziği ne zaman bıraktı?
Kemal KAYA : Ölümüne 3 yıl kalana kadar çalardı.1993 te öldü. Son 10 yılını çok aktif olarak geçirmedi. Daha seçici oldu gideceği düğünlerde. Malum yaşlılık…

Hasan AÇIKEL Kemal Bey, dedeniz Çakır Ustadan sonra müziğe ailenizde devam edenler…
Kemal KAYA Şu anda hayatta olan evlatları onun bıraktığı yerden sanatını en az onun kadar güzel icra etmektedirler ve baba mesleği olan mehterliği sürdürmektedirler. Torunları ben (Kemal) ve Kamil de davul çalarak bir nebze de olsa katkıda bulunmaktayız. Ali KAYA (zurna), Duran KAYA (davul), Saffet KAYA (davul, zurna, saz, söz), Meliha AYDIN (ses) ve ayrıca diğer torunları da halk müziği alanında çok yeteneklidirler. Özellikle; Hatice ve Zeynep'in de sesleri güzeldir. Onur'u gerek bilgisi gerekse sazı ve sözüyle yazmaya zaten gerek yok. Haydar AYDINErdal AYDIN ve Serdar AYDIN da sazı ve sözüyle halk müziği dalında onun torunu olduğunu zaten ispatlamışlardır. Rahmetlik Rıza AYDIN eniştemiz de halk müziğimize büyük katkılar sağlamıştır.

Hasan AÇIKEL : Kemal Bey, müziğin dışında dedeniz Çakır Usta‘nın nüktedan kişiliğiyle anlatılan bir çok hikayesi var… Bunlardan sizin aklınıza gelen…
Kemal KAYA Başçiftlik yöresinde geçen bir anısı var onu paylaşayım sizinle. Dedem sanatını layıkıyla icra etmesinin yanında ibadetini de ihmal etmezdi. Cumaları özellikle kaçırmamaya gayret ederdi. Yine Başçiftlik'te bir düğün çalıyorlar, cuma günü namaz saati gelmiş. Dedem de haliyle namaza durmuş. Dua ve sureleri içinden değil de biraz daha yüksek sesle okumaya gayret göstermiş. Yanındaki cemaatten rahatsız olanlar olmuş elbette.
Uyarmışlar dedemi: "Çakır Amca biraz daha içinden okusan şu duaları ve sureleri" demişler.
Tabi dedem de laf çok: "Hee içimden okuyum da koskoca Çakır Usta hiç bişey bilmiyo sadece ağzını yalandan oynatıp oynatıp duruyo" dersiniz demiş.

Hasan AÇIKEL : Kemal Bey, dedeniz Çakır Usta‘nın Başçiftlik’te İsmail amca ile geçen ilginç bir diyaloğu var, Mehmet NAMLI 'nın size anlattığı diyalog, onu da anlatırsanız…
Kemal KAYA : Bir düğünün güzel olup olmadığını en iyi, o düğünü çalan mehterler bilir...
Başçiftlikli İsmail amca diye birisi Çakır Usta'ya soruyor: Kamil Emmi düğünün iyisi nasıl oluyor? diye.
Kamil KAYA'da (Çakır Usta)
-"Kim Bahşişi çok verir, yemeğinde iyisini yedirirse düğünün iyisi o'dur" diye cevaplamış.
Yani doğru demiş dedem, nice zengin düğünü gördük; cimri, ne fakir düğünleri gördük; bolluk bereketli.

Hasan AÇIKEL : Facebook'ta açtığınız "Çakır Usta ve Oğulları sayfası" var, neden böyle bir sayfaya ihtiyaç duydunuz?
Kemal KAYA Sizin de sanal dünyada gördüğünüz gibi binlerce sayfa var. Herkes istediği gibi gruplar ve sayfalar açıyor. Hem de abuk sabuk şeylere. Ben 2008 gibi facebook'a katıldım. O zamandan beri aktif olarak kullanıyorum. 2010 yılında bir gün arşivimdeki fotoğraf ve görüntülere bakıyordum. Birden düşündüm ve neden dedem, amcam ve babamlara ait bir sayfa yapmıyorum ki onların ne eksiği var diye geldi aklıma. Ayrıca geleceğe bir kayıt da bırakmak istedim onlarla ilgili. Grubun geçmiş bağlantılarına, fotoğraf ve videolarına bakarsanız geriye dönük buradaki harcadığım emeği görebilirsiniz. Ayrıca Başçiftlik’ten de görüntüler vardır arada:) Sağ olsun Onur Kaya'da çok destek verdi bana, yeğenim, yurtdışında olmasına rağmen...

Birçok arkadaşım yazı ve önerileriyle destek oldular. Onların sayesinde grubumuzun üye sayısı 2 binleri gördü. Çok da takip ediliyoruz. Birçok grup açılıp kapanmasına rağmen “ÇAKIR USTA VE OĞULLARI SAYFASI ” tüm yöremizin kültürel faaliyetlerini tanıtmaya ve değerlerimize sahip çıkmaya devam ediyor.

Destek veren herkese sonsuz teşekkürler...

Hasan AÇIKEL : Bize zaman ayırdığınız teşekkür ederiz, son sözleriniz...
Kemal KAYA  Sevda üzerine sözler söyledi;
“yanma da güzelim yanıyom ben
salla da mendil geliyom ben
bir güzelin uğruna da
verem oldum ölüyom ben”

Ölmeden bir gün önce köye geldi. En son şu sözleri söyledi;
"Gel ağlama sevdiğim, ben yine gelirim. Ahret hakkın helal eyle, belki de ölürüm..." dedi. Ve o gece...

Temennim bir gün onun adı belki bir festivalde yaşar belki bir kültür ve sanat evine adı verilir kim bilir? Zahmet verdim size. Çok sağ olun, ilk defa bu kadar detaya girdim anlatırken ve açıklamalarda bulundum. Umarım değmiştir.

** Tokattan.net olarak Reşadiye folklorunun büyük ismi Çakır Usta'yı bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz.

 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
 Harman Yayıncılık-Tokattan.net


Cemal YAVUZ; "Yeter ki Tokat'ımıza Bir Hizmetimiz Dokunsun"

Hiç yorum yok
Tokat'ın doğal güzellikleri ile öne çıkan ilçesi Almus'da dünyaya geldi. Lise eğitim için geldiği Ankara'da, eğitim ve memuriyetin ardından lise çağlarında kaleme aldığı şiir ve makalelerini çeşitli platformlarda okuyucuyla paylaşmaya başladı. "Gök Girsin Kızıl Çıksın" şiir kitabının ardından, "Yeterki Tokat'ımıza bir hizmetimiz dokunsun" şiarıyla memleketi Tokat'ı tarihi şahsiyetleriyle tanıtan "Tokatlı Tarihi Şahsiyetler" kitabını yayınladı. "Bir Dava İki Lider" isimli kitabıyla Türk Siyasetine damgasını vurmuş olan Alparslan TÜRKEŞ ve Muhsin YAZICIOĞLU'nun hayatına dair bilinmeyenleri okuyucuyla paylaştı. Başarılı projelere imza atan Tokat'lı hemşerimiz Cemal YAVUZ, hayatına dair bilinmeyenlerini, aktif görev aldığı Ankara'daki Tokat'lı STK'ları, kitaplarını ve hayallerini Tokattan.net Genel Yayın Yönetmeni Hasan AÇIKEL'e anlattı.

  Başarılı projelere imza atan Tokat Almus'lu hemşerimiz Cemal YAVUZ ile Almus'dan Ankara'ya uzanan hayatına dair bilinmeyenlerini, aktif görev aldığı Ankara'daki Tokat'lı STK'ları, şiiri, Türk siyasetine damgasını vurmuş olan Alparslan TÜRKEŞ ve Muhsin YAZICIOĞLU'nun hayatını,"Tokatlı Tarihi Şahsiyetler" kitabını  ve hayallerini konuştuk.

Hasan AÇIKEL İlk olarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Tanımayanlar için Cemal YAVUZ kimdir, kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
Cemal YAVUZ : Ben de sizlere teşekkür ederim, Tokat'ımız için yaptığınız çalışmalardan dolayı.1953 yılında Tokat’ın Almus ilçesi Dikili köyünde doğdum. İlkokulu Dikili Köyü İlkokulunda, ortaokulu Almus Ortaokulunda, lise ve üniversite eğitimini Ankara’da tamamladım.

1975 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığında memuriyet hayatına başladım. Bu bakanlık 1983 yılında Millî Eğitim Bakanlığı ile birleşince 1992 yılına kadar Millî Eğitim Bakanlığının çeşitli birimlerinde görev yaptım. 1992 yılında Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne naklen atandım. Şube Müdürü oldum. 1 Ağustos 2009 tarihinde de bu kurumdan emekliye ayrıldım.

Çeşitli Sivil toplum kuruluşlarında görev yaptım. "Gök Girsin Kızıl Çıksın", "Bir Dava İki Lider" ve "Tokatlı Tarihi Şahsiyetler" isimli üç adet kitabım yayınlandı. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Hasan AÇIKEL İsterseniz görev aldığınız sivil toplum kuruluşlarından başlayalım söyleşimize...
Cemal YAVUZ : Lise yıllarında Ülkü ocakları ile tanıştım. 1973 - 1977 yılları arasında Ankara Etlik Ayvalı Ülkü Ocakları Başkanlığını yaptım. Türk Eğitim Sen'in kurucuları arasında bulundum. Ankara Subesi'nde yönetim kurulu üyesi olarak görev aldım. Ankara Tokatlılar Birliği Derneğinin, Tokat Dernekler Federasyonunun kurucusu ve başkan yardımcılığını yaptım.Ankara Tokatlılar Sanayici ve İş Adamları Derneği'nde kurucu ve yönetim kurulu üyeliğinde bulundum.

Hasan AÇIKEL : Ankara'da Tokat'lıları biraraya getiren kaç tane sivil toplum kuruluşumuz var?
Cemal YAVUZ : Ankara'da, Tokat Vakfı, Tokat Dernekler Federasyonu, Tokatlılar Platformu, Başkent Tokatlılar Derneği, Tokatlı Sanayici ve İş Adamları Derneği, Tokatlı Bürokratlar ve İş Adamları Derneği ve 40'a yakın köy ve ilçe dernekleri bulunmaktadır. 

Hasan AÇIKEL Kısaca bildiğiniz kadarıyla sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmaları nelerdir? 
Cemal YAVUZ : Bunların kısaca çalışma alanları şunlardır. Kuruluşu 1970'li yıllara dayanan Tokat Vakfı, Ankara'da okuyan öğrencilere imkanları ölçüsünde burs vermekte, zaman zaman onları bir araya getirerek birbirleriyle tanışmalarını ve kaynaşmalarını sağlamaktadır. Dernekler Federasyonu, seminer, panel vb. kültürel faaliyetlerde bulmakta. Ankara'daki Tokatlı Dernekleri kendi bünyesinde toplamaya çalışmakta ve Plevne Dergisini çıkarmaktadır. Tokatlılar Platformu da Ankara'daki dernek, vakıf ve Tokatlı diğer kuruluşları bir araya getirmekte, Ankara da bir Tokatlı dayanışması yaratmaya çalışmaktadır. Sanayici İş Adamları Derneği'de, sanayici ve iş insanlarımızı tespit ederek onlarla ilgili çalışmalar yapmaktadır. Diğer dernekler genellikle köy ve ilçe dernekleri olup, kendi köylerine ve köylülerine yönelik çalışmalar yapmaktadır. 

Hasan AÇIKEL Ankara'daki Tokat nüfusu ne kadardır?
Cemal YAVUZ : Tahmini 250 bin civarında.

Hasan AÇIKEL Bu nüfusun ne kadarı bürokrat?
Cemal YAVUZ : Bürokrat sayımız maalesef diğer şehirlere göre çok düşük.

Hasan AÇIKEL : Peki, Tokat'lılar daha çok hangi işle iştigal ediyor?
Cemal YAVUZ : İşçi, memur ve iş insanı.

Hasan AÇIKEL Ankara'dan size dönelim. Cemal YAVUZ önce şair sonra yazar olarak karşımıza çıkıyor. Önce şiirle başlayalım. Şiire olan ilginizin kaynağı nedir?
Cemal YAVUZ : Ben lise yıllarından itibaren şiir yazarım. Çünkü, "Şairleri susan bir milletin, hayat damarlarından biri kurumuştur." sözüne inanırım. Bu nedenle de milli ve dini şiirlere ağırlık veririm. 

Hasan AÇIKEL İlk şiir kitabınız yayınladı, devamı gelecek mi?
Cemal YAVUZ : Evet, "Gök Girsin Kızıl Çıksın" isimli bir şiir kitabım yayımlandı. "Unutanlar Utansın" adlı şiir kitabımda basıma hazır. Bu günler onu da çıkarmaya çalışıyorum.

Hasan AÇIKEL Birazda yazarlık yönünüzü konuşalım. Son yayınlanan "Bir Dava İki Lider" kitabınızda Türk siyasetinin 2 efsanesini kaleme aldınız. Kitabın hikayesini sizden öğrenelim.
Cemal YAVUZ : "Bir Dava İki Lider" isimli kitabımda Türk Siyasetine damgasını vurmuş olan Türk Milliyetçisi Alparslan TÜRKEŞ ve Muhsin YAZICIOĞLU'nu yazdım. Bu iki insan ömrünü Türk Milletine vakfetmiş ve bu uğurda da işkencenin ve zulmün acımasız şeklini görmüş insanlardır. Bu insanları tanımak ve vermiş oldukları mücadeleleri bu günün insanlarına ve gelecek nesillere aktarmak için bu kitabı yazdım. Bu kitap yaşanmış bir hayat hikayesidir. Bu hikayenin bir çok bölümünü bu millet yanlış bilmekte, yanlış değerlendirmektedir. 

Hasan AÇIKEL : "Millet yanlış bilmekte, yanlış değerlendirmektedir." derken...
Cemal YAVUZ : Mesela, Rahmetli Alparslan TÜRKEŞ, 27 Mayıs ihtilalinde Rahmetli Adnan MENDERES ve arkadaşlarının asılmaması için  elinden gelen her şeyi yaptığı halde ölünceye kadar MENDERES'i asan adam olarak anılmış, Muhsin YAZICIOĞLU'da bu ülkenin emperyalist güçlere peşkeş çekilmemesi, devletimizin ebet müddet var olması için mücadele etmiş, fakat mücadelesini verdiği devlet onu en acımasız işkencelere tabi tutmuş, Mamak zindanlarında akıl almaz işkenceleri yaşamıştır. Bunlar gibi bir çok olay bu kitapta anlatılmış, karanlık bir çok olay açıklığa kavuşturulmuştur.

Ayrıca, Muhsin YAZICIOĞLU'nun şehit edilmesiyle ilgili olaylar en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır.

Hasan AÇIKEL Kamuoyunda Muhsin YAZICIOĞLU'nun Mart 2009 da bir kazada vefat ettiği biliniyor. YAZICIOĞLU'na dair kamuoyunun bizim bilmediğimiz neler var kitapta?
Cemal YAVUZ : Rahmetli YAZICIOĞLU, bir kazaya değil, bir cinayete kurban gitmiştir. Çünkü, ilk yarım saat içinde helikopterin düştüğü yer tespit edildiği halde, arama ekibi başka yöne yönlendirilmiş ancak 48 saat sonra kaza yerine ulaşılabilmiştir. Yani donarak ölmeleri beklenmiştir.

Hasan AÇIKEL : Kitap için görüştüğünüz tanık var mı?
Cemal YAVUZ : YAZICIOĞLU için Büyük Birlik Partisi'nin kuruluşundan itibaren yanında olan Hakkı ÖZNUR'la görüştüm. TÜRKEŞ'le ilgili olarak Selim KAPTANOĞLU ile görüştüm.

Hasan AÇIKEL Hakkı ÖZNUR, neler paylaştı sizlerle?
Cemal YAVUZ : Muhsin YAZICIOĞLU'na atılan iftiraların gerçek olmadığını, BBP'nin kuruluşundan itibaren rahmetlinin nasıl sıkıntılar çektiğini anlattı. Ben de anlattıklarının bir çoğunu kitaba aldım.

Hasan AÇIKEL Hakkı ÖZNURYAZICIOĞLU'nun şehit edilmesiyle ilgili neler paylaştı sizlerle?
Cemal YAVUZ : Muhsin YAZICIOĞLU'nun FETÖ çetesi tarafından öldürüldüğünü bazı olayları örnek vererek anlattı. Mesela: Fetullah GÜLEN Çetesini Alperen gençlik üzerinde çalışmalar yaptığını Muhsin YAZICIOĞLU'nun bunu öğrendiğini. GÜLEN'e telefon ederek gençler üzerinden elini çekmesini istediğini, çekmediği taktirde o eli kıracağını söylediğini anlattı.

Hasan AÇIKEL : Ankara'nın puslu havasından çıkıp "Tokatlı Tarihli Şahsiyetler" kitabınızı konuşalım birazda. Bu kitaba nasıl başladınız? 
Cemal YAVUZ : İlham kaynağım, Federasyonda Plevne Dergisini çıkartırken, Tokat'lı bir tarihi şahsiyet hakkında bir makale yazmam istendi. Ben de İbn-i Kemal'i yazdım. Daha sonra araştırmaya başladım. Osmanlı Döneminden günümüze kadar tarihe mal olmuş ve literatüre geçmiş hemşehrilerimizi tespit ettim ve bu kitabı yazdım.

Hasan AÇIKEL : "Tokatlı Tarihi Şahsiyetler" kitabınızı okumayanlar için kitap hakkında neler söyleyebilirsiniz? 
Cemal YAVUZ : Hacı Bektaşi Veli; Tokat’ı “Alimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağı” olarak,  Evliya Çelebi’de seyahatnamesinde Tokat’ın insanını “halkı kin tutmaz,  hile bilmez,  yumuşak huyludur” diye tanımlamaktadır. Hititlerden günümüze kadar, üzerinde yaşamış olan bütün medeniyetlerin izlerini taşıyan Tokat, çok zengin bir kültüre sahiptir. Bu gün de bu medeniyetlerin izlerini görmek mümkündür. Fazilet sahibi, şairler yatağı olan Tokat, Fatih Sultan Mehmet Han’dan, Vahdettin’e kadar uzanan dönem içerisinde, Osmanlı İmparatorluğuna altı tane şeyhülislâm, bir tane sadrazam, dünya savaş tarihine adını altın harflerle yazdıran Gazi Osman Paşa gibi bir kahraman, onlarca bilim adamı, şair ve yazar yetiştirmiştir.

Ayrıca, Tokat’ta doğup başka yerlerde vefat eden Allah dostları ve gönül insanları da bulunmaktadır. Hatta bunların bazıları Tokadi namıyla anılmaktadırlar. Dünya güreş müsabakalarında dört defa dünya şampiyonu olarak istiklâl marşımızı söylettirip, bayrağımızı göndere çektiren Hüseyin AKBAŞ, Ali Rıza ALAN, Vehbi AKDAĞ gibi güreşçilerimiz bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim Han’ın kaftanına çamur sıçratan bir bilim adamına, Yavuz Sultan Selim’in “Hocalarımızın ayağından sıçrayan çamur bizim için süstür, ben ölünce bu kaftanı benim üzerime örtün” dediğini birçok insanımız bilmektedir. Ama bu padişaha hocalık yapmış olan bilim adamının, Tokat’lı İbn-i Kemal olduğunu ise pek az insan bilmektedir. Yine Türkçemize bir deyim olarak geçmiş olan “Kırk yıllık Kâni, olur mu?  Şimdi yani”  sözünü söyleyen insanın Tokatlı Ebu Bekir Kâni olduğunu yine birçok insanımız bilmemektedir. Tarihin belli dönemlerinde, çeşitli görev ve unvanlar altında Türk Milletine hizmet etmiş olan bu âlim ve bilim adamları ile kültürel değerlerimizi günümüze taşıyan gönül dostlarını, başta Tokatlı Hemşerilerim olmak üzere Türk milletine ve yeni nesillere tanıtmak amacıyla bu kitabı yazdım. Yeter ki Tokat'ımıza bir hizmetimiz dokunsun...

Hasan AÇIKEL Meşakkatli bir çalışmanın ürünü olduğu aşikar bu kitabı yazarken faydalandığınız kaynaklar nelerdi, kimlerden destek aldınız?
Cemal YAVUZ : Bu kitabı yazarken, ansiklopedilerden, devlet arşivlerinden, panel ve bilgi şölenlerine sunulan tebliğlerden, üniversitelerimizde hazırlanan tezlerden, çeşitli dergi ve mecmualarda yayınlanmış olan makalelerden ve ilgili kitaplardan yararlandım. Yararlanmış olduğum bu kaynakları da kitapta dip not olarak gösterdim. Belgeye dayanmayan bilgileri almadım. Kaynaklardan almış olduğum bilgileri de olduğu gibi alarak kitaba koydum. Yorumunu okuyucularıma bıraktım. Objektif bilgi ve belgeye dayanan bu kitabı, bir kaynak eser olarak ortaya koymaya çalıştım. Umarım faydalı olmuşumdur. 

Hasan AÇIKEL Kitapta sizi etkileyen biyografiler kimlere ait?
Cemal YAVUZ : Gazi Osman Paşa ile İbn-i Kemal ve Molla Lütfi gibi bilim adamları.

Hasan AÇIKEL "Tokatlı Tarihi Şahsiyetler" kitabınızda farklı kulvarlarda ve farklı kültür yapısına sahip  ama Tokat kimliği ile bildiğimiz yada kitabınızda vakıf olduğumuz kişiler var. Biraz bunlardan bahsedelim. Mesela Kul Himmet, mesela Ebu Bekir Kani, mesela Mehmet Akif ERSOY. İlk olarak Tokat Almus'lu 16. yüzyılda yaşamış Alevi-Bektaşi mezhebinin temsilcisi halk ozanı Kul Himmet kimdir? 
Cemal YAVUZ : Kul Himmet’in bazı şiirlerinden 16.Yüz yılın ikinci yarısı ile 17. Yüz yılın ilk yarısında yaşadığı tahmin edilmektedir. Asıl adı Hüseyin’dir. Babası Şeyh Muhyedin’dir. 1512 yılında İran Devleti ile Osmanlı İmparatorluğu arasında Çaldıran Savaşı sonrası Savaş sonrasında Yavuz Sultan Selim bir ferman yayınlayarak; Osmanlı içindeki Alevîlerin temizlenmesini istemiştir. Bu fermana uyan kadıların baskısı sonucunda Şeyh Muhyedin kaçarak Tokat’ın Orman içindeki Varzıl, bu günkü adıyla Görümlü Köyüne yerleşmiştir.

Kul Himmet, Almus İlçesinin Varzıl (Görümlü) köyünde doğmuştur. Alevi-Bektaşi mezhebinin Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye kolundan olduğu öne sürülmektedir. Okuma yazma bilen şair, yine şiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla iyi bir eğitim almış ve özellikle mensubu bulunduğu Alevi-Bektaşi kültürünü çok iyi özümsemiştir.  Alevi-Bektaşî edebiyat geleneğinin yedi ulu ozanından biri kabul edilen Kul Himmet, Pir Sultan Abdal ve Hatayi’den sonra Alevi-Bektaşî çevreleri tarafından en çok tanınan ve sevilenidir. 

Ünü böylesine yaygınlaşan Kul Himmet’in, Alevileri amansız bir kıyıma tabi tutan Osmanlı yönetiminin kovuşturmasından yakasını kurtarması mümkün olmamıştır. Nitekim 22 Kasım 1577 tarihinde Bozok Beyliğine gönderilen bir fermanı ile Kıbrıs'a emredilmiştir. Bir münafığın ihbarı üzerine de Kul Himmet yakalanıp hapsedilmiş ve kendisinden pirinin kim olduğu sorgulanmış, idamla yargılanmaya başlanınca berat etmesi mümkün olmadığı için kaçtığı veya kaçırıldığı düşünülmektedir. Yaşadıklarını şiirlerine yansıtan uzun müddet saklandığı ve sıla hasreti çektiği anlaşılmaktadır. Kul Himmet sonunda köyüne dönmüş ve köyünde ölmüştür. Çocukları mezarını uzun süre saklamışlardır.

Hasan AÇIKEL : Gerçek adı Hüseyin dediniz, Kul Himmet mahlası nereden geliyor? 
Cemal YAVUZ : Kul Himmet’in mahlasındaki “kul” ifadesinin niçin kullanıldığı bilinmemekle beraber bunun tasavvufi edebiyatın geleneklerinden olan mürşidine, pirine duyulan sevginin, saygının ve bağlılığın ifadesi olduğu düşünülmektedir.

Hasan AÇIKEL : Kitapta Kul Himmet ile ilgili bir Yanık Kitap bölümü yer alıyor, detaylarını paylaşır mısınız? 
Cemal YAVUZ : Yanık kitap olayı olarak günümüze ulaşan, Kul Himmet'in köyü Varzıl'ın basılıp ailesinin öldürülmesi ve köyün dağıtılmasının tarihini belirleyen belgeler bulunmaktadır. Bunlardan biri: III. Mahmut'un 1576 yılında yapılan bir ihbar üzerine Varzıl köyündeki 34 kitaba el konulması, köye getiren ve okuyanların tutuklanması ile ilgili fermandır. Varzıl köyü basılmış ve Kul Himmet'in ailesinin evi aranmış, ancak baskın haberi önceden öğrenildiği için kitaplar toprağa gömülüp üzerine büyük bir ateş yakılmış, bu şekilde hem Kul Himmet'in defterleri, hem de kitaplar kurtarılmıştır. Kitaplardan birisi 'Yanık Kitap' adıyla anılan 'Fazilet name’dir.

Hasan AÇIKEL : Kitapta “Kırk yıllık Kâni, olur mu?  Şimdi yani” sözüyle anılan meşhur nüktedan Tokat'lı Ebu Bekir Kani ilgili bölümler var. Kısaca, Ebu Bekir Kani kimdir? 
Cemal YAVUZ : Ebû Bekir Kânî Efendi 1712 yılında Tokat’ta dünyaya gelmiştir.Tahsil hayatına Tokat’ta başlamıştır. İlk zamanlar derbeder bir hayat süren Kânî gençlik yıllarında nazım ve nesirle, nükteli biçimde söylediği şiirlerle şöhrete ulaşmıştır. Ancak O, asıl şöhrete 1755 yılında Hekimoğlu Ali Paşa ile tanıştıktan sonra ulaşmıştır.  Kânî’nin yetenekli bir genç olduğunu fark eden Ali Paşa, onu maiyetine almaya karar vermiş, Kânî’nin bağlı olduğu Tokat Mevlevî hanesi Şeyhi Abdulahad Dede’nin de iznini alarak 1755 yılında onu İstanbul’a götürmüştür.

Hekimoğlu Ali Paşa, İstanbul’a geldikten sonra Kânî Efendi’yi, eğitim düzeyinin artması ve devlet terbiyesi alması için Dîvân-ı Hümâyûn kalemine yerleştirmiştir. Dîvân-ı Hümâyûn kalemindeki eğitimini, normal eğitim süresinden daha kısa bir süre içinde başarı ile tamamlayan Kânî Efendi’ye Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûn pâyesi verilmiştir.

Hekimoğlu Ali Paşa, 1755 yılının sonlarına doğru sadaretten uzaklaştırılarak Silistre’ye gönderilmiştir. Ebû Bekir Kânî, Silistre’de bir müddet kalmış, daha sonra Paşa’nın yanından ayrılarak Eflâk, Rusçuk ve civar bölgelere geçmiştir. Buralarda eşraftan bazı kimselerle Ulah beylerinin kâtipliklerini de yaptığı bilinmektedir. Yine bu dönemde Eflâk Voyvodası İskerletzade Konstantin Bey’in Bükreş’te özel kâtipliği görevinde de bulunmuştur. Bu görevindeyken Voyvoda Konstantin, Kânî’den yeğeni Alexsandr’a Türkçe öğretmesini istemiş, Kânî de bu isteği yerine getirerek Alexsandr’a Türkçe dersleri vermiştir. Ebû Bekir Kânî Efendi, Voyvodanın yeğeni Alexsandr’a Türkçe öğretmek amacıyla "Be-nâm-ı Havâriyyûn-ı Bürûc-ı Fünûn" adında bir kitap yazmıştır.

Kânî’nin yanında çalıştığı Voyvoda İskerletzade Konstantin Bey ile birlikte yapılmış portresinin bugün, Bükreş’teki Sinaia müzesinde bulunduğu belirtilmektedir. Ebû Bekir Kânî’nin rivâyetlere dayalı olarak Bükreş’te geçirdiği yıllarda, içkiye müptelâ olduğu ve müptezel bir hayat yaşadığına dair bilgiler kaynaklarda yer almaktadır. Kânî ‘ye atfedilen ünlü “Kırk yıllık Kânî olur mu yani” sözü de yine bu dönemle ilgili rivayetler arasında bulunmaktadır

Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa’nın 1782 yılında Kânî’yi İstanbul’a davet etmesi ile Kânî’nin yirmi yedi yıllık gurbet yaşamı ve İstanbul özlemi sona ermiştir. İstanbul’a döndüğünde, Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa’nın divan kâtipliği yanında devlet ricâlinden bazı kimselerin kâtiplik görevlerini  yapmıştır.  Kânî, saray âdâb ve teşrifatına uyum sağlayamamıştır. Yeğen Mehmed Paşa ile olan senli-benli ilişkileri ve Paşa’ya ait bazı sırları ifşâ etmesi üzerine idama mahkûm edilmiştir. Hakkında idam cezası verilen Kânî Efendi, bu cezadan Reisü’l-küttâb Hayri Efendi’nin araya girmesiyle kurtulmuş ve kalebent olarak Limni adasına sürgüne gönderilmiştir.  

Kânî, Limni adasında sefaletle geçen sürgün yıllarının ardından hayatının sonlarına doğru affedilerek İstanbul’a dönmüş ve 1791 yılının Kasım ayında vefat etmiştir. Kabri Eyüp Mezarlığında bulunmaktadır. Ölümünden kısa bir süre önce çevresindeki dostlarına “Mezar taşıma Fatiha yazılmasın, ben Fatiha dilencisi değilim” dediği rivayet olunan şairin son nefesine kadar mizahtan vazgeçmediği söylenmektedir.

Hasan AÇIKEL : Biz Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY'u Burdur'lu olarak biliyoruz, siz Tokat'lı tarihi şahsiyetlerden biri olarak değerlendiriyorsunuz...
Cemal YAVUZ : Evet. Anne tarafından Tokat'lı. Bir çocuğun yetişmesinde annenin rolü çok büyüktür. En iyi eğitim, ilâhî kaynaklı ve peygamber metoduyla, ana kucağında, baba ocağında verilen eğitimdir. Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’un annesi Emine Şerife Hanımda evliyalar, şehitler, gaziler ve kahramanlar diyarı Tokat’ta doğmuştur. Tokat, her dönemde şairler, edipler ve vatana sevdalı yiğitler yetiştirmiştir.

Hasan AÇIKEL : Anne Emine Şerife hanıma dair neler var kitapta?
Cemal YAVUZ : Buhara’dan göçüp Boyabat’a, oradan da Tokat’a gelip yerleşen Özbek asıllı bir Türk ailenin kızıdır. Mehmet Akif ERSOY’un vermiş olduğu malumata göre, bundan bir buçuk asır önce, Hekim Hacı Baba isminde biri Buhara’dan Boyabat’ta gelmiş ve orada evlenmiştir. Sonra karısını alıp Tokat’a gelip yerleşmiştir. Mehmet Akif ERSOY’un anneannesi bu ana ve babadan Tokat’ta dünyaya gelmiştir. Akif’in anneannesi evlenme çağına gelince Buhara’dan gelen Tacir Mehmet Efendi’ye varmış, bu izdivaçtan Mehmet Akif ERSOY’un annesi Emine Şerife Hanım olmuştur. Mehmet Akif’in annesi hem baba tarafından, hem de ana tarafından aslen Buhara’lıdır. Fakat kendisi Tokat’ta doğmuş ve Tokat’ta yaşamıştır.

Tokat’ta doğan Emine Şerife Hanım evlenme çağına gelince Şirvanlılardan Tokat’lı Derviş Efendi ile evlenmiştir. Daha sonra kocası ile birlikte Amasya’ya, oradan da İstanbul’a gelerek Fatih Sarıgüzel’deki evine yerleşmiştir. Bu ev Akif'in annesi Emine Şerife  Hanım'a aittir. Mehmet Akif 1873 yılında bu evde doğmuştur.

Emine Şerife  Hanım’ın Derviş Efendi’den iki erkek, bir kız çocuğu olmuştur. Erkek çocukları vefat etmiş, sonra da babaları Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Genç yaşta dul kalan Emine Şerife Hanım Akif’in Babası Mehmet Tahir Efendi ile evlenmiştir.

Emine Şerife  Hanım; Tahir Efendi ile evlendikten sonra, ilk kocasından olan kızını da ölür. Kızının ölümü onu üzmektedir. Bu acılara tahammül ederken, Mehmet Akif’i doğurmuştur. Oğlunun doğumu, O’na en büyük teselli kaynağı olmuş, matemlerini unutturmuştur. 90 yıl yaşadıktan sonra 1926'da hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Hasan AÇIKEL : Hali hazırda devam eden şiir kitabınız dışında yeni kitap bir çalışmanız var mı?
Cemal YAVUZ : Yine bir araştırma kitabım olan Yaratılış ve Türk Milleti isimli kitabım üzerinde de çalışmaktayım.

Hasan AÇIKEL : Söyleşi için teşekkür ederiz. Okuyucularınıza ve sitemizin takipçileri için son sözleriniz neler olur?
Cemal YAVUZ : Bu kitap; Tokat'ımızı il ve ilçeleriyle birlikte coğrafi, tarihi ve tarihi şahsiyetleriyle tanıtan bir araştırma ve incele kitabı oldu. Tokatlı hemşehrilerim ve Türk Milleti için hayırlı olsun. Hasan Bey bende ilgi ve alakanızdan dolayı sizlere teşekkür eder. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.


  Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
 
Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net