Responsive Ad Slot

SÖYLEŞİLER

Söyleşi

Ağaç Kalıplı Baskı Ustası Suphi NADİR İle Söyleşi

Tokat merkezde bulunan tarihi Taşhan'da insanoğlunun süsleme ve süslenme ihtiyacı ile başlamış en eski el sanatlarından birisi olan ve altı asırdır Tokat'ta yaşatılmaya çalışılan yazmacılığı günümüzde Ağaç Kalıplı Baskı ile devam ettiren son ustalardan biridir, Suphi NADİR. Tokattan.net Yayın Danışmanı ve Yazar Ayten TURAN, Suphi NADİR'i Taşhan'daki mütevazi atölyesinde ziyaret etti, NADİR'e 1977 yılında çırak olarak başladığı ve günümüzde hala Ağaç Kalıplı Baskı ile devam ettirdiği Tokat Geleneksel El Sanatlarının Tokat'taki ahvalini sordu.
Tokat merkezde bulunan tarihi Taşhan'da insanoğlunun süsleme ve süslenme ihtiyacı ile başlamış en eski el sanatlarından birisi olan ve altı asırdır Tokat'ta yaşatılmaya çalışılan yazmacılığı günümüzde Ağaç Kalıplı Baskı ile devam ettiren son ustalardan biridir, Suphi NADİR. Tokattan.net Yayın Danışmanı ve Yazar Ayten TURANSuphi NADİR'i Taşhan'daki mütevazi atölyesinde ziyaret etti, NADİR'e 1977 yılında çırak olarak başladığı ve günümüzde hala Ağaç Kalıplı Baskı ile devam ettirdiği Tokat Geleneksel El Sanatlarının Tokat'taki ahvalini sordu. 

  Tokat yazmaları denildiğinde aklımıza Tokat’ın el emeği ağaç kalıplı baskıları gelir. Uzun yıllardır bu işi hakkıyla yapanlardan biri olan Suphi NADİR ustamızın anlatımlarıyla, eksiğiyle fazlasıyla, Tokat Taşhan’da, incelikli el sanatımız olan ağaç baskıyı konuştuk.

Ayten TURAN Kaç yılından beri bu işle uğraşıyorsunuz?
Suphi NADİR : Bu işe ilk adımımı, Taşhan’ın arka tarafında yer alan bir atölyede, 1977 yılında çırak olarak attım, 1979 yılında asetatın üzerine desen çizmeye başlamıştım.

Ayten TURAN Sizce Taşhan’ da bu iş doğru öğretilebiliyor mu?
Suphi NADİR : Taşhan’da usta öğretici adı altında bu işi öğretenler ne yazık ki yanlış öğretiyorlar. Tokat’tan dünyaya açılan işler çıkmasını çok isterim, fakat buradaki öğreticilerin sanat tabanları bulunmuyor. Sanatı incelikli bilmediklerinden dolayı yetiştirdikleri öğrenciler de bu işi doğru icra edemiyorlar.

Ayten TURAN Verilen bu eğitiminin hangi yönlerini hatalı buluyorsunuz?
Suphi NADİR : Rahmetlik Kemal TÜRKER, o zamanlar Gazi Osman Paşa Üniversitesi’nde sanat eğitimi veren hocamızdı. Sene 1992 yada 1993 olması lazım, Doçentliği için bir tez hazırlaması gerekiyordu. Yaptığımız desenleri, kalıpları anlatmamızı rica etmişti. Bunun ağaç baskı ve Tokat yazmaları üzerine bir kitap projesi olduğunu, bu kitabı Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarından çıkaracağını ve ustalardan desteğini beklediğini belirtmişti. Hocamızla aramızda çok iyi bir iletişim gelişti bu konuda elimizden geleni yaptık. Benim mesleki uzantılarım arasında; alizarin yani kök boyası yapımı yoktu. Kemal TÜRKER hocamızı şimdilerin Has Özgen Tekstil’in kurucularından ustamız Fehmi ÖZGEN’le tanıştırdım. Fehmi ustanın pek zamanı olmamasına rağmen, yine de tüm özverisiyle kitaba desteğini verdi. Benim anlattıklarım, Fehmi ustamızın anlattıkları ve birkaç ustamızın daha özverisiyle, 1996 yılında “Ağaç Baskı Tokat Yazmaları” adıyla, Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarından kitap çıktı. Sağ olsun Kemal TÜRKER hocamız kitabın başında emeği geçen herkese teşekkürlerini eksik etmedi.

Biz doğru bilgi için tüm çabamızı gösterirken bu çalışmalardan çok sonraları sözde Usta eğitmen furyası yayıldı. El kalıbıyla çalışma sistemi, boyaya batırdım kumaşa bastım şeklinde ilerleyen bir sistem değildi. Bu işe yeni başlayanlara da telkinde bulunmaktan çekinmiyorum; ister yaprak deseni olsun, ister çiçek deseni olsun bu sanat doğru bir şekilde gösterilsin istiyorsak varyantlarının da el kalıbıyla oyulup basılması gerekir. İçindeki renklerin yani varyant dediğimiz ayrıntının fırçayla boyanmaması gerekir. Sadece dış deseni basıp içini fırçayla boyamak bu sanata aykırı bir davranıştır, önemli olan varyantlarını dahi el kalıbıyla basmaktır.

Kastamonu’da ticaret yapıyoruz orada da herkes usta gibi davranıyor. Baskıyı olması gereken yöntemiyle, yani varyantlarıyla yapmıyorlar. Bu sanat desenlerini ve varyantlarını el ile oyarsan ve öyle basarsan doğru olur. Bazı ustalarımız dışında fırçayla boyuyorlar ve böyle eğitim veriyorlar bu yanlış bir davranış.

Ayten TURAN : Peki elinizde tarihi sayılabilecek baskılar bulunuyor mu? 
Suphi NADİR : Atölyemizde 80 - 100 senelik malzemelerimiz var; el ile basılmış, 5 renk yapılmış, alizarinden yazma yapılmış, gözdesi bordoya çekilmiş, varyantları atılmış, hepsi el baskısıyla ortaya konmuş. Bunlar benim için çok değerli olduğundan kimseye veremiyorum, atölyede özenle muhafaza ediyorum.

Ayten TURAN Ticari olarak düşündüğümüzde eski dönemler daha mı verimliydi?
Suphi NADİR : Şimdiki imkanlarımızın daha fazla olmasına karşın, bu imkanları doğru kullanabilme konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. İnsanlar artık yenilik istiyor, insanlar kaliteli üretim istiyor, kumaştaki kaliteye özen gösteriyorlar, baskısının varyantlı baskı olmasını istiyorlar bu kalite elbette kendini gösteriyor. Maalesef bu kaliteyi ayrıştıramayanlar da çok.

Kumaşı elinize aldığınızda, kumaşın ve baskının aynı sertlik derecesinde olması gerekiyor. Kumaşın yüzeyine dokunduğunuzda o baskının hiçbir şekilde hissedilmemesi gerekiyor. Buradaki sorunumuz eksik bilgiden kaynaklanıyor, öğreticiler bunu doğru öğretemiyorlar. Diyorlar ki; gaz yağıyla pat yapacağız, siyah renk yapacağız ve basacağız, aslına bakarsanız bu kadar basit değil. Dürüst davranabilirsek ticari olarak da gelişim sağlayabiliriz.

Ayten TURAN Bu işin kökeni nereden gelme ve Tokat’ a nasıl mal edilmiştir?
Suphi NADİR : Bazıları kızabilir ama bu işin asıl kökeni Hindistan’dan gelmiştir. Tokat ipek yolu güzergahında olduğu için, Hindistan’dan gelen malzemeler, boyalar, iklimin uygun olmasıyla birlikte zira bu iş bol suyla yapılabilen bir iştir. Gerekli ilgi ve alakanın gösterilmesiyle Tokat’a mal olmuştur. Tokat’a mal oldu fakat Tokat’a mal ettiğimiz yazmacılığı elimizden kaybetmek üzereyiz. Bugün ana vatanının Kastamonu olduğunu söylüyorlar ve Tokat’a sonradan ulaştığını iddia ediyorlar.

Ayten TURAN Kastamonu’ nun bu sanatı Tokat’dan daha çok sahiplenmesinin sebepleri nelerdir?
Suphi NADİR : Değerli bir şeye sahip çıkmazsanız doğal olarak başkaları sahip çıkacaktır. Bizler Kastamonu’ya kalıbını veriyoruz, desenini veriyoruz  ayrıca oyasını da veriyoruz. Aslında her şey buradan Kastamonu’na hazır gidiyor ve onlar basıyor;  buna da Kastamonu işi diyorlar. Bizden aldıklarını da inkar etmiyorlar ama bu konudaki bürokrasi burada işlemezken, devlet eliyle yükseltilen bir sanat olamazken Kastamonu’da bu sanat yükseltiliyor, sahip çıkılıyor.

Ayten TURAN Kültür Bakanlığı ile bu konuda konuşma fırsatınız oldu mu? 
Suphi NADİR : Fırsat bulabilirsek konuşmayı isteriz

Ayten TURAN Sizin bu konuyu iletmeniz gerekmez mi?
Suphi NADİR : Bizler burada ticarete odaklandığımız için bu sanatı paraya çevirmekle uğraştığımızdan mütevellit, maalesef zaman yaratamadık. Günde 17-18 saatlik bir çalışma tempomuz var, bazı dönemler iki gün uyumadan yol gidiyoruz ve günümüzü nasıl kurtarabiliriz derdine düşebiliyoruz ama bu konuda bir çalışma yapılabilirse çok iyi olacaktır.

Mesela burada mesleği fotoğrafçı olan bir vatandaşımız valilik izniyle bir kitap yaptı, benim elimdeki eski ağaç kalıplarını çekmek istedi ama gönlüm çekmesine razı olmadı. Daha sonrasında belediyeyi aradım ve bu işi kişilerin değil kurumsal yapılması gerektiğini belirttim, kurumsal olarak o kalıpların fotoğraflarını çekmek isteselerdi tabi ki de bu kalıpların fotoğraflarını çekmelerini isterdim. Benim adım o kitapta yer alacaksa, size kalıpları da verebilirim diye ilettim. Burada bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeyen bir kişinin böyle bir çalışma yapması bana doğru gelmiyor zira sanata yön veremiyorlar, yönlendiremiyorlar. Kişinin kendi isminden ziyade burada el emekleri yapan insanların isimlerinin geçmesi gerekiyor, insanları teşvik etmesi gerekiyor.

Ayten TURAN Bu sanatın nasıl ilerlemesini isterdiniz?
Suphi NADİR : Yolu yordamıyla dürüst ve doğru bir şekilde ilerlemesini isterim. Yüz tane usta öğretici olacağına bir tane olsun bu sanatı hakkıyla yapsın. Bu sanatın sanatkarı olmak için ince hesaplar yapılması gerekir. Valiliğin bu konuda bir projesi olması çok önemli. Ben bürokrasiyi suçlamıyorum fakat bürokraside bugünün derdi vardır böyle olduğunda işin inceliği tarihi değeri düşünülemeyebiliyor. Basının da bunun kıyaslamasını yapması gerekir doğrusunu sunması gerekiyor. Bizler hayat yarışı içindeyiz, öğretemiyoruz zira üretimi devam ettirmek zorundayız, ümidimiz doğru öğreticilerin gelmesi. Bu işler uzun vadede bir fuarda satılsın insanlara ekmek kapısı olsun isterim.

Bir başka isteğimde Taşhan’ın el sanatları çarşısı olması gerektiği konusunda. Bazı dükkanların bu tarihi doku içerisinde olmaması gerekir, tarihe olan saygımızı göstermeliyiz, el sanatlarının öne çıkması bu konuda güzel bir adım olur. Eski kimliğimizle yeniden buluşmamız önemli bir konu. Benden sonra oğlum bu işi devam ettirecek, umalım ki uzun yıllar boyunca hak ettiği değeri bulsun, nesillerce aktarılsın.

Ayten TURAN : Bu dolu dolu röportaj için teşekkür ederiz, Suphi NADİR usta...


 Ayten TURAN Tokattan.net Yayın Danışmanı-Yazar
 Tokattan.net
 aytendoganturan@gmail.com

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net