Responsive Ad Slot

SÖYLEŞİLER

Söyleşi

Ayten TURAN | Ömür Dediğin...

Büyük şair Nazım Hikmet, 1961 yılında kaleme aldığı otobiyografisinde; “kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların / kimi insan ezbere sayar yıldızların adını / ben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde de / açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir /otuzumda asılmamı istediler /kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de... ” mısralarıyla anlatıyor ömründen geçen 59 yılı. Yazar Ayten TURAN, “Ömür Dediğin...” başlıklı yazısında; Ömür denen kavramı sorguluyor.
Büyük şair Nazım Hikmet, 1961 yılında kaleme aldığı otobiyografisinde; “kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların / kimi insan ezbere sayar yıldızların adını / ben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde de / açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir /otuzumda asılmamı istediler /kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de... ” mısralarıyla anlatıyor, ömrünün acısıyla tatlısıyla geçen 59 yılı. Yazar Ayten TURAN ise “Ömür Dediğin...” başlıklı yazısında; Ömür denen kavramı sorguluyor.

  Son günlerde her şey çok kötü, kime sorsan bir derdi var herkes acıyla yoğruluyor kime sorsam en büyük dert onun ki.

Yaşamın kendine özgü bir ağırlığı varken birde insanın insana yaşattığı bir ağırlık var.

İnsan olmak, olabilmek yeteri kadar ağır değil mi? Bir de kendimize zulüm ediyor aşkı sevgiyi yeteri kadar birbirimize yaşatamıyoruz.

İnsanoğlu Dünya’ya bir kere geliyor ve enteresan olanda geldiğimiz günden itibaren kaç gün yaşayacağımızı bilemiyoruz.

Her gün, her an ne olacağımız belli değil bu böyleyken hayatı kendimize zehir ediyor, kısacık ömür denen kavramı tam anlamıyla kullanamıyoruz.

Evet, Dünya, yaşam görsel olarak çok güzel lakin gönül gözüyle bakıldığı zaman öyle çok kötülükler de var ki, insanlığından utandıracak kadar insanı.

Kimi sefa içindeyken kimi bir lokmaya muhtaç, şiddet gören insanlar, istismar edilen çocuklar, savaşlar, bitmeyen tükenmeyen savaşlar, birilerinin ekmeğine yağ süren ama diğer taraftan ocakları söndüren savaşlar.

Dünya var olduğundan bu yana insanoğlu savaştı.

Lokması için, toprağı için, öyle oldu ki bazen de saçma sapan erkek güdüleri yüzünden insanlar savaştı.

Bugün hala savaşlar devam ediyor, bazen neden savaştıklarını bilmeden savaşarak. Aslında savaşan ülkelerde biliyor bu düzeni birileri silah satmalı diğer taraftan birileri ölürken umursamadan para kazanmalı, acı olanda bu birileri can derdindeyken diğerleri sefa içinde yaşıyor olmaları.

Biz insanlar her başımıza gelen olumsuzlukları kader değip geçsek de aslında insanoğlu kötü kaderini kendi çiziyor kendi hayatına.

Ömür denen kavram kısacık aslında hani güzelliklerle doldursak bu kısacık kavramı çok mu, zor olurdu sizde?

Sevsek, sevilsek, lokmamızı olmayanla bölüşsek, darda kim varsa bir el uzatsak, düşeni düştüğü yerden kaldırsak, âşık olsak tek can olsak, çok mu zor olur, insanlığımızı insanca yaşacak.

Ömür denen kavram bazen bir kelebeğin kanadında, bir günlük can bulurken, bir günlük ömürde mutlu olurken, bazen bir kaplumbağanın 100 yıllık ömrüne sığamamaktır ve mutluluğun anlamını bilememektir.

Ömür denen kavramı sımsıkı tutun ve yaşayın, nefes alın, mecburiyetten değil doya doya zevkle nefes alın, acıların, zorlukların üzerine gidin, paylaşın sevgiyi, mutluluğu, acıyı her şeyi paylaşın. Paylaştıkça acılar azalır, mutluluklar çoğalır, işte o zaman ömür denen kavram daha da güzel yaşanır.


 Ayten TURAN  Yazar
 FOTO-KOLAJ | Tokattan.net  Yazar Email | aytendoganturan@gmail.com

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net