Responsive Ad Slot

SÖYLEŞİLER

Söyleşi

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Zile

17. yüzyılda, yedi iklim, 18 padişahlık dönemi gezen, 71 yılı aşkın ömrünün 51 yılını seyahatlerde geçiren, bir diyardan bir başka diyara uzanan yollarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde geçirmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezgin büyüğümüzdür, Evliya Çelebi. Ünlü gezgin seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden 17. Yüzyılda Zile ve çevresini derledik...
17.yüzyılda, yedi iklim, 18 padişahlık dönemi gezen, 71 yılı aşkın ömrünün 51 yılını seyahatlerde geçiren, bir diyardan bir başka diyara uzanan yollarda, farklı şehirlerde, farklı ülkelerde geçirmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezgin büyüğümüzdür, Evliya Çelebi. Ünlü gezgin seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden 17. Yüzyılda Zile ve çevresini derledik... 

  Evliya Çelebi, 17. yüzyılda, Osmanlı topraklarını 40 yıldan uzun süren gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamış, dünyaca ünlü gezginlerden biridir. Evliya Çelebi seyahatleri sırasında Tokat ve çevresine de uğramış ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde okuyucusuna aktarmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde 17. yüzyılda Zile ve çevresine dair gördüklerini okuyucusuna şöyle aktarıyor;
"Kazova’ya bitişiktir. Yolumuz üzerinde olan Arıkova ile dahi ortaktır. Yine konumuza gelelim: Bu Arıkova’dan yine kuzeye doğru giderek Çamlıbel eteğini aşıp zile ovasında Şeyh Nusret tekkesi menziline geldik. Bu Şeyh NusretHacı Bektaşi Veli horasandan gelmiş ceddimiz Hoca Ahmet Yesevi halifelerinden olup Horasan illerindendir. Tekke zile vadisinde mamur ve şenlikli bir imaret olup mescit ve misafirhaneli bir yerdir. Başı ve ayağı çıplak yetmiş adet fukarası vardır. Bu diyar halkı Şeyh Nusret’e gayet bağlıdırlar. Hatta tekkesinin önünde büyük ve yaşlı bir dut ağacı vardır. Bir tarafı çürümüştür. Çürüyen yerden bir kaymak koparım ateşli hasatlıklara tütsü yapsalar şifa bulunur diye söylerler.

Denediğinde her seferinde hatırlatır. Bu ağacın çürüğünü bütün halk dört yüz yıldan beri alırlar. Böyleyken yinede zerre kadar eksilmez, koparılan yerde belirli olmaz. Ben dahi öyle gördüm ve bundan bir parça alıp sakladım. Bu ağacın diğer tarafı öyle lezzetli dut verir ki yiyen sanki misk koklamış olur. Zile şehrinin yerli zenginlerine bu duttan dervişler hediye götürüp hediye alırlar.

Bu tekkeden yine kuzeye giderek bir saatte Zile Kalesine geldik. Türkçede halı ve kilime “zili” derler. Bu şehirde halı ve kilim çok işlendiğinden Zile ismini vermişlerdir. Yapıcısı Kayserlerden Avanih’dir. Sonra nice hükümdarlar idaresine girip sonunda Selçuklu sultanlarından Mesud'un oğlu Kılıçarslan’ın eline geçmiştir. Timur burayı ele geçirmiş ise de harap etmemiştir. Nihayet Çelebi sultan Mehmet han Türkmenlerden almıştır. Süleyman han kaydı üzerine Sivas eyaletinde valide sultanlar hassıdır. Eskiden Mutasarrıfı Sivas sancağı beyi idi. Köylerden kadısına kanun üzere beş bin kuruş gelir olur. Çok görevli memuru vardır. 

Zile ovasının kuzeyinde çok yüksek yalçın bir kayanın üzerinde, beşgen şekilde taştan inşa edilmiş sağlam bir kale olan Zile kalesi de buranın meşhur yerlerindendir. Yirmi altı kulesi kıbleye bakan bir demir kapısı vardır. Kale içinde üç yüz ev, bir cami, cephanelik, erzak ambarları ve su sarnıçları olup hamam, çarşı falan yoktur. Ancak kale ağası ve askerleri burada otururlar. Her gece iki defa mehter çalınır.

Celali ve Cemali eline geçmemesi için askerleri nöbet beklerler. Zira şehir zenginlerinin ve diğer köy ileri gelenlerinin kıymetli eşyaları ve erzakları bu kalede korunur. Mevzilenmiş büyük topları olup Murteza paşamız için yirmi bir parça hoş geldin topları attılar.

Zile kalesinin dibinde kale kayasından aşağı batıya ve kıbleye bakan bağlı ve bahçeli üç bin adet toprak ile örtülü evler vardır. Bunların yirmi bir adet mahallesi vardır. Başlıcalarının İsimleri şunlardır:

Ulu cami, Küçük minare, Dutlu pınar, Mumcu ömer, Yenimahalle, Debbağ hane, Bazar, Tekke, Paşa ve Kethüda mahalleleri. Saraylarından: Fer çavuş sarayı, Murteza Paşa sarayı, Fazlı Paşa sarayı, Çavuş zade Mehmet Paşa sarayı, voyvodayı ve Kadı sarayı en güzellerindendir.

Yetmiş adet kutsal camisi vardır. Yedi camide ders gören öğrenci ve hocaları vardır. Özel olarak hadis dersi yoktur. On iki adet ebcet okuyan sıbyan mektebi vardır. Pazaryeri hamamı, Tekke hamamı, Paşa hamamı gayet iç açıcı ferahlık veren hamamlardır. Bunlardan başka yirmi kadar saray hamamı vardır. Buranın hanları ve çarşısı da üç adettir. Behram ağa hanı, Boyacı Hasan ağa hanı gayet güzel hanlardır. Çarşısında sekiz yüz kadar dükkânları vardır. Amma Halep ve Şam sultan çarşıları gibi düzgün çarşı değildir. Dört kapılı gelişmiş bir bedesteni vardır. Suyu ve havası çok hoş olduğundan bu şehri gayet meşhurdur. Halkı hep Türk’tür Reayası da vardır. Bağ ve bahçeleri ta tekke köyüne kadar uzanır. Armudu ile sergi üzümü meşhurdur.

Bu Zile şehrini güzelce gezdikten sonra kuzeye doğru giderek Kazankaya da menzil aldık. Sivas eyaletinde Zile idaresinde gelişmiş bir köydür. Buradan yine kuzeye doğru giderek Sunguroğlu köyüne geldik. Bu köy Bozok sancağı hududunda değirmeni güzel, gelişmiş bir köydür. Bir bayır başında kurulmuştur. Buradan yine kuzey tarafına giderek Elvan çelebi köyüne geldik. Hüseyin ovası buraya yakın olup Bozok sancağı kazasındadır. Gayet gelişmiş bir köydür. Sivas eyaletinde meşhur Elvan çelebi ziyaret hanesi de buradadır."


 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
    Zilehabercom.blogspot.com.tr      Zilehabercom.blogspot.com.tr Gezgintech.com

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net