Responsive Ad Slot

SÖYLEŞİLER

Söyleşi

İbrahim BEYAZIT | Hasreti İle Yandığım Memleket

Blog yazarı Dilek EJDER, "Memleket Sevdası" yazısında; "Hele kişinin Memleket’ine büyük sevdası ve hasreti varsa, anılarınızdaki fotoğraf makineleri bir anda patlatır flaşları yüreğinize. O memleketinizin resmi nasılda alıp götürür sizi kendi sıcak yüreğine ve kundağına sarar sizi tüm şefkatli ana elleriyle. Memleket denilince siz çok uzun bir cümleye başlarsınız. Karşınıza binlerce virgül çıkar ama bir türlü noktaya varamazsınız." cümleleriyle yüreğimizin bamteline dokunan memleket sevdasını anlatır. Halkla İlişkiler Uzmanı İbrahim BEYAZIT ise “Hasreti İle Yandığım Memleket” başlıklı yazısında; dünyaya geldiği memleketi; Tokat'ın yeşili ve beyazıyla öne çıkan ilçesi Başçiftlik'i ve ona olan hasretlerini kaleme aldı.
Blog yazarı Dilek EJDER, "Memleket Sevdası" yazısında; "Hele kişinin Memleket’ine büyük sevdası ve hasreti varsa, anılarınızdaki fotoğraf makineleri bir anda patlatır flaşları yüreğinize. O memleketinizin resmi nasılda alıp götürür sizi kendi sıcak yüreğine ve kundağına sarar sizi tüm şefkatli ana elleriyle. Memleket denilince siz çok uzun bir cümleye başlarsınız. Karşınıza binlerce virgül çıkar ama bir türlü noktaya varamazsınız." cümleleriyle yüreğimizin bamteline dokunan memleket sevdasını anlatır. Halkla İlişkiler Uzmanı İbrahim BEYAZIT ise “Hasreti İle Yandığım Memleket” başlıklı yazısında; dünyaya geldiği memleketi; Tokat'ın yeşili ve beyazıyla öne çıkan ilçesi Başçiftlik'i ve ona olan hasretlerini kaleme aldı.

  Hasretiyle yüreğimizde köz, sazımızda söz, soframıza ekmek olup, sevdasıyla yanıp tutuştuğumuz memleket BAŞÇİFTLİK…

Ne de güzel özetlemiş Ozan Bekir DEMİRCİ abimiz;
"İnsan özlüyo toprağını taşını. Zemheri ayında yeğin gışını. Katıklı çorbayı, ekmek aşını. Gözünü sevdüğüm bizim memleket. Pınarından kana kana su içsem. Alsam köteği çiğdemi söksem. Gözümde tütüyo nereye gitsem. Gözünü sevdüğüm bizim memleket. Siniyi, sofayı meydana kursam. Yerleşsem başına bağdaşı kursam. Bulamam eşini nereye varsam. Gözünü sevdüğüm bizim memleket. Rüyam bile oralarda gezdirir Havası var neyi bulsan yedirir Soğuk sular daşı bile eritir. Gözünü sevdüğüm bizim memleket.’’

Şimdilerde Diyar-ı ziyaret zamanı baharın her yeri yemyeşil edip dağın taşın piknik alanına döndüğü vakit geldi de çattı. Her yerinden buz gibi soğuk suların güldür güldür aktığı, şehrin bunaltan yorgunluğundan kaçıp keyf-i alemin yeri ve zamanıdır Başçiftlik’te.

1968 yılında merkezi belediye hizmetine kavuşan Başçiftlik 1990-1991 yılları arasında ilçelik almasıyla mevcut hizmetleri yerinden vermeye başlamıştır. Bu memleketin tarihini anlatmaya her ne kadar kaynaklar yetersiz olsa da bulunduğu konum ve insanların yaşam biçimiyle Tokat’ın küçük ama yetiştirdiği bürokratlarıyla parmakla gösterilen örnek bir ilçesi olmayı başarmıştır.

Başçiftlik tabiriyle, yeni yetmeler bilmez Gargacı'yı, Gara Cemal'ı, Güpür'ü, Cemil Çavuş'u, Coruk Mıstık Kışını,

Teknoloji geliştikçe özümüze toprağımıza yabancılaşır olduk. Sokaklarda oynadığımız oyunlar, düğünlerde çektiğimiz halaylar, piknik için gittiğimiz çayırlar, yüzmek için Guman’da, Çatak’ta yaptığımız göletleri sadece anılarda anlatır olduk. Kalabalıklar içinde yalnızlaşırken memleketi görmek için cenazeler bayramlar düğünler bize sadece bahane oldu. Bir doğa harikası olan Başçiftlik dört mevsim yaşana bilirliğiyle her daim duyduğumuz memleket hasretiyle bizleri yakıp kavurmakta. Bahar gelse de; yaylalara göçelim akşam erken yatalım da sabah köme, sığır keşiği var deyip çentemizi hazırlamanın telaşıyla yaşanırdı gençlik Başçiftlik’te. Tarlada çalışıp öğlen yemeğinde üzüm ekmek yiyip, bir ağaç gölgesinde yatıp dinlenmenin verdiği hazzı yaşamayı özledik. Kışın sobada yanan odunun sesiyle, soba üzerinde kaynayan çayın buğusuyla geçmiş yad edilirdi bizim memlekette. Nerde o eski zamanlar nerde o eski çocukluk? Yaylalarda bindiğimiz gallanguç, yazularda topladığımız cücüller, fıruncuğa çatağa yüzmeye gittiğimiz günler, kimin bostanında armut erik elma var deyip sokak sokak gezdiğimiz zamanlar biliyoruz ki bir daha gelmeyecek.

Kızlar kayalığına çıkıp Başçiftlik’i izleyip ardından bütün köy bizi duysun diye çığladığımız yerlere şimdi uzaklardan bakar olduk. Hoşafı cebimize doldurup meydanda gezip, akşam olunca oynadığımız oyunlar geliyor hatırıma. Şimdiki çocuklar ellerinde telefonlarla tabletlerle memleketten bir haber yaşıyor. Büyüklerimiz bizim çocukluğumuzda böyle miydi, "biz olsak derin dereden kırmıt, Guman’dan armut, çamurcuktan öküz götü toplar üstüne de Depecüküstü’nde bir de maç yapardık diye anlatırlar çocukluklarını."

Başçiftlik’im, sevdasına yanıpta  hasretine kor olduğum memleket,
Yazdan yaza sinesine varıp ta yaylasına yar olduğum memleket

Memleket dendiğinde dağından kar eksik olmaz, yaylasından dumanı eksik olmaz derken sanki Başçiftlik’imi anlatmışlar. Sevdasından türkülerin yakıldığı, düğünlerde bayramlarda cenazelerde birlik ve beraberliğin hamuruyla yoğrulan memleket. Çık çatalın Sivrilce’ye, Alaçal’a çayırlarda ot toplayanları izle, düşürme dilinden Fadik türküsünü geçmişi hayırla yad eyle. İn meydanda çötele, Şahın kahvesinde bir bardak çayını iç hele işte, o zaman memlekette özünü unutturmazsın.


 İbrahim BEYAZIT Halkla İlişkiler Uzmanı
    Tokattan.net       ibrahimbeyazit60@gmail.com

( GİZLE )
  1. Harika bir öykü yazılanların hepsini yaşamış biri olarak beni yetmiş yıl geriye götürüp maziyi tekrar yaşatan sizlere minnettarıminnettarım teşekkürler iyiki varsınız.

    YanıtlaSil

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net