Responsive Ad Slot

Ayten TURAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayten TURAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ayten TURAN | İşte Tokat'ın Kadınları

Hiç yorum yok
Tokat bizim güzel memleketimiz. Bir kadın olarak baktığımda ne kadar adımız az geçse de bir çok Tokat'lı kadının başarılarını görüyorum. Büyük şehirlerde yaşayan, siyaset ve sanatla uğraşan kadınlarımız var. Başarılı kadınlarımızın isimlerini yazmaya kalksam sayfalar yetmez, hepsinin emeklerine yüreklerine sağlık. Çünkü toplumumuzda hem kadın olmak, hemde başarılı işlere imzalar atmak gerçekten çok zor.

Ben bu yazımda büyük şehirlerde ki kadınlarımızı değil, Tokat'ta yaşayan ve başarılara imza atan kadınlarımızdan bahsedeceğim.

Yıllar önce Tokat’a mesleğimden dolayı, çok sık gidemiyordum.

Gittiğim zamanda çok kısa bir zaman birimi olduğu için çevremi analiz edemiyor, birkaç gün dinlenip dönüyordum, şimdi anlıyorum ki çok şey kaybetmişim o zamanlara ait.

Sonra mesleğim icabı daha rahat dönemlere gelince ve yazarlık serüvenimle birlikte araştırmacı kimliğimde ağır bastığı dönemlerde Tokat’a daha sık gitme ve insanlarla özellikle de kadınlarla daha çok diyalog içine girmeye başladığımda şunu gördüm.

Tokat'ta muhteşem emek veren ve çok başarılı kadınlarımız var. Muhtarımız, siyasetçimiz, yazarlarımız, ressamlarımız ve iş kadınlarımız da var. Hele de STK'larda platformlarda başarıyla kendilerinden söz ettiren gönüllü çalışan kadınlarımız var ki, hepsi birbirinden değerli.

Hepsine saygılarımı sunuyor, bir kadın olarak gurur duyduğumu yazmak istiyorum.

Yazımda hepsinin isimleri tek tek yazmak isterdim ama inanın o kadar çok ki bunu gururla yazıyorum, olur da birinin ismini unuturum diye endişe duyuyorum ama burada o kadınlarımızın neler yaptığını ve ne zorluklarla başarıya gittiklerini sizlere kalemimin yettiğince yazmak istiyorum.

Taşhan'dan başlamak istiyorum, orada emekçi kadınlarımız var, Tokat dokumasını baskısını ve kıyafetlerini emekleriyle ortaya çıkartan değerli kadınlarımız var.

Taşhan'da var olma savaşı veriyorlar, maalesef ki bana göre emeklerinin de karşılığını çok alamıyorlar.

Ama öyle güzel yürekleri var ki, asla dert yanmıyor buna şükür diyerek yüceliklerini gösteriyorlar.

Bazı kadınlarımız da, çok zor şartlarda minik atölyeler açmışlar hem kiralarını ödeyip hemde ihtiyacı olan kadınlarımıza iş imkanı sunuyorlar ve o zor şartlarda imkansızlıklarla ödüller alıp Tokat’ı onurlandırıyorlar.

Ve Öğretmen kadınlarımız var, hepsine ayrı ayrı hayran olduğum ufuklarının geniş ve gelecek nesle ışık olduklarını gördüğüm öğretmen kadınlarımız hepsine selam olsun.

Ve yazar kadınlarımız hepsi birbirinden muhteşem ve kalemleri güçlü. Tokat gibi güzel ama imkanları kısıtlı bir şehirde yazar olmak ve okumayı yazmayı topluma aşılamak muhteşem bir şey. Hepsine kucak dolusu sevgiler sunuyorum.

İş kadınlarımız var ki her yerdeler. Tokat’a girdiğiniz zaman bir çok ortamda emekçi, yorulan ve çalıştıkları yere renk, başarı katan bir çok kadını görürsünüz. İşin enteresan tarafı bu kadınlar hiç dert yanmaz ne yaparsa yapsınlar çalıştıkları ürettikleri için mutlu olduklarını ifade ederler, bu da onlara bambaşka bir güzellik katar.

Siyasetle uğraşan kadınlarımız var. O zor şartlarda Tokat’ın kırsalında tabuları kırıp muhtar olan köylüsünün sesi olan muhteşem kadınlarımız var. İşte erkek egemen bir toplumda bu başarıyı zorda olsa emeğiyle alan kadınlara selam olsun iyi ki de varlar.

STK'larda gönüllü çalışan, emek veren, ihtiyacı olan herkesin yardımına koşan, sosyal konulara değinen ve emekleriyle çözüm odaklı olup Hızır gibi herkese yetişen, kadınlarımızda var. Öyle değerliler ki emeklerini, yüreklerini gönüllü koyuyorlar ortaya. İşte tamda burada ne güzel yürekleri var memleketimin kadınları diyesim geliyor, hepsine kucak dolusu sevgiler gönderiyorum İstanbul'dan.

Ve değinmeden geçmeyeceğim sanat ve kültür gurupları kuran, okumayı ve sanatı topluma aşılayan muhteşem kadınlarımıza ayrı bir selam göndermek istiyorum. hepsini tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Ve Sanatçı yorumcu emek veren kadınlarımız var, Tokat’a emekleriyle sesleriyle ayrı bir güzellik katıyorlar hepsine selam olsun.

Bu yazımda emekçi kadınlarımıza hitap etmek istedim, biliyorum ne kadar şikayet etmeseler de hepsinin kendine göre dertleri var.

Hem kadın olmak ve Tokat'ta var olmaya çalışmak erkek egemen bir toplumda ayakta durmak gerçekten çok zor, bir çok şehre göre Tokat ne kadar modern ve erkeği kadına destek gibi görünse de toplumun kıramadığı erkek egemenliği orada da var.

Maalesef ki kadınlarımız Tokat'ta da hak ettikleri yerde değiller, çok emek harcıyorlar ama siyasette yer alamadılar, maalesef ki mesleklerini çokta kolay, dediğim gibi  ne kadar kendileri şikayet etmese de her yerde olduğu gibi Tokat'ta da kadın olmak zor.

Bütün kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyor.

Tarihin karanlık yüzünde hayatını kaybeden bugün maalesef ki kadın cinayetleri yüzünden hayatlarından olan tüm kadınlarımızı saygıyla anıyorum.

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları

Ayten TURAN | Tokat, Nereden Nereye?

Hiç yorum yok
Tokat, tarihsel süreç içerisinde bir çok medeniyete ev sahipliği yapan, Bizans döneminden sonra birçok isim değiştirerek, Osmanlı döneminde ise Tokat olarak adlandırılmış bir şehirdir.

Şehir Hitit, Asur, Hurri ve Kimmerlerin egemenliğinde kalmış daha sonra Makedonya ve Pontus krallığının yönetimine geçmiştir.  M.Ö.65’te Roma ve Bizansın hakimiyetine giren şehir,  Malazgirt zaferiyle birlikte sırasıyla Danişmentli, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı’nın egemenliğine girerek bir Türk-İslam şehri olmuştur.

Tokat’ın tarihine baktığımız zaman çok ciddi noktalar da yaşam kaynağı olmuş, üzerinden bir çok beylik geçmiş ve coğrafyası yüzünden en güvenilir şehir olarak, Osmanlı döneminde korunaklı yer diye adlandırılmıştır.

Şehrin merkezindeki sarp kayalar üzerinde yer alan Tokat kalesi, Bizans döneminde inşa edilmiş, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmaya devam edilmiştir. Beşgen planlı bir tasarıma sahip olan kale, yirmi sekiz burca sahiptir. Kale içinde dizdarhâne, cebehâne,  ambarlar, sarnıçlar ve muhafaza barınakları bulunmaktadır. Kale, arşiv belgeleri ve başta Evliya Çelebi olmak üzere çeşitli seyyahların verdikleri bilgilere göre,  şehrin askeri ve sosyal açıdan güvenliğini sağlamasında önemli rol oynadığı söylenmiştir.

Tabi Tokat'ta sadece Tokat merkez değil tarihi dokuya sahip olan her ilçesin de, tarihten kalıntılar var.

Turhal, beylikler şehri, o dönemleri başkenti olarak kullanılmadı mı?

Zile, o dönemlerin tapınak şehri olarak anılmadı mı, bir çok uygarlığın yaşadığı o dönemlerin gezginlerinin uğrayıp dinlendiği ticaret yaptığı ilçe tarih kokmuyor mu? Bugünlerde Zile’nin altında yatan büyük ve sırlarla dolu hazinesinden konuşulmuyor mu?

Ya Niksar, tarihinde birçok ilke imza atılan yer değil mi? Bir çok uygarlığın izleri yaşayan Niksar tarihin en uç noktalarında olan yerlerden olarak biliniyor, bazı dinlerin oradan çoğaldığı noktasında araştırmacılar hemfikirler.

Almus, doğa güzelliği, dışında üzerinde yaşayan uygarlıkların izini her daim insanoğluna hissettirmedi mi? Mesela, bulunan hazineler uygarlıklara ait altın işlenen yerlerin izlerini görmüyor muyuz? Benim köyümde bile bu izlerin görüldüğü biliniyor.

Anlatmaya kalksam değer biçilemeyen hikayelerin kentidir Tokat, uygarlıkların kenti esrarlı yılların bilinmeyen yüzüdür.

Cumhuriyet yıllarında bir çok ilke imza atanların o dönemde özellikle Tokat'ta fabrikalar açması ve Tokat’ın tarım şehri olarak dile getirilmesi tesadüf olamaz, diye düşünüyorum.

Yazılarımı nereye getireceğimi merak ettiğiniz eminim, birçoğunuzda bu anlatılanları biliyoruz da diyebilirsiniz.

Benim anlatmak istediğim Tokat, tarih şehri, seyyahların uğrak noktası, uygarlıkların kırıldığı nokta, tarım şehri ve o dönemlerin Fabrika anlayışının ilk noktası bugün ne halde?

Ben yazayım ne halde…

Cumhuriyet döneminde acılan fabrikalar kapandı.

Artık Tokatta tarım yok denilecek kadar az.

Tarihin önemi yok, nerede ne yapılmış önemi yok.

Tarihi alanlar katledilmiş durumda, tarihi eser kaçakçıları ve hazine avcıları yüzünden tarihi kalıntılar harap halinde…

Türkiye’de en çok göç alan şehir noktasında.

Tokat'ta Cumhuriyet döneminden sonra Üniversiteler açılmasaydı, Tokat tamamen atıl durumda bir şehir halinde olacaktı. Bugün görünen Tokat, üniversiteler ve bazı liseler sayesinde hareketli…

Başta da yazdığım gibi, tarih şehri olan Tokat’ı tarih turizm noktasında olmalıyken bugün turizm ve tanıtım için gereken gayret yok.

Tokat'ta yaşayan eğitmen ve eğitimli kesime rağmen çalışmalar gerektiği gibi değil…

Tokat'ın verimli coğrafyasını araştıran bilim insanları bile bulguları önemsemiyor, tarım için gereken bilgi verilmiyor, geri dönüşüm projesi sadece emeklilere yarıyor, genç nüfus yok, üniversitelere dışarıdan gelen öğrenciler olmasa, Tokat bildiğiniz emekli şehri…

Tokat'ta hala alt yapısı, yolu, suyu ve elektriği olmayan köyler var. Bereketli topraklar da hiç bir çalışma olmadığı gibi HES projesinin verdiği zararlar yüzünden doğa, Tokat’a küskün.

Tokat, nereden nereye diyecek kadar aciz…

Tarihiyle doğasıyla tarımıyla Tokat halkına küskün…

Bende şimdi yazımın sonunda Tokat’a gitmek gerek, görmek gerek, yaşamak gerek diyerek…

"Tokat, nereden nereye?" diyor ve haklı bir isyanda bulunmak istiyorum…

Sevgiyle kalın…

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları

Ayten TURAN | Tokat'ta Mendil Kültürü Mü?

Hiç yorum yok
Size tatilden sonra bayram tadında çok eski bir anımı yazarak köşe yazıma başlamak istiyorum.

Ben İstanbul Sultanahmet Kadırga semtinin tarihi dokusunda büyüdüm. Birçok dinden insanın harmanlanarak can cana olduğu bir ortamda büyümenin şansına hep inandım. Evet öyle bir ortamda büyümemin hayata başka gözlerle bakmamı sağladığı için çok şanslıydım…

O dönemlerde bayramların, bayram tadında geçtiği dönemlerdi, bayramlar tatil gözüyle bakılmayan bayramları iç içe yaşanabilir zamanlar olarak gördüğümüz dönemlerdi…

Özellikle de kurban bayramlarında Rahmetli annemin arife gecesi kardeşlerim ve benim elime kına yakması kalan kınayı da mahallemizdeki komşularımıza göndermesi aklımdan çıkmayan en güzel şeydi.

Başta da yazdığım gibi oturduğumuz semt tarihi bir semt olduğu için o dönemler Yahudi’si de Ermeni’si de Müslümanı da aynı mahallede komşuluk yapardı, öyle güzel bir insan harmanı vardı ki bugünlere bakınca o günleri özlememek elimde değil.

O dönemlerde Kurban bayramı olsun, Ramazan bayramı olsun, ilk işimiz Müslüman komşulardan önce diğer komşularımıza giderdik. Yahudi olması ya da Ermeni olması hiç bir şey fark etmezdi.

Bayramlarda çocuk aklımda kalan o güzel insanların, güzel neşeli halleri, bizleri evlerine davet edip tatlılar ikram etmeleri ve tam çıkarken önceden hazırladıkları mendil içindeki lokumları bizlere vermesi olurdu.

Asla şimdiki gibi komşularımızdan rahatsız olmaz anne ve babalarımız bizler için endişelenmezdi. Çünkü o dönemler insanlar birbirlerini daha iyi tanırlar, birbirlerine daha iyi sahip çıkarlardı.

Bugüne bakınca nasıl bu hale geldiğimizi anlamak inanın çok zor.

Bizler o günleri yaşadığımız için şanslıydık ama şimdi çocuklarımız değerlerimizi bilmeyerek yaşıyorlar. Sanal ortamlarda kurdukları arkadaşlığı, dostluğu samimiyet sanıyorlar.

Bayramları tatile gidebilecekleri bir zaman biriminden ibaret sanıyorlar, yani anlayacağınız gün ve gün kötüye giden bir nesil yetiştiriyoruz.

Bu kadar karamsarlığın içinde memleketimiz olan Tokat'ta geçmişteki değerlerimizi geri kazandırmak yeni nesillere en azından bazı değerleri öğretmek adına bayramlar da mendil kültürü adında güzel bir çalışma var. Ha bu yeter mi, eski değerler yerine gelir mi? Bana göre sadece mendil kültürüyle bu iş olmaz, yinede bir başlangıç olduğunu umarak olabilir demek istiyorum.

Öncelikle Tokat'ta veya başka bir yerde farketmez çocuklarımıza insan sevgisini aşılamak lazım. Din, dil, ırk, mezhep gözetmeden insanları ötelemeden birleştirerek bir noktada yaşamayı öğretmek lazım, bu konuda Tokat ne kadar başarılı olur manidar.

Çünkü Tokat'taki bölünmeler ayrışmalar sanırım başka bir memlekette bu kadar çok görünmüyordur.

Hepimiz memleket sevdalısıyız,  görünürde hepimiz canız ama diğer taraftan hiç birimiz aynı çatı altında birbirimize tahammül edemiyoruz.

Edebilseydik, aynı çatı altında birlikte ses verebilseydik, bugün Türkiye’nin siyasetine tarih yazardık. Maalesef ki tarih yazmak şöyle dursun, siyasette biz yok olmaya mahkum oluyoruz, büyük şehirlerde bu kadar kalabalık olmamıza rağmen.

Anlayacağınız efendim önce eski kültürleri günümüze getirmek yerine insani duyguları aşılamak lazım yeni nesile iyi bir örnek olarak. Komşuluklarımızdaki ilişkileri gözden geçirmek lazım. Bizim bize lazım olduğumuzu bunu da mezhep, din yada görüş ayrılığıyla değil de, insana insanca saygı duyarak, gittiği yola bakmaksızın konu memleket olunca birliği göstermek lazım. Konu insanlık olunca da sevgiyi saygıyı öğretmek lazım.…

Bayram tadında günlerinizin olması dileğiyle…
Sevgiyle kalın…


 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları

Ayten TURAN | Tokat Kitap Günleri

Hiç yorum yok
Benimde katılım sağladığım, Tokat Belediyesi 1. Tokat Kitap Günleri beklenenden daha çok ilgi çekti.

Tokat'ta genç nüfusun yoğunluğu ve Tokat’ın böyle kültürel olaylara özlemi fuar alanının dolup taşmasını sağladı.

Fuar alanı derken belirtmeden geçemeyeceğim bir konuda…

Tokat’lılar, Kitap Günlerinde şunu fark etti, Tokat’ın Ciddi bir fuar alanına ihtiyacı var. 1. si düzenlenen Kitap Günleri Tokat Cumhuriyet meydanına kurulan çadırda yapılması bu ihtiyacı göz önüne serdi.

Gerçi, Tokat Belediyesinin en ufak ayrıntıya kadar dikkat ettiği gözlemlense de Tokat’ın fuar alanı ihtiyacı ciddi bir şekilde fark ediliyordu.

Tokat bir çok ünlü yazarı misafir etmenin gururunu yaşadığı kesin, özellikle Tokat’lı olmayan değerli yazarların gözünde Tokat’ı dinlemek ayrı bir hazdı.

Tokat'ta birçok yazar kitaplarını imzalamasıyla kalmayıp akıllarda kalan muhteşem söyleşilerde de bulunmaları ayrı bir mutluluktu Tokat'lılar için.

Tokat Kitap Günlerinde diğer dikkat çeken konuda Tokat ilçelerinin belediye başkanlarının ve siyasetinin fuara gösterdiği ilgi oldu.

Beni tek rahatsız eden, siyasi yazarların çoğunluğu ve bu yazarların ara arada olsa Kitap Günlerini siyasi bir arenaya çevirmesi oldu.

Tokat Belediyesi buna musamaha göstermese de bazı yazarların tavrı ve kendi siyasi partilerinin işaretlerini orada lanse etmeleri neredeyse Tokat Kitap Günlerine gölge düşürecekti.

Ama görevlilerin uyarı sonrasında bu durum düzeltilerek Tokat Kitap Günleri amacında devam etti.

Gençlerin ve kadınların katılımın çok olması ayrı bir gurur kaynağı oldu.

Özellikle ailelerin çocuklarıyla katılım sağlaması ve çocuk kitaplarının ilgi çekmesi, Tokat halkının gelecek nesle eğitimin ve okumanın ne kadar önemli olduğu mesajı vermesi takdire değerdi.

Tokat Kitap Günlerinin 1.'sini bu sene yaşadık, umuyorum ki yıllarca kitap günlerimize bir yazar  olarak katılmak ve ardından  sizlere yaşadıklarımızı paylaşmak bizlere nasip olur diyerek, Tokat Belediyesinin bu çalışmasını kutluyor, Tokat’ın sanatsal ve kültürel programlarla anılmasını diliyorum.

Tokat’ın sanatsal konuda ne kadar beklentisi olduğunu Tokat kitap Günlerinde fark eden biri olarak orada olmaktan onur duyduğumu da belirtmeden edemeyeceğim.

Aydınlık yarınlar için en iyi ışık KİTAP diyerek yazıma son veriyor, bu etkinlik için emek harcayan ve bizleri davet eden Tokat Belediyesine tekrar teşekkür ediyorum.

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları

Ayten TURAN | Tokat'lının Sanatçı Kavramı

Hiç yorum yok
Bazen insanın algısı farklı çalışıyor, algının farklı çalışmasının da toplumun bakış acısıyla bağlantılı oluğunu düşünüyorum.

Gelişmiş memleketler de sanata ve sanatçıya bakış açısı daha farklıyken, bazı memleketlerde de bizim memleketimiz olan Tokat içinde geçerli, sanatın sadece sesle alakalı olduğu konusunda cebelleşiyorlar.

Tokat’lı birine sanattan bahset dediğiniz zaman, türküler söyleyen, sesi güzel olan, acımasızca olacak ama görüntüsü sesiyle bütünleşip, güzellik noktasında olan herkese "sanatçı" derler.

Aman sakın yanlış anlamayın, elbette ki ses sanatçılarımız, türküleri icra eden sanatçılarımız, bizler için çok değerli. Lakin sanat dendiği zaman, sadece sesini icra eden değil, sanatı bir bütün olarak kendinde taşıyan insanlar bana göre sanatçı.

Sanat nedir ona bir bakalım.

Sanat, insanın kendini ifade etme yollarından biridir.

Sanat, biçim yaratır. Biçim verme endişesi bütün sanatlarda ortaktır.

Fark, biçim verilen malzemededir. Örneğin; heykel çamurun veya taşın, biçim verilmiş şeklidir.
Edebiyatta sözlere biçim verir. Ses sanatı da sesin kulağa giden yansımasıdır.

Yani anlayacağınız sanat sadece sahneye çıkıp türküler icra etmek değildir.  Ressam da, tiyatro ve sinema oyuncusu da Heykeltıraş da, yazar da, sanatı icra etmek için yaratılmış özel insanlardır.

Türküleri hakkıyla icra edenlerde bana göre çok özeldir.

Özellikle kendi söylediği türkünün sözlerini yazan derleyen insanlar, sanatın da daha üstündedir.

Tokat'ta maalesef ki, türkülerin sözlerini yazan, derleyen ve sazıyla sözüyle icra eden çok az insan var.

Üzülerek söylüyorum ki Tokat'ta bu insanların farkında olmayan bir kitle var.

Umuyorum ki yöremizin sanatçıları kendilerini geliştirir ve söyledikleri türkülerin sözlerini de kendileri yazar.

Ve yine umuyorum ki ses sanatçılarımız okuma alışkanlıklarını geliştirip, araştıran, okuyan ve üreten sanatçı sınıfına girer.

Sanatçı, sadece kendi sanatından sorumlu değildir, sanatçı bir örnektir; duruşuyla, hayata bakışıyla ve sosyal yanlarıyla. Sanatçı, halka örnek teşkil eden nevi şahsına münhasır kişiliktir.

Maalesef ki memleketimizde ses sanatçılarımızın birçoğu istisnaları buraya katmıyorum, aynı türküleri aynı duruş ve aynı bakış açısıyla iş gibi yorumluyorlar.

Dikkat ederseniz sanatlarını yapıyorlar demiyorum, sanatı bir iş gibi gördükleri için işlerini yapıyorlar diyorum. Çünkü sanat bana göre gönülden gelen bir duygu, yetenek ise insanı, diğer insanlardan özel kılan bir olgudur.

Memleketimiz, sanata ve sanatçıya artık gereken değeri vermeli. Sanata ve sanatçıya özellikle bunun altını çiziyorum emek harcayan herkese saygım sonsuz ama sanatı bir basamak gibi görüp sanatın ağırlığını bilmeyen taşımayan insanları da ayırt etmek gerektiğine inanıyorum.

Eğer insanın biraz yeteneği varsa, o insan kendini geliştirerek çok iyi bir noktaya kendini getirebilir ama isterse ya da bizim bazı sanatçıyım diyen insanlarımız gibi oldukları yerde ezberden türküler söylemeye devam eder.

Hemşerilerimizde, bu insanları pofpoflar, onların gelişmesine yardım etmek yerine gereksiz övgüyle bu insanların egolarını tatmin ederler.

Sözüm meclisten dışarı diyorum ama yazımı üstüne almak isteyen lütfen alsın ve kendini geliştirip memleketimizi başka yerlerde de temsil etsin.

Yöresellikten çıkıp bizlerin gurur kaynağı olsun.

Türkülerini hakkıyla söyleyen, yazan, derleyen sanatçılarımıza selam olsun.

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları

Ayten TURAN | Tokat'lı Kadınlardan TOSİAD'a Çağrı

Hiç yorum yok
Yıllar önce Tokat'lılar, İstanbul’a göç ettikten sonra Tokatlı kadınlar, eşlerine maddi destek vermek için iş arayışına düştüler, neticede köyden gelen eğitimsiz olan kadınlar ne yapabilirlerdi? Sadece köylerde tarla ve hayvancılıkla uğraşan kadınlar bir çıkmaz içindelerdi o dönemler, mahalle aralarında merdiven altı diye hitap edilen küçük atölyeleri vardı.

Kadınlar, için iyi bir fırsattı ve çıraklıktan başlayarak iş hayatına giriş yaptılar.

Makineleri öğrendiler, yönetici oldular, gün geldi büyük fabrikalar kurup diğer kadınlarımıza iş imkânı verdiler. Buraya kadar güzel görünen bir tablo. Zira hepimizde biliyoruz ki bu kadar çaba harcayan kadınlarımız, bu iş hayatı sürecinde çok da haksızlığa uğradılar.

Emeklerinin karşılığını hiçbir zaman tam alamadılar. Erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen kadınlarımız daha az ücretle çalıştırıldı.

İş başvurusuna gittikleri zaman iş bilgilerinden önce bekar mı, evli mi, çocuğu var mı? sorularıyla muhatap oldular.

Hatta bebeği var diye işe alınmayan Tokat'lı kadınlarımıza şahit oldum. Sebebi de çalıştığı iş yerinde verimli olamayacağını düşünmeleri, yani bebekli bir kadın izin alır, işini yapamaz diye düşünmeleri idi.

Diğer taraftan Türkiye’nin zaman içinde yaşadığı krizlerde ilk olarak kadınlar işten çıkartıldı Tokatlı kadınlarda bu süreçte aynı akıbeti yaşadı.

Bunlara rağmen kadınlarımız asla pes etmediler.

İstanbul gibi şehirlerde kendini yetiştiren kadınlarımız, Tokat'a geri dönüp kendi memleketlerinde kendi uzman oldukları alanda iş yerleri kurdular.

Hatta devlet memlekete dönüş projesi kapsamında iş kurmaları için kadınlarımıza yol masrafı ve oradaki iş için maddi destekte verdi.

Lakin bunlar, Tokat gibi bir memlekette ticaret yapmaları için kadınlara yetmedi.

Devletin unuttuğu bir şey vardı, döner sermaye ve kaynak olmaksızın kadınların orada iş yapması imkânsızdı.

Kadınlarda bu konuda sıkıntılarla karşılaştı.

Birçok kadın devletten aldığı borcu bile ödemekte zorluk çekti, maalesef ki bugün büyük bir hevesle açılan iş yerleri zor şartlarda ayakta durmaya çalışıyor.

Çünkü büyük şehirlerde ustalaştıkları meslekleri Tokat'ta getirisi azdı. Kendi şahsi masraflarını bile karşılayamaz duruma geldiler ama asla tekrar büyük şehirlere dönmek istemediler ve hala birçok kadın Tokat'ta çok zor şartta işlerini yapmaya çalışıyor.

Burada Tokat'lı kadınlar adına TOSİAD'a seslenmek istiyorum. Birçok Tokat'lı kadınla bu konuda konuştum, tek istedikleri Tokat’ın hangi ilçesi olursa olsun iş imkanlarının sağlanması olduğunu söylediler.

Büyük şehirlerde yaşamak istemediğini söyleyen kadınlar, Tokat'ta çalışmak, kendi kültürlerin de çocuklarını büyütmek istiyorlar.

Tokat’ın emekli kenti görüntüsünden rahatsız bir şekilde genç nüfusun çoğalması için, iş imkânlarının sağlanması gerektiği konusunda hemfikirler.

TOSİAD'ta bu konuda Tokat'ta bir çalışma yapmalı düşüncesindeler. Benim konuştuğum Tokat'lı iş kadınları, TOSİAD'ın İstanbul TOSİAD ve Ankara TOSİAD olarak çalışmalarını duyduklarını ama Tokat'ta TOSİAD ın gücünü hissetmediklerini söylediler.

İşte tamda burada Tokat'lı iş adamlarının harekete geçip Tokat’ı bir emekli şehri havasından çıkartmaları gerekli. TOSİAD gibi bir kurumun özellikle büyük şehirlerde değil kendi memleketlerinde kendilerini hissettirmeliler.

Bu konuda TOSİAD'ın da gereken çalışmaları yapacağını umuyoruz.

Hepimizin niyeti belli, sadece emekliliği bekleyip Tokat’a gitmek değil, hepimiz kadınımız ve erkeğimiz Tokat'ta kendi memleketimizde çalışmak üretmek istiyoruz.

Hep beraber ne yapılması gerekirse yapmamız konusunda çalışmalar başlatmalıyız.

Saygıyla kalın...

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Ayten TURAN | Tokat'a Topuk Sesi Lazım...

Hiç yorum yok
Özlem ÇERÇİLOĞLU ismini hiç duydunuz mu?

Duymadıysanız anlatayım, kendisi Aydın Büyükşehir belediye başkanı. Aydın’ın efeleri ünlü olduğu için bu değerli başkana Aydın Halkı, Topuklu Efe ismini layık görmüş.

Son zamanların en başarılı Belediye başkanı seçilmiş değerli bir kadın, Topuklu efe…


Aydın’da çok köklü değişiklikler yapmış, en başta herkesin karşı geldiği, istemediği Topuklu Efe, sonrada Halkın sevdası olmuş, iki dönem üst üste başkanlığı kazanmış.

Şimdi ne alaka diyebilirsin, Tokat’la nasıl bir bağlantı kuracağımı merak edebilirsiniz.

Özlem hanımın bir röportajını okudum, gazeteci aynen şunu soruyor;
-Başarınızı neye borçlusunuz? 
-Anne ve kadın gibi düşünmeye. Diyor Özlem hanım.

İşte tamda burada Tokat aklıma geliyor, bu güne kadar, Tokat belediyelerinde Anne ve Kadın gibi düşünen kaç belediye başkanı geçti?

Ben açıkçası hiç görmedim.

Tokat’ın en büyük eksiği bu zaten.

Tokatta belediyeler olsun, dernekler olsun yönetimlerinde ki kadın sayısının yok sayılacak kadar az olması.

Buda Tokat Halkı için bir kayıp, çünkü anne gibi ve kadın gibi düşünülmeyen toplumların çokta ileri noktaya gelmediğini görüyoruz, Tokat'ta buna en iyi örnek.

Yani efendim Tokat’a bir topuk sesi lazım, yürüdükçe Tokatta sesi gelecek, anne gibi düşünerek, halkı eğitecek, kadın gibi düşünerek, ince eleyip sık dokuyacak.

Şimdi siz sormadan ben diyeyim nereden aklınıza geldi? diye.

Belki Tokat’ın büyük bir belediyesine kadın bir aday geliyor olabilir.

Belki şöyle yürüdükçe topuk sesi gelen, dik duruşlu, akıllı, tuttuğunu koparan, bugüne kadar Tokat'ta başarılı işlere imzasını atan bir kadın, belediyelerin birine doğru yürüyor olabilir.

Benden söylemesi, öyle biri var.

Ama hep beraber desteğimize ihtiyacı var. Tokatta kadınların devrim yapma zamanı geldi, geçiyor artık, modern gözükmemize rağmen ataerkil bir yönetimi yaşamak bir yere kadar olmalı, artık kadınlarımıda biz varız demeli memleketimde.

Emin olun Tokatta bir topuk sesi duyulmaya başladığı zaman, bugünkü Tokat daha güzel bir noktada olur.

Bir anne bir kadın olarak HEP BERABER Tokat’ı başarıdan başarıya götürebiliriz.

Yani efendim Topuk seslerini duyar gibiyim.

Diğer bir taraftan da bu seslerden rahatsız olan beyleri de görür gibiyim.

Olacak öyle şeyler, biz kadınlar ne kadar narin ve hassas olsak da içimizde bir yerde savaşçı ruhu taşıdığımız bilinir ve Topuk sesi duyulan, ismi bende saklı aday adayımızda ataerkin bir toplumda savaşlarını kazanmış bir kadın.

Tokat halkı bekleyin Topuk sesleri yükselmeye başlıyor ve biz kadınlar, Tokatta devrim yapmaya geliyoruz…

 Ayten TURAN Yazar
    Tokattan.net       aytendoganturan@gmail.com

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net