Responsive Ad Slot

Başçiftlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başçiftlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Metin KILIÇ: "Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi."

1 yorum
Tokattan.net | Metin KILIÇ: Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin üçüncü ve son bölümünde; 1989 yerel seçimlerinden Başçiftlik'in ilçe olma serüvenine, halıcılığın bitmesiyle başlayan göçlerden gurbetteki Başçiftlik derneklerine, 1989'dan günümüze Başçiftlik'in sosyo-kültürel ve ekonomik değişimini konuştuk.

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin 3. (üçüncü) ve son bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1986’da kurulan Başçiftlik Spor Kulübü ile başlayalım söyleşimizin 3. bölümüne.
Metin KILIÇ : Başçiftlik spor denilince benim aklıma gelen tek bir isim vardır, Tahsin DEMİR. Bir spor kulübü kurmak ve bunu tescillendirmek 80’li yılların son yarısında gündeme geldi. Tahsin DEMİR önderliğinde bir grup tarafından kurulmuş ve beden terbiyesi (il Gençlik ve Spor Müdürlüğüne) tescil yapılmıştır. Öncelikle kurulan futbol takımı komşu köy ve kasabalarla maçlar yapmış turnuvalar düzenlemiştir, daha sonra voleybol maçlarımızda olmuştur.

Hasan AÇIKEL : 1989 yerel seçimlerinde ihsan ŞEN Belediye Başkanlığına aday olmuyor, 1984’den 1989’a kadarki ihsan ŞEN dönemine dair kısaca neler söylersiniz?
Metin KILIÇ : Demokrasiye geçiş yılları her yerde olduğu gibi Başçiftlik’te de zor olmuştur. Değişik isimler atama yöntemi ile iş başına gelmiştir. ihsan ŞEN’li yıllar Başçiftlik’in değişim ve gelişim yıllarıdır. Halıcılık dolayısı ile köye bol para girmiş bu para köyü önce belde sonra ilçe yapmıştır görüntümüzü değiştirmiştir denilebilir.

Hasan AÇIKEL : 1989 seçimlerinde 
ihsan ŞEN’in aday olmamasının özel bir nedeni var mı?
Metin KILIÇ : Bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. Her dönemde olduğu gibi o dönemde de kapalı kapılar arkasında konuşmalar olduğu kesin. Ancak bunlar ispatı mümkün olmayan şeylerdir konuşmak tekrar gündeme getirmek yanlış olur düşüncesindeyim.

Hasan AÇIKEL : 1989 yerel seçimlerinde Anavatan Partisi Adayı Ali KAPUSUZ Belediye Başkanı seçiliyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Kurucu meclisin dağılmasından sonra kurulan partilerle seçime girilmiş Turgut ÖZAL başkanlığındaki ANAP iktidara gelmiştir. 1989'da yapılan yerel seçimde Başçiftlik’te Ali KAPUSUZ belediye başkanı oldu. Ancak görev süresini tamamlayamadı, çeşitli nedenlerle İç işleri bakanlığı tarafından görevden alındı.

Hasan AÇIKEL : Başçiftlik, Ali KAPUSUZ döneminde ilçe oldu değil mi?
Metin KILIÇ : Evet, Başçiftlik’in İlçe olması yolunda Ali KAPUSUZ’un büyük emeği vardır, bunu kimse inkar edemez. O’nun döneminde müracaat edilmiş, yoğun kulis faaliyetleri yürütülmüştür. Aklı eren gücü yeten herkes bu uğurda çaba sarf etmiştir. Samsun’da Rasim KAPUSUZ’un çalışmaları takdire şayandır. Her kim ne yaptı ise Başçiftlik için yapmıştır, emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Hasan AÇIKEL Metin bey, hep anlatılır ya hani Turgut ÖZAL Niksar’a Köklüce barajı açılışına geliyor, Başçiftlik'ten insanlar yollara düşüyor... Kimilerine göre İlçeliğe giden sürecin başlangıcı o karşılamadır. Detayları sizden öğrensek.
Metin KILIÇ : O olayları organize eden Başçiftlik’in akil insanlarıdır. Yazılan pankartlar ve atılan sloganlarla Başbakanın (Turgut ÖZAL) dikkati çekiliyor. Orada söz alınıyor. Bizi destekleyen Metin GÜRDERE (Tokat Milletvekili) ve Erkan YÜKSEl’in (Tokat Milletvekili) katkıları da inkâr edilemez. İçişleri Bakanlığına verilen dilekçenin altında Mehmet Zeki UZUN, Metin GÜRDERE, Talat SARGIN ve Erkan YÜKSEL’in imzaları var. Bunların hepsi de dönemin Tokat milletvekilleri, dilekçenin tarihi 07.12.1988’dir.

Hasan AÇIKEL : Siyasete ara verip 1989’da biten Halı festivallerinden sonra halıcılığın bir değerlendirmesini yapacak olsak neler söylersiniz?
Metin KILIÇ : 90’ lı yıllar halıcılığın duraklama yaşadığı yıllardır. Artık çırak bulmak imkansız derecede zordur. Artan maliyetler halı fiyatlarına yansımamıştır. Piyasada bir durgunluk, doygunluk yaşanmaktadır. Halı üreticileri ne yazık ki bir araya gelip kendi birliklerini oluşturamadılar. Ortaya bir standart konulmadığından piyasa başıboş bırakılmış, sahte tüccarlar, kalitesiz malzeme, hileli işçilik halıcılığın sonunu hazırlamış, Başçiftlik’te halı sektörü ölmüştür.

Burada unutmamak gerekir ki halıcılığın bu kadar hızlı yayılmasındaki en büyük etmenlerden biri de çevre köylerde çalışan Başçiftlikli öğretmenlerdir. Onlar çalıştıkları köylerde açtıkları tezgahlarda onlarca çırak çalıştırıp yüzlerce usta yetiştirmişlerdir.

Halıcılık zamanında köye çok bol para girişi oldu. Vatandaşın cebi ancak bu yıllarda para gördü. Bu parayla da Başçiftlik’in şehircilik alt yapısı oluştu. Barınabilecek evler bu para ile yapıldı. Eski yapılar yıkıldı yerine betonarme çok katlı evler dikildi. Evlerdeki çul çecim-kilim yerini halıya bıraktı, mobilya ile tanışıldı. Başçiftlik’in çehresini Halıcılık değiştirdi. Elbette hepsi bu kadar değil. Başçiftlik halıcılığı Karadeniz bölgesindeki ekonomiyi canlandırmış, binlerce aile halıcılıktan ekmek yiyerek durumunu düzeltmiştir.

Başçiftlik’te Karacaören’de ve yakın köylerde birçok kişi tüccar oldu. Marangozluk demircilik gibi sanayi canlandı.

Hasan AÇIKEL : Halıcılığın bitme noktasına gelmesi Başçiftlik’ten göçleri hızlandırdı diyebilir miyiz?
Metin KILIÇ : İnsan hayatını idame ettirebilmek için bir şeyler üretmek ürettiğini kazanca çevirmek zorundadır. Halıcılığın bitmesiyle Başçiftlik’in para muslukları kapanmıştır. Coğrafi konum ve iklim, tarımsal çalışmalara izin vermediğinden yetişen genç nesil büyük şehirlerde iş ve aş derdine düşmüştür. Ne yazık ki buda büyük göçü başlatmış, Başçiftlik insanı ekmeğinin peşinde gurbet ellere düşmüştür.

Hasan AÇIKEL : 1990’lardan sonra yönetime gelen siyasiler Başçiftlik'in ekonomisinin gelişime adına neleri eksik bıraktı ki, göçler hızlandı.
Metin KILIÇ : Halıcılık organize bir birlik altında toplanıp işvereniyle işçisiyle tüccarıyla malzemecisiyle koordine kurulamamıştır. Takipsiz bırakılmıştır. Siyasiler en azından 2 yıllık Meslek Yüksek okullarının açıldığı dönemde bile bir Halıcılık Meslek Yüksek Okulunu açamamışlardır. Tarım ve hayvancılık ihmal edilmiştir. Yaylalarımız, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı için çok uygun olduğu halde desteklenmemiş, kaderine bırakılmıştır. 

Başçiftlik florasındaki çiçek çeşitliliğine hiçbir yerde rastlanmaz buna rağmen arıcılık ihmal edilmiş, balımız için patent alınmamıştır. Her türlü yürüyüş parkurlarına sahip ormanlarımız, kış sporuna uygun olan yaylalarımız değerlendirilmemiştir. Patates tarımı ihmal edilmiştir. Ormanlık bir alanda olmamıza gale deresinin köy içinden akmasına rağmen sulama suyu sıkıntısı çekiyoruz, kanaletlerle bu su araziye taşınamamıştır. İlk aklıma gelenler bunlar…

Hasan AÇIKEL : Siyaset demişken 1992 yerel seçimlerinde Refah Partisi Adayı Recep GÖKÇE’nin Belediye başkanlığına giden o soğuk kış günlerinde yaşanan sıcak seçim sürecine dair aklınıza gelenler.
Metin KILIÇ : Ali KAPUSUZ’un görevden alınmasından sonra boşalan bu makam için 1992’de ara seçim yapıldı seçimler çok ateşli geçti. Necmettin ERBAKAN ve Bülent ECEVİT Başçiftlik’te miting yaptılar. Heyecan içinde geçen seçimin galibi Refah Partisinin adayı Recep GÖKÇE oldu.
1992 Başçiftlik’te üç dönemi kapsayan Recep GÖKÇE’li yılların başlangıcıdır.

Hasan AÇIKEL Recep GÖKÇE'li yıllar Başçiftlik’teki göçlerin hızını azalttı mı?
Metin KILIÇ : Bunu söylemek için elimizde istatistik bir veri olması lazım. Böyle bir veri var mı bilmiyorum, benim fikrim göçler azalmamış artarak devam etmiştir. Halen de devam etmektedir. Çünkü Başçiftlik göçünün nedeni siyasi değil ekonomiktir. İnsanlar doğduğu yerde aş, iş buluyorsa kalıyor yoksa ekmeğinin peşinde gurbet yollarına düşüyor.

Hasan AÇIKEL : Göçlerin sonucu gurbetteki Başçiftliklilerin buluşma noktaları Başçiftlik derneklerinden bahsedecek olursak
Metin KILIÇ : Memleket, insanın makro düzeydeki kimliğidir. Her ne kadar İstanbul, İzmir, Ankara Samsun da otursak ta biz hemşeriler köylüler birbirimizi çok iyi tanırız. Hastanede, pastanede, otobüste, durakta Selamın Aleyküm’le başlayan sıcak bir muhabbet “Hemşerim nerelisin” sorusuyla devam eder. Kimlerdensin? içinden mi köylüğünden mi? diye devam eder, bizi doğduğumuz yere kadar götürür. Gurbet kültürü içinde bizde örgütlendik, bugün İstanbul da samsun da Tokat ta Niksar da hemşerilerimizin buluştuğu kaynaştığı derneklerimiz var. Ferdi olarak yapamadığımız birçok şeyi dernekler vasıtası ile yapıyoruz.

Dernekçilik çok önemlidir. Şehirlerde hemşeri derneklerinin rolü de çok önemlidir. 90’lı yılların başına kadar kentlerde kişisel girişimlerle halledilmeyen pek çok sorun dernekler vasıtası ile halledilmekte ve çözüme kavuşturulmaktadır. Kişiler belki dikkate alınmayabilir ama bir şehrin derneği hiçbir zaman yok sayılamaz.

Hasan AÇIKEL : Başkanı olduğunuz Samsun Başçiftlikliler Derneğiyle devam edelim isterseniz.
Metin KILIÇ : Samsun Başçiftlikliler Derneği, önceki yıllarda SAMSUNLULAR GURUBU adı altında hemşerilerimize hizmet ederken 04.03.2010 tarihinde dernek statüsü kazanmıştır. Samsun da yaşayan her Başçiftlikli derneğimizin doğal üyesidir. 

Dernek merkezimiz; Mimar Sinan Mah.127. Sok. No:18 Atakum/SAMSUN adresinde olup, Tokat ilinin Samsun sınırları içinde faaliyet gösteren tek faal derneğiyiz. Dernek merkezimiz sadece Başçiftliklilere değil bütün Tokatlı hemşerilerimize açıktır. Fahri üye de kabul ediyoruz.

Hasan AÇIKEL : Samsunda kaç Başçiftlikli var ve bunun kaçıyla irtibatlısınız?
Metin KILIÇ Takriben 150 civarında hemşerimiz var, bunun yanı sıra özellikle köylerden irtibat kuramadıklarımızın da mevcut olduğunu biliyoruz.

Hasan AÇIKEL : Başkanı olduğunuz Samsun Başçiftlikliler Derneğinin faaliyetleri nelerdir?
Metin KILIÇ : Dernek faaliyeti olarak Tokat ilinden ilimize gelen her bürokrata hoş geldin ziyareti yapıyor, çiçek götürüyoruz, aynı şekilde hastaneye gelen hemşerilerimizi ziyaret ediyor, kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. İlin üst bürokratlarını yöneticilerini makamında ziyaret ediyor, onları derneğimizdeki etkinliklere davet ediyoruz, gelenlere ilçemizi tanıtıyoruz. Bu davetler neticesinde pek çok yönetici ve bürokrat derneğimizi ziyaret etmiştir.
 
Samsunda veya diğer il ve ilçelerde üyelerimizi ilgilendiren düğün-nişan-ölüm gibi haberleri mesaj yolu ile üyelerimize anında duyuruyoruz. Gerekirse toplu taşıma durumunda araç temin ediyoruz. Hemşeriler arasında ev ziyaretleri hanımların altın günleri gibi etkinlikler yapılıyor. Her yıl Şubat ayının ilk haftasında (Yarı yıl tatilinin içinde) Belediye düğün salonunda bir KEŞKEK GÜNÜMÜZ var. Bu yıl Allah izin verirse 3. sünü düzenleyeceğiz. Yine bu yıl ilkini yaptığımız ve geleneksel hale getirmeyi planladığımız KIR PİKNİĞİ kızılay kampında yapılmış ve çok muhteşem geçmiştir. Pikniğe katılan herkese dernek tarafından döner ayran ve pilav ikram edilmiştir.
 
Bütün bu faaliyetlerimiz Samsun yerel basınında ve yerel TV kanallarında geniş bir şekilde yer aldı. Başçiftlik’in adı duyuruldu, reklamı yapıldı. Biz Samsunda en etkin çalışan yerel derneklerden biriyiz.
 
Samsunda yerel yönetimin (il ve ilçe belediyelerinin) her etkinliğine davet ediliyoruz. Derneğimiz siyasi partilerin de ilgi odağı halindedir. AKP il ve ilçe başkanları, MHP İl başkanı ve yönetim kurulu, Atakum belediye başkanı Sayın Metin BURMA derneğimize nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.
Ayrıca Samsun milletvekilleri Sayın Çağatay KILIÇ, Ahmet YENİ, Önceki Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa DEMİR, Gençlik ve Spor Bakanı Suat KILIÇ'ta derneğimizi ziyaret ederek bizleri onurlandırmışlardır. Katılım olursa sonbaharda bir doğu Karadeniz ve Gürcistan gezisi düzenlemeyi düşünüyoruz.
 
Sizin aracılığınızla Başçiftlikli yetkililerden de derneklerimize ilgi bekliyorum. Belediye Başkanımız ve Kaymakamımız henüz bizim derneğimize teşrif etmediler. Bizleri onurlandırmalarını en azından yılda bir kez yaptığımız KEŞKEK GÜNÜ veya KIR PİKNİĞİMİZE gelmelerini arzu ediyoruz. Bu bulunduğumuz il ve ilçelerde bizi daha güçlü kılar. Biz kendimizi ciddiye almazsak el hiç almaz. Belediye Protokolünde derneklerimizin bir yeri olmalıdır.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 3 bölümlük söyleşimizin sonunda öncelikle bize zaman ayırdığınız teşekkür ederiz, son olarak neler söylemek istersiniz?
Metin KILIÇ Sanal dünyada güvenilir bilgilerle Başçiftliklilere gönüllü hizmet veren BAŞÇİFTLİK.NET ekibine canı gönülden teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 3 bölümlük Başçiftlik ile ilgili söyleşide benim penceremden gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlattım. Eksik ve yanlış bilgide vermiş olabilirim. Kimseyi kırmak ve üzmek istemem, böyle bir durum oluştu ise kişilerin hoşgörüsüne sığınıyorum. Unutmamak gerekir ki bu bir söyleşi verilen cevaplarda benim penceremden görünenler. Yeni söyleşilerde buluşmak üzere sevgi ile kalın...

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

Metin KILIÇ: "İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum."

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Metin KILIÇ: İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin ikinci bölümünde; Başçiftlik Ortaokulunun açılışında halıcılık serüvenine, 1970 ve 1980 darbesinden ilkinde sunuculuk yaptığı Halı festivallerine, Başçiftlik'in 1969 ile 1989 yılları arasındaki sosyo-kültürel değişimini konuştuk.

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin 2. (ikinci) bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey 1960’lı yıllara dair söyleşimizin 1. Bölümünde unuttuğumuz bir konu var. 1966 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel Almus Barajı açılışına geliyor. Başçiftlik köyünden bir ekip Niksar’da Demirel’e bir talep mektubu veriyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Zamanın başbakanı Süleyman DEMİREL Almus barajını açmak üzere Tokat’a geldiğinde bunu fırsat bilen Başçiftlik ileri gelenleri örgütlenip Niksar’a da uğrayan DEMİREL’i karşılamaya gitmişler. Yazdıkları bir mektubu DEMİREL’e vererek kendisinden yol, su ve elektrik bunun yanında köye birde Ortaokul açılmasını istemişler. Mustafa GÜLER, İsa ŞEN ve o zaman herkese sonsuz teşekkürler. Ben o okuldan mezun oldum..

Hasan AÇIKEL : 1968 İhsan ŞEN Belediye Başkanı seçiliyor. Ama Başçiftlik’te geçim tarım, hayvancılık ve gurbete çalışmaya gidenlerin kazandıklarından sağlanıyor. 1970 Başçiftlik ekonomisi desek ilave ne söylersiniz.
Metin KILIÇ : 1970’li yıllar sadece Başçiftlik’in değil Türkiye’nin zor yılları. Kuyrukların yoklukların olduğu yıllar. Köylerin büyük bir bölümünde elektrik, yol ve su yok. İnsanların geliri yok, çalışacak iş sahası yok. Sanıyorum yerel yönetimlere bütçeden ayrılan para da bir hayli azdı ki onlarında eli kolu bağlı. 1960’lı yılların son yarısında Almanya işçi göçü başladı. 1970’li yıllarda bu azaldı. Başçiftlik’te de İhsan ŞEN önderliğinde bir kalkınma kooperatifi kurularak Almanya'ya işçi gönderme çalışmalarına başlandı. Birkaç kişinin de bu kooperatif sayesinde Almanya'ya gittiğini biliyorum.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1971’deki yoklukta halıcılık fikri kimden çıkıyor?
Metin KILIÇ : Halıcılık fikrinin temelleri Tokattaki bir yol hikayesinden sonra başlıyor. Vali Yusuf YAKUPOĞLU sanıyorum. Halıcılık fikrini ilk ortaya atan O. Babamdan ve o günün büyüklerinden dinlediklerim bunlar.

Hasan AÇIKEL : Halıcılık için bir kurs açılıyor, Tokat'a Başçiftlik'ten 40 kız kursiyer olarak gidiyor.
Metin KILIÇ : Başçiftlik’in kaderi yoksullukla yoğrulmuş. Halıcılığın temelinden önce o yıllara bir dönmek lazım. O zamanki köyün durumuna bir göz atacak olursak; ekili dikili alan yok, arazi engebeli ekime dikime uygun değil ayrıca verimsiz, %90’ı kıraç, iklim uygun değil 8 ay kış 4 ay yaz, sanayi ve ticaret yok, bizi büyükşehirlere bağlayan yol da yok. Bu nedenle her şey ateş pahası. Gücü kuvveti yerinde olan erkeklerin %90’ı GURBET KUŞU, kışın İstanbul’da amale…

Halk ne yapacak? Buna çözüm arayan Belediye Başkanı İhsan ŞEN’e zamanın valisi Yusuf YAKUPOĞLU bir öneride bulunur. 
Başkan yoksulluğu önlemek için insanlara iş ve aş temin etmek lazım… köydeki her aileden bana 40 kız çocuğu getir, bunlara halıcılık öğretelim, halı dokuyarak ailelerine ekonomik bir katkıda bulunurlar. 
der. Teklif İhsan ŞEN’in aklına yatar ama kızlarını okula bile göndermekten imtina eden Başçiftlik’ten 40 kız nasıl bulunacak, babaları nasıl razı edilecek.

Hasan AÇIKEL : Peki sonra 40 kursiyer kız bulunuyor değil mi?
Metin KILIÇ : O kalkınma gönüllüsü 40 kız bulunur. (Bunlardan biride benim ablam) kızların başına bekçi olarak Karagızın kör, aşçı olarak da Nurittin’in karısı tutularak Tokat’a gönderilen kızlar, bir sene sonra halı ustası olarak köye dönerler. Bunların öncülüğünde başlayan halıcılık faaliyeti 1971 yılından sonra büyük bir ivme kazanarak çevreye dağılmış, yakın vilayetlerde ve bölgede büyük bir iktisadi potansiyel oluşturmuştur. Başçiftlik merkezdeki tezgâh sayısı 1970’li yılların ortasında 1200'ün üzerindedir. Başçiftlik’te ilk halı dokuyan müteşebbis Asım YILDIZ dır.

Hasan AÇIKEL : Siz o dönemde Başçiftlik'te değil, öğretmen okulundasınız.
Metin KILIÇ : Elbette, ben Öğretmen okulunu parasız yatılı okudum, ama bütün tatillerim Başçiftlik’te geçmiştir. Aynı zamanda o kızlardan biri de benim ablam, babam da belediyede encümen. Babamın terzi dükkanını siz hatırlamazsınız ama hatırlayanlar bilir, siyasetin şekillendiği, güncel olayların konuşulduğu, köy halkının toplandığı bir mekan. Benim çocukluğum ve gençliğim o mekanda geçti.

Hasan AÇIKEL Metin bey siyaset derken, halıcılığa ara verelim. 1977 yerel seçimlerinde İhsan ŞEN Belediye Başkanlığını kaybediyor, Cemal BAYRAM seçiliyor.
Metin KILIÇ : Lakabıyla Garacamal Cemal amca bizim komşumuzdu, sert mizaçlı, otoriter bir adamdı. Nur içinde yatsın. Bilindiği gibi Başçiftlik’te mahalle, sülale çekişmesi öteden beri var olagelmiştir. Aşağı mahalle, yukarı mahalle ve halkın isteğiyle Cemal BAYRAM Niksar’dan getirildi ve reis seçildi. Kendisi bir dönem başarılı bir şekilde başkanlık yaptı. İhsan ŞEN’in elinden reisliği almak kolay bir iş değildi. Karşısına sevilen karizmatik bir adayın çıkartılması gerekiyordu. Öylede oldu. Ama sağlık sorunları çeken (böbrek yetmezliği) olan bir abimizdi. Bir dönem ancak dayanabildi.

Hasan AÇIKEL : 1977 yerel seçimleriyle Belediye Başkanlığını seçilen Cemal BAYRAM’ın Başçiftlik için en büyük icraatı sizce nedir?
Metin KILIÇ : Bir toplumu idare edenler o toplumun kaymağıdır. Halkın seçtiği kişilerdir, saygımız var. Bütün başkanlarımızın Başçiftlik’e elbette katkıları olmuştur. Düzenli bir geliri akarı olmayan belediyelerde takdir edersiniz ki iş yapmakta zordur. Cemal BAYRAM’ın en büyük icraatı bence komşu köylerle aramızda oluşan husumetlerin giderilmesinde, arabuluculuk ve hukuki mücadelede olmuştur. Kendisini saygı ile anıyoruz.

Hasan AÇIKEL Metin Bey, 1970’lerde bir yaylaların ayrılma muhabbetti var, hatta manisi var “Ayırdı yaylaları” diye biten.
Metin KILIÇ : Aşağı yayla bizim ilk yaylalarımızdandır. Buraya sadece belli aileler gidiyor, çok geniş yaylaklarda onların koyunları, malları otlanıyordu. Orta yayla ise aşağı yaylaya göre otlakları daha az olan ve tez kuruyan bir yayla idi. Kimse kimsenin yaylasında da koyun otlatamazdı, bu kuralı koyan koymuş. Yaylaların ayrılmasının ana sebebi bence mahalle olayından kaynaklanır. Pöğnek adı verilen koyun sürülerinin aynı sülale ve şahıslara ait olması, yaylak durumunun hayvan sayısına yetersizliği, daha verimli ve otlu yaylaların güdülme ihtiyacı gibi şeyler.

Hasan AÇIKEL : 1980 darbe oluyor, askeri yönetim Cemal BAYRAM Belediye başkanlığından alınıyor. Yerine Kazım KOÇ atanıyor. Kazım KOÇ döneminde Başçiftlik.
Metin KILIÇ : 1980 ihtilalinden sonra biliyorsunuz bütün başkanlar görevden alındı. İhtilal Hükumetinin gösterdiği kişilere başkanlık verildi. Yani başkanlıklara atama yapıldı. Samukgil sülalesinden bir asker emeklisi Kazım KOÇ Belediye başkanı olarak atandı. 

Kazım KOÇ dönemi ülkenin de durumu nedeniyle biraz sıkıntılı geçti. Darbe demokrasinin kesintiye uğramasıdır. Seçilmişlerin yerine atanmışlar. Tabi bu atanmışlarda doğal olarak halkın değil kendini atayanların isteklerini yerine getirir. Darbe yönetimlerinde demokrasi ve anayasal hak ve özgürlükler rafa kalktığı için kimse haktan hukuktan bahsedemez. Kazım KOÇ döneminde her ne kadar çok büyük haksızlıklar hukuksuzluklar oldu, denemezse de çok iyi geçtiği de söylenemez. Sadece resmi yazışmalar düzeyinde belediye idare edilmiştir, hepsi o kadar.

Hasan AÇIKEL : Hem 1970 hem de 1980 darbesinde Başçiftlik dersek.
Metin KILIÇ : Türkiye’de 70’li yıllar sağ sol çatışması ile geçmiştir. Bu yüzden ülkemizin kayıp yıllardır. Yakın çevremizde çıkan Fatsa olayları, THKP ve TİKKO’nun karadeniz yapılanması, Kızıldere olayları bir bütün olarak incelendiğinde yakınınızda olan olaylardan etkilenmemeniz mümkün değil.

Hasan AÇIKEL : Başçiftlik'te bu olaylara karışan, bundan yargılanan oldu mu?
Metin KILIÇ : 1980 öncesi Başçiftlik’te faaliyet gösteren sol bir görüşlü bir dernek yoktur, Ülkü ocakları vardır. Ben de ülkü ocaklarının kurucularından biriyim. İhtilal döneminde Amasya’da öğretmendim. Derneğimiz kapatıldı, fakat dernek faaliyetleri için yargılanan ceza alan hiçbir arkadaşım olmadı. Başçiftlik ülkü Ocakları konusu suç teşkil eden hiçbir hareketin içinde olmamıştır.

Hasan AÇIKEL Kazım KOÇ dönemi 1983 sona eriyor, Remzi BOLAT geliyor bu süreci anlatır mısınız?
Metin KILIÇ : Remzi BOLAT da seçilmiş biri değil ihtilal yönetiminin atadığı belediye başkanlarından birisidir. Asker emeklisidir, arkasında ihtilal yönetimi olduğu için verdiği emir ve direktifleri onu atayan güçten almıştır.

Hasan AÇIKEL : 1984 de yerel seçimler yapılıyor, İhsan ŞEN tekrar Belediye Başkanı seçiliyor.
Metin KILIÇ : İhtilal dönemi bir kaos ve boşluk dönemi olarak geçmiştir. Başçiftlik’in otoriter ve çalışkan bir başkana ihtiyacı vardır. Buda 2. dönem başkanlık yapmış herkes tarafından sevilen sayılan İhsan ŞEN'den başkası olamaz. Halkın bu yönde bir arzusunun olduğu kesin seçilmesi de bunu göstergesidir. İhtilalden sonra yapılan ilk demokrasiye dönüş seçimlerinin galibi İhsan ŞEN olmuş. Başçiftlik’te İhsan ŞEN’li yıllar yeniden başlamıştır.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. halı ve spor festivali sunuculuğuna giden süreçte festival fikri nereden çıktı ? O günlere dair aklınızda kalanlar.
Metin KILIÇ Ben o yıllarda tatillerimin tamamını Başçiftlik’te geçiriyordum. Festival fikri nereden çıktı nasıl gelişti bilmiyorum. Belediyeden verilen bir ilanla Başçiftlikli memurlar olarak ortaokulun salonunda toplandık, reis (İhsan ŞEN) bir konuşma yaptı. Festival fikrini ortaya koydu, saatlerce tartışıldı ve karar kılındı. Daha sonra etkinlikler için komiteler oluşturuldu. Bizde sunucu olarak seçildik. Daha sonra birkaç toplantımız daha oldu.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. halı ve spor Festivale katılanlar, dönemin Tokat valisi Recep YAZICIOĞLU, sanatçılar Mihrican BAHAR ve Murat AKKAYA… bizim aklımıza gelen davetliler, diğerlerini hatırladığınız kadarıyla paylaşır mısınız?
Metin KILIÇ : Sayın valimizin annesi ve babası da gelmişlerdi. Sadece yöresel sanatçılar değil Canan BAŞKAYA, Fatma EĞİLMEZ gibi THM sanatçılarının yanı sıra Kırkpınar’ın büyük pehlivanları da davet edildi. Türkiye’nin çok namlı pehlivanları Başçiftlik er meydanında uzun yıllar kozlarını paylaşmışlardır. Başçiftlik güreşlerine katılan ünlü pehlivanlardan bazıları: Fevzi ŞEKER, Reşit KARABACAK, Recep KILIÇ, Servet AYDEMİR, Mehmet UZUN, Sebahattin ÖZTÜRK, Zekeriya GÜÇLÜ ve adı şu anda aklıma gelmeyen pek çok ünlü pehlivan… Festivalimiz Türkiye çapında bir üne kavuştu. Daha sonra da pek çok ünlü sanatçı yöre halkına konserler verdi.

Hasan AÇIKEL : 1984 yılı 1. Halı ve Spor Festivalini biz cumhuriyet meydanına serilmiş halıları gösteren resimle hatırlıyoruz, halıcılığa ve Başçiftlik’e katkısı ne oldu?
Metin KILIÇ 70 ve 80’li yıllar Başçiftlikli’nin yoksulluk zincirlerini kırıp refah ve medeniyete tanıştığı, sosyalleşip kapılarını sonuna kadar dışarı açtığı yıllardır. Halıcılık sayesinde artık herkesin cebinde tomarla para vardır. Geceleri sokakları halı dokuyan kızların kirkit ve türkü sesleri doldururken gündüzleri çevre il ve ilçelerden gelen çırak minibüsleri meydanlarda durmaktadır. Cıvıl cıvıldır Başçiftlik. Bu yıllar evde, okulda, sokakta, kahvede halı ve çıraktan başka bir şeyin konuşulmadığı zirve yıllarımızdır. Ben İhsan ŞEN’in başkanlık yıllarına Başçiftlik’in yükselme dönemi diyorum.
 
1980 de ihtilal olmuş. Ülkede her şeyin durağanlaştığı bir dönemde 100 yıllardır yapılan geleneksel festivallerinin dışında yöresel bir etkinlik yok denecek kadar az iken köyümüzde panayır ağırlıklı bir festival düzenlenmesi o dönemde kültür bakımından nerelere yükseldiğimizin bir göstergesidir…
 
1984 öncesinde de köyümüzde çevre köylerin katıldığı panayır türü eğlenceler ve güreşler düzenlenmiştir. Ancak 1984’teki Festival içinde kültür, halıcılık ve güreş dahil birçok spor dalının olduğu yarışmaların yapıldığı, organize bir hareket. Bölgenin etkilendiği kültürel bir eylemdir.
 
Daha ne olsun. Hasan bey, bu Festivalden sonra Karadeniz'in her yerinde Başçiftlik konuşulur oldu. Festivalimiz yerel ve ulusal basında geniş bir şekilde yer aldı. Tanıtımımız reklamımız yapıldı bize şan ve şeref verdi. Büyük bir organizasyondan alnımızın akı ile çıktık. Sonraki yıllarda Başçiftlikli’nin gittiği her köy ve ilçede kolay çırak bulmasında, yapılan bu festivallerin bıraktığı olumlu etkinin rolü çok büyük olmuştur.

Hasan AÇIKEL : 1984’de başlayan Halı festivalleri 1989’da neden bitti?
Metin KILIÇ Yapılan festivallerin getirisi ve götürüsü her dönemde tartışılmıştır. Yapılan harcamalar, pehlivanlara ödenen paralar, gelen konuklara yapılan ikramlar belediye bütçesine elbette hatırı sayılır bir yük getirmiştir. Ancak Başçiftlik imajına kattığı artı değer, trilyonlarla elde edemeyeceğimiz bir değerdir. 

Zor bir dönemde başlayan bu güzel hareket daha sonra gelen başkanlar tarafından desteklense idi, şimdi bizi dünyaya tanıtan uluslararası düzeyde bir etkinliğin sahibi olurduk. Ne yazık ki Festivalimizi Kültür Bakanlığına tescil ettirip geleneksel hale getiremedik…


"Dünden Bugüne Başçiftlik" 3. Bölümde;
* 1989 yerel seçimleri
* 1990‘de Başçiftlik’te halıcılık
* 1990’da Başçiftlik’in ilçe olma serüveni
* 1990’lardan sonra hızlanan Başçiftlik’ten göçler
* 1992 yerel seçimleri
* Gurbetteki Başçiftliklilerin buluşma noktaları Başçiftlik Dernekleri
* Ve Samsun’daki Başçiftlikliler…

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

Metin KILIÇ: "TV yoktu ama daha özgür, daha mutluyduk."

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Metin KILINÇ: TV yoktu ama daha özgür daha mutluyduk.
E
ğitime ve hayatımıza kattığı değerlerle 2021 yılında aramızdan ayrılan, Samsun Başçiftlikliler Derneği Eski Başkanı, 43 yıllık eğitimci, değerli büyüğümüz Rahmetli Metin KILIÇ’ı rahmet ve özlemle bir kez daha anıyoruz. Metin KILIÇ’la 2013 yılında Basciftlik.net sitesi için Başçiftlik tarihine yolculuk yaptığımız "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşini tekrar yayınlıyoruz. 1960 ile 1970 yılları arasını konuştuğumuz söyleşinin 1. bölümü sizlerle...

2 Eylül 2013 tarihinde Basciftlik.net sitesine yayınlanan "Dünden bugüne Başçiftlik" söyleşinin ilk bölümü sizlerle...

Hasan AÇIKEL Metin Bey ilk olarak sizi tanıyalım...
Metin KILIÇ : Nüfus cüzdanımda yazdığına göre 1955 yılında doğmuşum. Anama ben ne zaman doğdum diye sorduğumda “Ne biliyim oğlum ben dokuz çocuk doğurdum” diyor. Babam Aşağı mahalleden Mençükgillerden Memet efendinin oğlu Terzi Ahmet, Annem külekçiler den (Goca Hasan’ın kızı Halise). 

Çocukluğumun tamamı Başçiftlik’te geçti. İbil oynadım, öküz güttüm, cücül topladım. Akranlarım gibi kendi oyuncaklarımın tamamını kendim yaptım. Ancak Başçiftlik’te çocuk olmak aileye yardımcı olmaktır. Çünkü ailenin ufak tefek işleri hep çocuklar tarafından görülür. Bizde gücümüz yettiği kadar el attık. 

İlkokul, ortaokul Başçiftlik’te. Ardından Perşembe öğretmen okulu, Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi ve Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi bölümü, Eskişehir Açık Öğretim Fakültesi, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü de Yüksek Lisans falan derken (çift dikiş attığım yılları saymazsak) tam 20 yılım öğrencilikle geçti. Ağrı, Amasya, Sivas, Çorum ve Suudi Arabistan olmak üzere eğitimin her kademesinde öğretmen, müdür, Halk Eğitim Müdürü, müfettişlik gibi görevlerde bulundum. Dile kolay tam 36 yıl… 

Hac görevimi yaptım, Allah herkese nasip etsin. Eşim Taşovalı. iki oğlum var, biri öğretmen diğeri tıbbi mümessil. Şu anda emekliyim. Samsun Atakum da oturuyorum. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlı bir kurumda koordinatör müdürlük ve Samsun Başçiftlikliler Derneği başkanlığını yürütüyorum…

Hasan AÇIKEL Başçiftlik’te 1960’larda çocuk olmak, o günlerden bahsetsek biraz.
Metin KILIÇ : Çocukluk yıllarımın Başçiftlik'i unutamam… Okuduğum İlkokulun arkasında mezarlığın karşısında duran saltaşı. Çevresi boş ve yeşillik bir alandı, kenarından geçen Güllük deresinin suyu da çevreye ayrı bir güzellik verirdi. Güz mevsiminde burada mahalle kadınlarının yıkadığı zahireler, yünler serilen çullarda kurumayı beklerken yaşlı kadınlar yada çocukluklar da ellerinde çubuklarla sergiye konan kuşları kovalarlardı. Hal binası ve çevresi uzun yıllar köy çocuklarının en eğlenceli oyun mekanlarından biri olmuştur. O devasa duvarların üzerinde gezdiğinizi taş odalarında saklambaç oynadığımızı hiçbir zaman unutamam…

Hasan AÇIKEL İlkokulun arkasındaki mezarlık derken şuanda düğün salonunda bulunduğu park değil mi?
Metin KILIÇ : Aynen öyle. Daha sonra burası ağaçlandırıldı, zaman içinde de değişik çalışmalar yapıldı. O yıllarda biz çocukların her mahallede ayrı oyun alanları vardı. Mahallecilik duygusu hakimdi. Şimdiki gibi elektrik, su yoktu, TV yoktu ama daha özgür, daha mutluyduk…

Hasan AÇIKEL 1968 de 13 yaşındasınız Başçiftlik köyü kasaba oluyor, İhsan ŞEN belediye başkanı oluyor, hatırladığınız kadarıyla dönemin siyasi ortamı nasıldı?
Metin KILIÇ : Muhtariyetten beldeliğe geçiş Başçiftlik’te çok coşkulu yaşandı. Belde olma kararı çıktıktan sonra İhsan ŞEN ve (lakabıyla) Kara Osman’ın oğlu Osman KAYA iki aday olarak yarışa girdiler. Keşke TV veya diğer kayıt araçları o dönemde de böyle yaygın olsaydı da görebilseydik. Yoğun bir propaganda döneminden sonra ezici çoğunlukla (Kargacı) İhsan ŞEN başkan oldu. Büyük coşku ile kutlandı babam rahmetli de encümen idi, bu vesileyle bizim coşkumuz daha fazlaydı. Malum o yıllarda Demokrat Parti ve Halk Partisi çekişmesi had safhadaydı kahvelerin bile ayrı olduğu söylenir. İhsan ŞEN sadece kendisine oy verenlerin değil Başçiftlik’in başkanı olarak herkesi kucakladı ve ayırımı giderdi. Onun karizmatik bir liderliği vardı… 

Hasan AÇIKEL 1968 de, dönemin Cumhuriyet gazetesinde ihsan ŞEN için partilerin ortak adayı diye ifade ediliyor.
Metin KILIÇ : Hayır. Bağımsız belediye başkanı adayıydı, diye hatırlıyorum. Rakipsiz de değildi. Osman KAYA ile seçime girdiler şeklinde hatırlıyorum. Yanılıyor da olabilirim. İhsan ŞEN’i belediye başkanlığı için Başçiftlik’e davet eden ekibin içinde babamım olduğunu biliyorum. Osman KAYA, Başçiftlik’in eski muhtarlarından biridir, sanıyorum. Zeker amcadan sonra muhtarlık yapmış. Acaba ikinci seçim midir? onu da tam olarak bilmiyorum. Biz o zamanlar siyasi düşünecek yaşta değildik. Yalnız ikisi arasında bir çekişmenin olduğu ve başkanlığı İhsan ŞEN’in aldığı kesin. İlk seçimde ihsan bey tek aday olup ikinci seçimde de yarışmış olabilirler. Benim anımsadıklarım bunlar…
* Site notu: 1968 seçimlerinde Adalet Partisi Adayı Osman KAYA ile Bağımsız aday İhsan ŞEN arasında geçmiş olup, 1973 seçimlerine İhsan ŞEN tek aday olarak seçime girmiştir. 
Hasan AÇIKEL Başçiftlik'te İhsan ŞEN'li yıllar, aklınıza gelenler.
Metin KILIÇ : Başçiftlik’in bugünkü şehir kimliğini sağlayan, bizi köylükten çıkartıp önce belde daha sonrada şehir yapan, kültürel miras İhsan ŞEN’le başlayan dokunun günümüze yansıyan ürünüdür, diye düşünüyorum. O’nun, o yıllarda yaptığı yenileşme hareketini günümüzde gerçekleştirecek bir lider tanımıyorum, desem daha yerinde olur. O liderliği ile kılık kıyafetten alında, mimari, yapı çevre, şehirleşme ve aklınıza gelen pek çok alanda  ufkumuzu açmış, bizi İskersür'ün önde gelen bir ilçesi yapmıştır. Başçiftlikli ona çok şey borçludur diye düşünüyorum. 

Hasan AÇIKEL Yıl 1969, Başçiftlik, Karacaören ve Hatipli halkı toplanıp “Yol isteriz.” diye protesto için yürüyor, devamını sizden dinleyelim.
Metin KILIÇ : Genç ve dinamik belediye başkanını İhsan ŞEN’in yol, su  ve okul konusunda yetkili mercileri hiç durmadan rahatsız etmesi ve üst makamlara verdiği dilekçeler, il ve ilçe yetkililerinin dikkatini Başçiftlik üzerine çekmeye yetmişti.  Ama devlet, Başçiftlik konusunda bir türlü harekete geçmiyor yeterli yardım ve destek bir türlü gelmiyordu. 

Kamuoyunun ve yetkililerin dikkatini Başçiftlik üzerine çekmek için ses getirici bir olay bir eylem gerekiyordu. Bu konuda belediyede hiç durmadan toplantılar yapılıyor akıl önderlerinin fikirleri alınıyor çare aranıyordu. Ortaokul İngilizce öğretmeni (Manisalı) Abdulkadir ÇAĞLAYAN’ın babasının önerisiyle ilçe ve ilde bir yürüyüş düzenlenmesi, bu yürüyüşe Başçiftlik halkından en az 50-100 kişinin katılması fikri uygun görüldü. Pankartlar hazırlanarak köyden kamyonlara doldurulan insanlar Niksar’a taşındı. Kireç köprüde onlarca kişinin katılımıyla saat 9.00 da başlayan devletin ilgisizliğini protesto yürüyüşü, ana yollardan geçerek hükümet meydanında son buldu. Ellerde yol isteyen okul isteyen devletten ilgi bekleyen pankartlar taşınıyor. Fakat hiçbir siyasi slogan atılmıyordu. Kalabalık hükümetin önüne gelince Atatürk heykeline bir çelenk konuldu. Çevrede toplanan meraklı kalabalığa İhsan ŞEN bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında özetle; Başçiftlik’in sorunları anlatıldı, isteklerini içeren bir dilekçe kaymakamlığa verildi. Yürüyüş çok etkili olmuş, Niksar da yer yerinden oynamıştı. 

Hasan AÇIKEL : Dönemin Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde Tokat’a kadar yüründüğü ve tutuklamaların olduğu yazıyordu.
Metin KILIÇ : Doğrudur, önderler Tokat’a gidilmesini aynı yürüyüşün burada da yapılmasını önerdiler. Kamyonlara doldurulan insanlar bu sefer Tokat yollarındaydı. Tokat'taki protesto yürüyüşü saat 14:00 gibi stadyumun önünden başladı. Ayağında çamurlu kara lastikleri, başlarında şapkaları, ellerinde pankartları, yırtık pırtık elbiseleriyle sırtlarında ekmek centeleri her halinden yoksulluk ve köylülükleriyle belli olan bu insanlar Tokatlıların hiç alışık olmadığı bir şekilde caddeleri doldurmuş, bir sel gibi akıyor. Ellerinde taşıdıkları pankartlarla yol, su ve okul isteklerini diye getiriyor. İnsanca yaşama isteklerini yetkililere Tokat halkına duyurmaya çalışıyorlardı.

Tokat bu yürüyüşe hazırlıksız yakalandı, Hükumet erkanı devletin resmi kolluk kuvvetleri polis ve jandarma teşkilatı haberdar edildi ama insanlar kararını vermişti bir kere. Artık bu yürüyüşü durdurmaya hiç kimsenin gücü yetmezdi. Sessizce Yürüyen Başçiftliklilerin etrafı meraklı insanlarca sarılmış Tokat halkı yürüyüşe destek vermişti, yol boyunca pencerelere dökülen tokatlılar yürüyüşçüleri alkışlıyor “yaşa varol” sesleri yükseliyordu. Yürüyüşçüler Hükumet meydanına geldiklerinde etrafı onlarca polis ve yüzlerce asker tarafından sarılmıştı.  Şevket çavuş ve Terzi Ahmet toplanan halka bir konuşma yaparak yetkililere seslerini duyurmak istediler ama jandarma buna müsaade etmedi. Bütün yürüyüşçüler apar topar toplanarak gözaltına alındı. Meraklı halk da meydandan uzaklaştırıldı.

O yıllarda hiç alışık olunmayan bu yürüyüş ülke çapında ilgi gördü ve resmi gündemin tam ortasına bir bomba gibi düştü. Yerel ve ulusal basın olaya olağanüstü ilgi göstermişti. Vali bir açıklama yaparak köylülerin isteklerin dikkate alınacağını Başçiftlik-Niksar yolunun acilen yapılacağının sözünü hemen o gün orada verdi.

Yürüyüşe katılanların tamamı değil ama organize komitesinde bulunanlar kanunsuz nümayiş gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklandılar. O gün tutuklananların ve bir hafta hapis yatanların biriside babam Ahmet KILIÇ idi.

"Dünden Bugüne Başçiftlik" 2. Bölümde;
* 1966'daki Başçiftlik Ortaokulunun açılış hikâyesi
* 1970'de başlayan Başçiftlik halıcılık serüveni
* 1970'de Yaylaların ayrılması
* 1977 yerel seçimlerinde Belediye Başkanlığına Cemal BAYRAM’ın seçilmesi
* 1970 ve 1980 darbelerinde Başçiftlik
* 1984 ilki yapılan 1989 da biten Halı festivalleri... 

 Hasan AÇIKEL Tokattan.net
 Tokattan.net
 Basciftlik.net

"Asker AYDOĞAN"

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Asker AYDOĞAN
T
ürkiye, O'nu önce Kato dağı operasyonu hakkında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'a telefonla bilgi verirken sonra Şırnak Şenoba'da helikopter kazasında 12 silah arkadaşı ile şehit düştüğünde tanıdı. Şehit düştüğü Şırnak Şenoba'da 25 yıl önce 1992 yılında üsteğmen iken yazdığı "Hanke'ye Ağıt" isimli şiiri ile duygulandırdı. Askerliğe olan sevdası, 15 Temmuz darbe girişiminde "Bir tek er dahi dışarı çıkmayacak"çıkmayacak talimatı ile devletine olan bağlılığı, terörle mücadele ile geçen kahramanlıklarla dolu bir askeri yaşamı ile ülkemizin, ülkemizin ve Tokat'ın gururu idi. Eğitimci-Yazar Nihat AYMAKbirlikte görev yaptığı askerlerinin Asker Aydoğan'ı, Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN'ın hikayesini Kümbet Dergisi için kaleme aldı.

Eğitimci-Yazar Nihat AYMAK'ın Tokat'ta kültür ve edebiyat hayatına yön veren Kümbet Dergisi'nin 45. sayısı için Türkiye'nin, Tokat'ın ve Başçiftlik'in paşası Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN'ın hikayesini kaleme aldığı "Asker Aydoğan" başlıklı yazısı;
Niksar'dan ileride kıvrıla kıvrıla tırmanılarak otuz kilometre sonra ulaşılan, bin dört yüz rakımlı, kışı uzun, yazı az, ancak kısa geçen yazda bin bir çeşit çiçeklere bezenmiş, her türlü ağaçları bağanda barındıran ormanlarla çevrili Başçiftlik'in evladıdır Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN.

1966 yılında ilkokul öğretmeni Ahmet ve ev hanımı Hamide AYDIN çiftinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.

Görevi gereği her özlediğinde gelemediği, çocukluğunun ve ilkokul talebeliğinin geçtiği, bahçelerinde patates söküp tarlalarında ekin biçtiği, dumanlı yeşil yaylalarında koyun kuzu peşinde yanık türküler söylediği, derelerinde balık tutup yüzdüğü Başçiftlik'i gönlünde bir sevda olarak taşımış, birliğine gelen Tokat'lı, Niksar'lı ve Başçiftlik'li askerlerle sohbet ederek sıla hasretini hafifletmeye çalışmıştır.

Kendisinden iki yaş küçük kız kardeşi Canan ile birlikte Başçiftlik'te Mehmet amcasının yanında kalır, İlkokul bitene kadar. Beş çocuk da Mehmet amcasının vardır. Yedi çocuk iç içe, kalabalık bir aile ortamında geçer o günler. Ortaokul ve liseyi Yıldızeli Pamukpınar Öğretmen Lisesinde yatılı okur.

Çocukluğundan beri yıldızlı şapkalı, üniformalı subaylara imrenmiştir hep. Asker olmak bir özlemdir onun için. Bu arzusu Kara Harp Okuluna gitmesiyle gerçekleşmiş olur. Seviyor, keyif alıyordur askerlikten. 1987 yılında mezun olarak Teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine katılan bir subaydır artık. Azimli, çalışkan ve başarılı bir subay.

Sırasıyla şu görevlerde bulunur, Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN:
1988-1992 İstanbul 6'mcı Piyade Tugay Takım Komutanlığı,
1992-1998 Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Tim Komutanlığı,
1998-2000 Kara Harp Akademisi Öğrenimi,
2000-2001 Hakkâri Dağ Komando Tugay Komutanlığında Harekât Şube Müdürlüğü,
2001-2008 Özel Kuvvetler Komutanlığında Tabur Komutanlığı ve Kurmay Başkanlığı,
2008-2010 Almanya'da NATO Daimi Görev,
2010-2012 GÖKÇEADA Komando Alay Komutanlığı,
2012-2016 Kayseri Komando Tugay Komutanlığı,
2016- 31 Mayıs 2017 Şırnak 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı.

Meslek hayatının büyük bölümü Güney Doğu Anadolu Bölgesinde terörle mücadele ederek geçti. Bölgeyi ve bölgenin yapısını çok iyi biliyordu. Terörle mücadelede etkili bir komutandı. Ülkesine âşık, vatanına sevdalı, vatan hainlerinin amansız düşmanı ve korkulu rüyasıydı.

1992 yılı baharında Üsteğmen Aydoğan AYDIN Şırnak'ın Şenoba beldesinin üstündeki en hâkim tepe olan Hanke dağına tırmanacaktır. Yanında korucu ve askerlerden oluşan doksan kişiyle birlikte. Hain PKK'nın saldırılarının dorukta olduğu zamanlardır. Hanke, bölgenin en yüksek tepesidir. Akşam saat 18.00 sularında Şenoba’dan hareket ederler, istikametleri Ayrım köyü olarak. Önce Onbudak bölgesine girerler. Hanke Onbudak'ın mezrasıdır. Tırmanma başlar, sırtlarındaki on beş kilodan ağır çanta ve silahlarıyla birlikte. Şenoba beldesinden ayrıldıktan on iki saat sonra ancak çıkabilirler Hanke Dağının başına. Çay yapmak için ateş yakılacaktır. Askerlerin: “Biz toplarız komutanım siz oturun” demelerine rağmen “Hayır, benim korucumdan ve askerimden bir farkım yoktur” cevabını vererek onlarla birlikte odun toplar. Peygamber Efendimizin ashabına yardım edişini hatırlatır bize bu davranışı. Görevinde titiz ve ciddi, askerlerine karşı şefkatli, merhametli ve nazik bir insan. Sanki rütbeli değil, onlardan biri gibi samimi ve içten. Çay hazır olur ve birlikte içerken cebinden çıkardığı küçük not defterine bir şeyler yazmaya başlar. Korucu İdris BABAT“Niye yazıyorsun, ne yapacaksın ki?” diye sorar. “Bu dağlan çok merak ettim, çok güzel bu dağlar. Bu yazdıklarım bir gün lazım olacak” diye karşılık verir. Yürürler ve Ayrım köyüne varırlar. Dört gün sonra dönerler Şenoba’ya.

Yirmi beş yıl sonra Tümgeneral rütbesiyledir, bu kez Şırnak Şenoba'dadır. Yirmi beş yıl önce Hanke dağının başında yazıp cebine koyarken “Bu yazdıklarım bir gün lazım olacak” dediği "Hankeye Ağıt" isimli şiirini 31 Mayıs 2017 tarihindeki şehadetinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN okumaktadır şehidimizi rahmet ve muhabbetle anarak. Bu şiir onun yirmi beş yıl önceki ruh halini ve gönül dünyasını aksettirir bizlere.

Ona “Asker Aydoğan derlerdi çünkü askerleri çok severdi. Gittiği yerde askerle oturur, onlarla yemek yer, onlarla dertleşirdi. Mehmetçiğe olan bu sevgisinden dolayı lakabı “Asker Aydoğandı. Konserve yemez, çayla birlikte otlu peynir yemeyi çok severdi.

Aydoğan AYDIN, Tuğgeneral rütbesiyle Kayseri Komando Tugay Komutanlığı yaparken görevli gittiği Cizre, Silopi, Diyarbakır Sur ve Mardin Nusaybin'deki hendek, çukur ve tünel operasyonlarında etkili ve başarılı görev yapmıştır.

1997-1998 yıllarında Irak'm kuzeyindeki operasyonlar esnasında tim komutanıyken bir ara kendisinden ve timinden irtibat kesilir. Ümitlerin tükendiği anda timiyle çemberi yararak ve PKK'lıları etkisiz hale getirerek geri döner.

Hakkâri Yüksekova İkiyakalar bölgesinde 2015 yılında yürütülen operasyonların tamamında Tugayındaki birliklerle beraber kahramanca mücadele eder ve PKK'ya büyük darbe vurulmasında önemli rol oynar. Cephede askerleriyle birlikte bizzat savaşır. Karda soğukta, yağmurda geçmiştir hayatı. Tek derdi vardır, o da vatandır.

15 Temmuz 2016 akşamı, Hakkâri Cukurea'da teröristlerle mücadele eden o birliklerine komuta ederken Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından yapılan hain darbe girişimi haberini alır. Komutanı olduğu Kayseri Komando Tugayında görev yapan komutanları anında telefonla arayarak: “Hiç kimse, bir tek er dahi tugayın dışına çıkmayacak” emrini vererek darbe girişiminin karşısında, devletinin ve hükümetinin yanında olduğunu ilan eder. Kayseri'de 15 Temmuz gecesi askerlerin dışarıya çıkmasını engelleyen komutan olarak anılır. Ancak ismi sehven darbecilerin hazırladığı listede yer alınca beş gün gözaltında tutulur. Gerçek anlaşılıncaya kadar açıkta bekletilir. İşin aslı ortaya çıkınca görevine iade edilir ve ilk Yüksek Askeri Şura toplantısında bir üst rütbeye Tümgeneralliğe terfi ettirilir ve Şırnak 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı olarak atanır.

PKK terör örgütüyle girişilen etkin mücadelede önemli mesafeler kat edilir ve yapılan operasyonlarda bizzat askerin başında bulanan Tümgeneral Aydoğan AYDIN bu hainlerin korkulu rüyası haline gelir. Girilemeyen Kato Dağı Aydoğan Paşa ve kahraman Mehmetçikler tarafından didik didik edilir. O güne kadar varlığından bile habersiz olunan gizli mağaralar bulunur. Teröristlere büyük kayıp verdirilirken nere-deyse bir orduya yetecek silah, mühimmat ve yaşam malzemeleri ele geçirilir. Tek hedefi PKK'nın kökünü kazımaktır, Aydoğan Paşa'nın.

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman SOYLU, helikopter kazasından üç gün önce Şırnak Kato Dağında devam eden PKK'ya yönelik operasyonların sürdüğü bölgeyi ve askeri birliği ziyaretinde Tümgeneral Aydoğan AYDIN ile de görüşmüş ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ile telefon görüşmesi yaptırmıştır. Aydoğan Paşa, Cumhurbaşkanımıza televizyonlarda da yayınlanan telefon görüşmesinde şu bilgileri vermektedir: “Terörle mücadele tarihinin erişemediği miktarda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi bulundu. Önümüzdeki günlerde bu mağara sayılarında artış olacak. Yine bu bölgede teçhizatların bulunmuş olması Türkiye genelindeki terörle mücadeleye katkı sağlayacaktır. Buranın temizlenmesi Ankara ve İstanbul'da terörün belinin kırılmasında da etki yapacaktır."

Mübarek ramazan ayının gelmesiyle birlikte bir başka manevi iklime bürünmüştür Aydoğan Paşa. Mümkün olduğu sürece abdestsiz gezmeyen, namazlarını vaktinde kılan Tümgeneral Aydoğan AYDIN her ramazan bayram yaklaşınca sadaka dağıtırken sanki şehit olacağı malum olmuşçasına zarflara paraları koyar ve üzerine isim yazmadan fakir aile çocuğu askerlere dağıtılmasını sağlar. Sağ elin verdiğinden sol elin haberi olmasın anlayış ve hassasiyetini taşımaktadır o.

31 Mayıs 2017 Çarşamba günü aynı zamanda ramazanın beşinci günüdür. Oruçlu olarak şehitliği gezer. Mezar taşlarım okşar elleriyle ve gülleri koklar. Askerlere: “Buraları bakımlı ve temiz tutun” talimatını verir. Üs bölgelerini denetlemeye gitmek için hazırlanır emrindeki on iki komutanla birlikte. Yakın koruması hemşerisi Niksar'lı Astsubay Cavit Cihan ÖZLÜ tam teçhizatlı olarak gelir yanına. Aydoğan Paşa nereye gitse yanında olmuştur hep. Ancak o akşam gelmesini istemez yakın korumasının. Cavit sen makama sahip çık. Dün akşam nöbetçiydin, yoruldun dinlen oğlum” diyerek helikopterde yer olmasına rağmen geri çevirir onu.

Üst bölgelerini denetleyip Şenoba 48'inci Hudut Tugay Komutanlığına geldiklerinde akşam yaklaşmıştır. Birliğin başında emrindeki komutan ve askerlerle birlikte iftar ederler. 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığına intikal etmek üzere kendilerini ölüme, kendilerini sonsuzluğa, kendilerini şehadete götüreceğinden habersiz binerler Couger tipi helikoptere. Tümgeneral Aydoğan AYDIN'm yanında şehadete uçan silah arkadaşları ise, Albay Oğuzhan KÜÇÜKDEMİRKOL, Albay Gökhan PEKER, Yarbay Songül YAKUT, Binbaşı Koray ONAY, Yüzbaşı İlker ACAR, Yüzbaşı Nuri ŞENER, Başçavuş Mehmet ERDOĞAN, Uzman Çavuş Zeki KOÇ, Pilot Yüzbaşı Serhat SIĞINAK, Pilot Üsteğmen Abdülmuttalip KESİKBAŞ, Başçavuş Fevzi KIRAL, Piyade Uzman Çavuş Hakan İNCEKAL'dır.

Saat 20:55 sularıdır ve yatsı yaklaşmaktadır. Havalanır helikopter. Ancak kalktıktan üç dakika kadar sonra yüksek gerilim hattına çarparak düşer. Sağ kalan yoktur ve hepsi şehit olmuştur oracıkta.

Acı haber ateş gibi düşer Türkiye’ye, Türk Milletinin yüreğine. Türkiye, Tokat ve Başçiftlik kara yasa bürünür. Başçiftlik'ten ilk defa bir general, bir paşa yetişmiş ve o da şehitlik mertebesine yükselmiştir.

Tokat Milletvekili ve Milli Savunma Komisyonu Başkam Sayın Av. Yusuf BEYAZIT'ın dayısının oğludur Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN. İçişleri ve Milli Savunma Bakanımız ile birlikte Sayın Yusuf BEYAZIT da 1 Haziran sabahı Sımak ta olay mahallindedir. Yedi şehidimiz Şırnak'ta düzenlenen törenin ardından memleketlerine uğurlanırken, Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN aynı gün ikindi namazına müteakip Ankara Kocatepe Camiinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Genel Kurmay Başkanımızın, Bakanların, Milletvekillerinin, Komutanların, ailesinin ve Türk Milletinin katılımıyla kılınan cenaze namazından sonra Cebeci Şehitliğinde gözyaşı ve dualarla toprağa verildi.

Tüm Türk Milletin sahiplendiği Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN için hatimler, dualar ve iftar yemekleri verildi, mevlitler o- kundu ülkemizin birçok vilayetinde ve ilçesinde. Doğduğu, çocukluğunun geçtiği ve ilkokulu bitirdiği Başçiftlik'te 8 Haziran Perşembe akşamı şehit evlatları Aydoğan AYDIN için iftar yemeği verildi ve akabinde Merkez Camiinde mevlid-i şerif okunup dualar edildi, yapılan hatimler bağışlandı. 9 Haziran Cuma günü Tokat Milletvekilimiz Sayın Av. Yusuf BEYAZIT, Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN'ın üniversite öğrencisi olan oğlu Berkay AYDIN ile birlikte Başçiftlik'e  gelerek taziye ziyaretinde bulundular. Aynı gün ikindi namazına müteakip Tokat Ali Paşa Camiinde düzenlenen mevlid-i şerif okunması ve dua programına katıldılar.

2014 yılı yazında Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN doğup büyüdüğü Başçiftlik'e çocukluk arkadaşı Nihat YILMAZ ile birlikte gelir. Yine çocukluk arkadaşı olan Murat TUNÇEL Başçiftlik'e yeni belediye başkanı olmuştur. Tebrik edip basan dileklerini ilettikten sonra Karaçam'a piknik yapmaya giderler. Orada Başçiftlik Belediye Başkanı Sayın Murat TUNÇEL'e: “Başçiftlik’e geldiğimde Nihat'ın evinde kalıyorum ama geceleri soğuk oluyor. Şöyle kaloriferli lüks bir misafirhane ya da konukevi yaptır, içini de ben döşeteyim. Hem ben geldiğimde rahat rahat kalırım, hem başka insanlar faydalanır” diyerek isteğini dile getirir. Belediye Başkanı Murat Bey durur mu? Güzel bir Konukevi yaptırır, içerisini de güzelce döşetir ve çocukluk arkadaşı Aydoğan Paşa’nın gelip misafir olmasını bekler. Ancak onun yerine şehadet haberi gelir. Kendisinin gelip misafir olması nasip olmayan Belediye Konukevine “Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN Konukevi” adının verilmesi nasip olur.

Tokat Milletvekili Sayın Av. Yusuf BEYAZIT dayısının oğlu ve yeğeni olan Şehit Tümgeneral Aydoğan AYDIN ile ilgili olarak; "O başta Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Genel Kurmay Başkanımızın ve diğer komutanlarımızın, çalışkanlığı, başarısı, vatanseverliği, karakterli kişiliğiyle dikkatlerini çeken, terörle mücadelede Diyarbakır Sur’da, Mardin Nusaybin'de, Hakkâri Yüksekova'da, Cizre'de, Silopi'de ve özellikle son operasyon bölgesi olan Kato dağında verdiği etkin mücadele ve başarı ile gözleri ve gönülleri dolduran bir komutandı. Terörle mücadelede destanlar yazdı. Morali hep yüksekti ve tek derdi vatandı. Alçak gönüllülüğüyle, fedakârlığıyla, vatanseverliğiyle, yiğitliğiyle, kahramanlığıyla bu milletin tamamının gönlünde ve vicdanında yer almıştır. Geriye bizlere ve Türk Milletine vatan millet aşkıyla tüketilen bir ömür ve üniversite öğrencisi Berkay ile ortaokul öğrencisi Tunay'ı, pırıl pırıl bu iki oğlunu bırakarak şahadete yürüdü.

Allah kabrini pür nur, mekânını ve makamını cennet eylesin inşallah. " dedi.

 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
    Turkhabersaati.com      Facebook/kumbet

Metin KILIÇ | Ramazan'da Çocuk Olmak

Hiç yorum yok
Tokattan.net | Metin KILIÇ | Ramazan'da Çocuk Olmak
S
aat gece yarısına ulaştığında sokağın başında çalan davulun sesiyle başlar sahur. Akşamdan annenize yalvardığınız ve annenizde size “kaldıracağım yavrum haydi yat” diye söz verdiği için uykunun en derin ve tatlı yerinde onun şefkatli eli dürter sizi “haydi yavrum kalk sahur oldu”. Sesi duyarsınız duymasına da kalkmak o kadar kolay mı? Biraz daha, biraz daha.. Derken o şefkatli ve sıcak ses bu sefer tonu biraz daha fazla olarak uyandırır sizi uykunuzdan.

Siz yatağın içinde doğrulup etrafa uykulu gözlerle bakarken evin diğer halkı oturmuştur bile yer sofrasının başına. Mis gibi kokan çökelikli katmerlerin yanında tavşankanı çaylar bardaklara doldurulurken gözlerini ovalayarak uykuya direnmek, çoğu zaman uykum açılmasın diye yüzünü bile yıkamadan oturmaktır sofraya, ne yediğini, nasıl yediğini bilmeden atıştırmak, yatak soğumadan tekrar yatağını el yordamıyla bulmaktır, sahur. Ertesi gün mahalledeki çocuklar arasında bir ayrıcalık bir itibardır çocuklar için sahura kalkmak.

Yalnız öğlene doğru iyice acıkır azda susar çocuk. Kendisi diyemez ama gözü hep terekte duran geceden kalan yiyeceklerde olur. Evin büyükleri durumu anlar. Anne baba başlar takılmaya “yavrum orucunu bana sat”, “satmam”, “o zaman sen tekne orucu tut” falan derken uzlaşı sağlanır, oruç bozulacaktır. Ama hiçbir zaman bozdun denmez çocuğa anne akşamdan kalan yiyeceklerden bir sofra hazırlar sevecen bir sesle “gel yavrum yemeğini ye ağzını yıkar yine devam edersin orucuna” dediğinde dayanamaz çocuk hazırlanan yemeği yer ağzını yıkayıp yeniden başlar “tekne orucunu” tutmaya.

Bazen de oruç tutmak babaanne ve dedenin sırtında akşamı etmektir. Akşam iple çekilir öğle yemeği yenmesine rağmen yinede herkesten önce sofraya oturup gündüzden hazırlanan çeşit çeşit iftarlıkları önüne dizip elindeki çatal kaşıkla ezan beklemektir.

Çocuk mahalledeki arkadaşlarına oruçlu olduğunu söylediğinde aynı emsal arkadaşları “essahtan mı diyon lan”  sözleriyle beraber inanmamanın varlığıyla ispat için dil göstermesi istenirdi.. Açlık ve susuzluktan beyazlaşan dili gören çocuklar “yarın bende tutacağım” sözleri ile arkadaşlarına duydukları özentiyi ifade etmeye çalışırlardı bizim çocukluğumuzda..

Başçiftlik’te iftar davetlerine “oruç açma” denilirdi. Gelenek olan oruç açma törenleri Başçiftlikli için çok yorucu olurdu, öğlen vakti evin kızı, gelini veya kadını davet edeceği komşuları ve akrabaları gezer “akşam bize oruç açmaya buyurun” denilirdi. Oruç açmaya cümbür cemaat bütün aile gider, erkekler bir odada, kadınlar mutfakta yemeklerini yerlerdi. Ortaya serilen sofra bezinin üstüne konan halbur ve eleklerin üzerine konulan siniye önce ekmek, su ve hoşaflar dizilir, daha sonrada her yemekten bir tabak yemek konulur, aynı tabaktaki yemekler kaşıklanarak yenilir, yemek bittikçe ilavesi yapılırdı. Ortalık bir anda kaşık sesine gider, börekler yufka ve tatlılar çorba, dolma, pilav, sütlü tabakları biri gider biri gelirdi. Oruç açma törenlerine imam mutlaka çağrılır yemeğin sonunda sofra duası okunurdu.  Yenen yemeklerden sonra topluca kılınan akşam namazı akabinde herkesin birbirine uzattığı tabakalardan yakılan sigaralar keyfe keyf katarken ev sahibi de misafirlerini ağırlamaktan mutlu kazandığı sevabı düşünerek bütün yorgunluklarını unuturdu. İnsanlar topluca teravih namazı için camiye giderken tüm mekânlar biz çocuklara kalırdı.

Annelerimizin peşine düşerek teravihe gittiğimizde erkekler tarafına girer, önce uslu uslu oturur, ne yaptığımızı bilmediğimiz için büyükleri taklit ederdik. Sonra yavaş yavaş gevşeyerek kikirdediğimizde yanımızdaki yetişkin dirseği ile dokunarak bize yanlış yaptığımızı belli ederdi, aralarda hep bir ağızdan okunan salâvatlar ise biz çocukların çok hoşuna giderdi. Akşam namazı ile yatsı namazı arasında mutlaka vaiz edilir ramazanın ve orucun faziletleri uzun uzun anlatırlardı. Teravih namazının selam aralıklarında  salavat getirilip hep bir ağızdan huşu içinde “hoş geldin ya şehri ramazan” derken mest olur, Son gecelerinde ramazan yolcu etme ilahilerinde Lelenin oğlunun acıklı sesi ile ramazan yolcu etmesini dinlerken cemaatin çoğu ağlardı.

Bizim zamanımızda teravihte çocuklar genellikle abdestsiz gider, namazın ne zaman başladığını, ne zaman bittiğini bilmediğimiz için eğilir doğrulur kalkardık genellikle en arkada saf tutar namaz başlayınca başlardık kikirdemeye. Bilirdik ki kimse namazını bozup bize müdahale edemeyecektir. O zaman keyfini çıkartmak lazım. İlk kikirdeyen çocuk camideki bütün çocukları otomatik komut almışçasına gülmenin cazibeli tılsımına çağırır. Bütün çocuklar öksürür tıksırır güler. Artık tut tutabilirsen. Selam verildikten sonra yetişkinlerden biri hışımla kalktığı gibi ayağa okkalı tokatlar inerdi yanaklarımıza, ta ki biri çıkıp ta “dokunmayın çocuklara” diyene kadar. ikinci fasılada çocuklar çekiştirilerek saf aralarına yerleştirilir tekbirle tekrar durulur namaza ama orası da güvenli değildir önce öksüren bir yetişkin taklit edilir işaret alınınca bir birini izler sahte öksürükler tüm çocuklar yeniden başlar kıkırdayıp fıkırdamaya. Belli bir olgunluğa geldiğimde hep düşünmüşümdür,  o yıllarda yetişkinlerin çocuklara  tahammülsüzlüğü nedendi acep.

Bizim kuşak biraz daha mı haşarıydı ne. Ramazanda yaptıklarımız aklıma geldiğinde hemen gülümserim. Gıcığın Osman, namı diğer Habudu, Apoyun Çolak ŞükrüCeniğin Gamber, Kör Sayit, Tıtır Şevket, İbicin Mıstık, Çükdanın İsa, Cinni oğlanın Kara Memet ve diğerleri cümbür cemaat aşağı mahallenin çeşmesinde yalan yanlış bir abdest alır doluşurduk camiye. Yukarı mahallenin çocuklarıyla beraber arkada iki saf oluşturur, hocanın vaizini anlamasak da iki dizimizin üstünde yinede sessizce dinlerdik.

Yatsı namazının sünneti sessizce kılınır Farz namaz başlayınca büyükler öne gider caminin arka tarafı tamamen bizim egemenliğimize geçerdi. Önceden ayarlayıp yakamıza taktığımız iğne yerinden çıkartılır secdeye gidenin kalçasına batırılırdı. Aman Allahım! Seyreyle gümbürtüyü. Mest olurduk gülmekten..tabii farz namaz olduğu için kimse namazını bozup bize müdahale edemez. Selama kadar epeyce de zamanımız var... Eğer arka tarafta yaşlı bir ihtiyar yada Tınının Sağır varsa şamata tadından yenmez keyfimize diyecek olmazdı... Herkes secdeye gidince Sağırın yada Deli İhsan'ın arkasına yaklaşılır iki ayağından tutup hızlıca çekince zavallı Sağır yada Deli İhsan halının üstüne yüz üstü up uzun uzatılırdı.. İşte o zaman seyreyle gümbürtüyü... Sağır başlardı  yüksek sesle “Heytey tey hey tey tey..”  diye bağırmaya  tabii bizde  koşarak doğru avlu kapıya. Hoca “Esselamu Aleyküm” dediğinde bazen ayakkabılarımızı bile alamadan kaçışırdık. Mahallenin karanlık sokaklarına. Daha geri dönmek ne mümkün. Çünkü bunun ardından genellikle büyük sopa gelirdi hemde ne sopa. Acaba şimdinin çocuklar yapar mı böyle şaka.

Ramazan'da çocuk olmak bayram sabahı bayramlıklarını giyip büyüklerin ellerini öpmek, şeker ve harçlık toplamak, arada birde topladıkları harçlığı sayıp para ve şeker çokluğuyla yandaki çocuklara hava atmaktır.

Çocuklar olmadan, bunlar yaşanmadan çıkmaz ki ramazanların tadı…

Sürçü lisan ettiysek affola, Çoluğumuzla çocuğumuzla nice mutlu ramazanlara...

“Neyleyim dünyanın dolu malını
Hesabını görmeye fermanım mı var

Bu mülkün hesabın bizden sorarlar
Onun için elin çekmiş veliler
Haramı var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var.”

   Metin KILIÇ Eğitimci Yazar
 
 Tokattan.net
  metinkilic56@hotmail.com


Yazarın Diğer Yazıları
İBÜK  21.09.2019
Başçiftlik'te Kayak ve Kış Turizmi  20.01.2018
Gurbet Kuşları  30.11.2016  
Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net