Ü
lkemizde, Osmanlı döneminde dünya havacılık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen 1911 yılının hemen ertesinde Türk Askeri Havacılık Teşkilatı ile başlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” ifadesiyle Türk Tayyare Cemiyeti ile devam eden havacılığın bu coğrafyada kökleşmesinde, ekonomik imkansızlıklar içindeki halkın, ordusuna gönülden yaptığı yardımlarla 10 yılda alınan 351 uçak ile Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile'nin içinde yer aldığı bir çok ilin ve ilçenin ismini göklere taşındı.
Havacılığın temelini oluşturan insanoğlunun uçma arzusu yüzyıllar boyunca devam çalışmaların temelini oluşturur. İnsanlık 18’inci asırda balonlarla başladığı uçmaya, 19’uncu asırda planörlerle, 20’nci yüzyılın ilk yıllarından itibaren uçaklarla gerçekleştirmiştir. Dünya tarihinde havacılıkta baş döndürücü gelişmelerin başlangıcı olarak 17 Aralık 1903 tarihinde Wright Kardeşler’in yaptıkları hava aracının motor gücü ile yerden kesilmesi ve kısa süre havada kalması uçakla yaptığı ilk uçuş kabul edilmektedir.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarına rast gelen bu gelişmelere Osmanlı idarecileri duyarsız kalmamış, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, 1910 yılı başında Kur. Bnb. Ali Fethi Okyar’ı Paris’e, Kur.Bnb. Enver Bey’i de Berlin/Almanya’ya ataşemiliter olarak göndermiş ve havacılık hakkında bilgi toplamalarını istemiştir. 1910 yılından itibaren Osmanlı Ordusu havacılık ile ciddi olarak ilgilenmeye başlamış, 14 Şubat 1911 tarihinde Genelkurmay emri ile Teğmen Yusuf Kenan ve Yüzbaşı Fesa Bey’in Fransa’da Bleriot Okulunda pilotaj eğitimine göndermiştir.
Uçağın ilk defa askeri maksatla kullanıldığı Trablusgarp Harbinde, Trablus’a saldıran İtalyanların 1 Kasım 1912’de havadan uçakla bomba atmaları Osmanlı askeri idarecilerinin dikkatlerini uçakların üstüne çekmiş ve onları havacılıktan askeri bir güç olarak yararlanmanın yollarını aramaya sevk etmiştir. Dünya havacılık tarihi, 1911 yılında Tayyare Komisyonu adı altında idari olarak çalışmalar yapmış, Hava Okulu kurulması için o dönemde Barutcubaşızadelere ait Yeşilköy'deki arazi tespit edilmiş, 1912 yılında ise envantere alınan REP, Deperdussion, Bleriot ve Bristol tipi uçak gücü ile fiili olarak Türk havacılığı ile tanışmaya başlamıştır.
Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, 12 Mart 1912 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında “Askeri Havacılık” hakkında bir kanun projesini hükümete kabul ettirmiş, ancak Osmanlı bütçesinde uçak satın almak için yeterince kaynak bulunamayınca Donanmay-ı Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyetine müracaat edilerek bağış yoluyla para talebinde etmiştir. Sultan Reşat bir tayyarelik bağışta bulunmuş, Mahmut Şevket Paşa uçak alımı için 30 altın bağışlamış, ayrıca altı aylık maaşının dörtte birini de bu işe tahsis etmiştir. Padişahın ve Harbiye Nazırının ilk bağışları yapmaları halk arasında büyük bir sevinç yaratmış ve teşvik unsuru olmuştur. Kampanyaya İstanbul’dan ve diğer bölgelerden başta her rütbedeki asker ve sivil devlet memurları olmak üzere esnaf, sanatkar ve diğer mesleklerden vatandaşlar katılmıştır.
Kısa süre büyük gelişmeler gösteren Türk askeri havacılığı, itilaf devletlerinin 1. Dünya Savaşı’nın galibi olarak uçaklara el koyması ise akamete uğrasa da bir avuç havacının İstanbul'dan Konya'ya kaçırdığı uçaklarla hava gücünün devamlılığı sağlanarak, Kurtuluş Savaşı sırasında, ülkenin doğusu ve batısındaki cephelerde başarılı hava görevleri icra edilmiştir.
Kurtuluş savaşının yoksul bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti tüm imkansızlara rağmen 1925 yılında kurulan ve Atatürk’ün "İstikbal Göklerdedir" ifadesiyle vücut bulan Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti) ile hava kuvvetlerinin kısa sürede yüzlerce uçak edinmesini sağlayacak bir kampanya başlattı. "Hava Gücünü Kuvvetlendirme" kampanyasına katılan Anadolu halkı, 1925-1935 yılları arasında 50 milyon TL bağışta bulundu. Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın yaptığı bu fedakarlığı yaşatmak için her bir uçağa alınmasına katkıda bulunan il ve ilçelerin isimleri başlangıçta eski yazıyla, Harf Devrimi’den sonra da yeni harflerle Cumhuriyet ve Zafer bayramlarında "İsim Konma Töreni" adıyla düzenlenen törenlerle verildi.
Kampanya yurdun dört bir yanında büyük ilgi görürken, bu heyecana ortak olan İstanbul ve İzmir'deki Musevi ve Ermeni vatandaşlar da kurdukları dernekler aracılığıyla Hava Kuvvetleri'ne uçaklar hediye etti.
Kampanya kapsamında Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilen ilk uçak, Adana Ceyhanlıların yardımlarıyla İtalya'dan alınan A 300-4 tipi uçak oldu. İnönü ve Sakarya savaşı sırasında keşif ve destek uçuşları gerçekleştiren Vecihi Hürkuş'un test ettiği "Ceyhan" uçağıdır. Bunun hemen ardından Ankaralıların 7 ay gibi bir sürede topladıkları yardımlarla alınan ikinci uçak ise "Ankara" oldu. İsim verme töreni 29 Ekim 1926'daki Cumhuriyet Bayramı'na denk getirilirken, törene, Başkent'in yakın köyleri dahil bütün halk katıldı. Cumhuriyet Bayramı tören alanından geçiş yapan "Ankara" uçağı, şehrin üzerinden "Ankara tayyaresinden muhterem Ankaralılara tebrikler" yazılı kartlar attı.
Kampanyaya ilerleyen yıllarda İzmir 9, Manisa 6, Adana, Ödemiş, Trabzon, Edremit, İstanbul, Samsun 4'er, Bartın, Konya, Ereğli, Akhisar, Zonguldak, Fatsa, İnegöl, Giresun, Sürmene, Uşak, Bursa 3'er,Ankara, Muğla, Burdur, Çine, Milas, Sındırgı, Kemalpaşa, Eskişehir, Orhaneli, Bakırköy, Pınarbaşı, Çarşamba, Balıkesir, Menemen, Torbalı, Görele, Beşiktaş, Ayancık, Edirne, Keşan, Afyon, Geyve, Düzce ve Bafra 2'şer, Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile uçakla katıldı.
Kampanyaya Tokat, Erbaa, Niksar ve Zile uçakla katıldı. 1927 yılında Erbaa Belediye Başkanı Sururi SAY öncülüğünde önemli bir bölümü zengin tütün tüccarlarının desteği ile toplanan yardımlarla alınan 1012 numaralı uçağı Türk Hava Kurumuna hediye edildi, uçağa "Erbaa Tayyaresi" ismi verildi. Uçak, 1929 yılında Erbaa harmanlar mevkisine indirilerek sergilendi. Bugün Erbaa Kent Müzesi duvarında fotoğrafı sergilenen uçak, Erbaa'nın gurur kaynakları arasında yerini almıştır.
Kampanya destek olan Niksarlılar topladıkları paralar ile 30 Ağustos 1931 tarihinde aldıkları uçağı Türk Hava Kurumuna bağışladılar, uçağa "Niksar Tayyaresi" adı verildi. Tokatlılar da bu seferberliği destek olmuş, toplanan yardımlarla alınan uçak, "Tokat Tayyaresi" adıyla Ankara açıldıktan sonra Kazova Üçtepeler mevkine iniş yapmıştır. 1935 yılında Zileliler kendi aralarında topladıkları para ile Çekoslovakya'dan T16 tipi savaş uçağı alarak, Türk Hava Kurumuna bağışlanan uçağa "Zile Tayyaresi" adı verildi.
Türk Hava Kurumu çok kısa bir sürede büyük mesafeler kat etti. Tayyare Makinist Mektebi, Kayseri Uçak Fabrikası peş peşe faaliyetlerine başladı. Alman Junkers lisansıyla A-19 ve A-20 uçakları üretilerek bakım ve onarımları yapıldı, halkın büyük desteğiyle 10 yıl içinde 351 uçak satın alındı veya imal edildi.
Tayyareci.com Osman Yalçın,Türk Havacılık Tarihinde Bağış Uçakları | Yenidenergenekon.com | Airporthaber.com